English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Daha çok

Daha çok traduction Espagnol

93,232 traduction parallèle
Daha çok iş arkadaşı sayılırız.
Más bien compañeros de trabajo.
Daha çok ihtiyacı olanlar için biraz yer açmak istedik.
Sí, solo queremos liberar espacio en los dormitorios para quienes más lo necesiten.
Daha çok savaşmaya hazır birine ihtiyacınız varmış gibi geldi.
Parece que debéis querer a alguien más preparado para el combate.
Ben daha çok gölgelerde çalışan türde biriyim.
"trabajar en la sombra".
Gizli servis olduklarını iddia ediyorlar. Ama daha çok gizli polis gibi davranıp arkalarında kaos ve yıkım bırakıyorlar.
Dicen ser una agencia de espionaje, pero se comportan más bien como una policía secreta, dejando destrucción y caos a su paso.
Ben barakamızda kulağından olan adamı daha çok dert ediniyorum.
Me preocupa más el hombre que perdió una oreja en nuestro maldito cobertizo.
Sen de Rose'la daha çok vakit geçirirsin.
Te dará más tiempo con Rose.
Bu bir zayıflık mı bilemiyorum. Daha çok olan bir şey işte.
Bien, no sé si eso es una debilidad tanto como una... una cosa que pasó.
Konuyu daha çok irdelemek için misafirim Profesör...
¡ Oye! Pero las cosas realmente básicas, empecé en este último programa.
- Onlar için daha çok erken zaten.
- Aún es pronto para eso.
Sarhoş seni daha çok sevmiştim.
Me caías mejor cuando estabas borracho.
Ben de seni sarhoşken daha çok sevmiştim.
Tú también me caías mejor cuando yo estaba borracho.
Büyük olan daha çok para kazandırıyor değil mi?
Por las grandes se paga más, ¿ verdad?
Bu sene aile yadigarı bir şey yetiştiriyorum. Daha çok sarı Valencia.
Este año cultivo reliquia sobre todo valencia amarillos.
İkinizin daha çok eğlenmeye ihtiyacı var. Hayatlarınızı en iyi şekilde yaşayın!
Tendrían que divertirse más, vivir lo mejor que puedan.
Evet, bu beni rahatlattı ama bazı yönlerden daha çok canımı sıktı.
Sí, es un alivio, pero también un poco más perturbador.
Keşke daha çok cevabım olsaydı tatlım.
Ojalá tuviera más respuestas, cariño.
Sanki senin daha çok ihtiyacın var gibi.
A mí me suena como una oportunidad de limpiar la tuya.
Aksine daha çok rahatsız edici bulduk.
Por el contrario, nos parecen muy perturbadores.
Biliyorum ama şu an diğerlerini aleyhine çevirme ihtimali daha çok korkutuyor beni.
- Ya sé. Ahora me preocupa más el hecho de que los esté poniendo en tu contra.
- Kulağa daha çok satın alma gibi geliyor.
"Una oferta" suena a absorción.
Önümüzde daha çok şey var.
Aún nos queda mucho por delante.
Evet, kutsal konumunuz hakkında... daha çok şey öğrenmek isterim.
Sí. Me gustaría saber más sobre tu posición sagrada.
Finallerin ve Todd'dan ayrılmanın stresiyle daha çok içmeye başladığını fark etmiştim ama bu kadar kötüleştiğini bilmiyordum.
Noté que bebía más que antes, con el estrés de los finales y tras romper con Todd, pero no pensé que llegara a este punto.
Yedi adil ücretle daha çok iş fırsatı, ırk, statü ve şöhretten bağımsız olarak tüm mahkumlara eşit muamele.
Siete más oportunidades laborales, un sueldo justo y trato equitativo a las internas, sin importar su raza, posición social o fama.
Sen pokeri benden daha çok seviyorsun.
Tú disfrutas jugar póquer.
Isaac daha çok dinazor seven bir çocuk.
Isaac es más de dinosaurios.
Soru, sence ben daha çok bir Goofus muyum yoksa Gallant mı?
Pregunta, ¿ crees que soy más como Goofus,
Bana daha çok artırır gibi geldi.
O de la misma forma, amplificarla.
Neden kulağa diğerini daha çok seviyormuşsunuz gibi geliyor? Siyaset, tutkularımdan biri değil.
La política no es una de mis pasiones.
Bak, sen yaşıtlarından çok daha zekisin. Ve çok çabuk öğreniyorsun.
Mira, eres más inteligente que la mayoría de los niños de tu edad... y entiendes las cosas muy rápido.
Sanırım geldiğin yer çok daha kötüydü.
Me imagino que de donde has venido es mucho peor.
Mark'ı hak etmiyordum o da benden çok daha iyisini hak ediyordu.
No merecía a Mark y él merecía alguien mucho mejor que yo.
Başta iki taraf da aynı noktada olduğunda bu görüşmeler çok daha etkili oluyor.
Estas conversaciones son mucho más eficientes si nos entendemos desde el principio.
Daha yolun başında olduğumuzu biliyorum. Ama zaten bir süredir bu odayı temizlemek istiyordum. Sabahları güneş bu odayı çok güzel aydınlatıyor.
Sé que aún es muy pronto pero llevaba tiempo queriendo arreglar este cuarto y... y la luz es muy bonita por la mañana.
Hala çocuk sahibi olabilirsin tabii ki. Ama artık hayat senin için çok daha kolay olacak.
Aún puedes tener hijos, claro pero ahora tu vida será mucho más fácil.
Louis, bir şey olmamış gibi öylece ortalıkta takılmaya devam edersen bu ayrılığın seni çok daha kötü bir hale getireceğinden endişeleniyorum.
Louis, me preocupa que si te quedas sufriendo, esta ruptura te sacará lo mejor.
- Çok daha kötü.
Peor.
O yüzden, anlaşmak istiyorsanız buyrun anlaşın. Ama rakam 100 milyondan çok daha fazla olsa iyi olur.
Así que si quieren ponerse de acuerdo, háganlo, pero es mejor que sea por mucho más que 100 millones.
Çünkü bir şerif yardımcısından çok daha fazla kazanıyoruz.
No como los alguaciles, que ganan una miseria en comparación.
Bayan Gibbs suçumun cinayete teşebbüsten çok daha kötü olduğunu düşünüyor olabilir ancak kendimi savunmama izin vermeyerek 140 yıllık bir emsali görmezden gelmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
La Srta. Gibbs podrá pensar que mi crimen es peor que intento de asesinato, pero no creo que valga la pena desechar 140 años de precedentes por no permitirme presentarles mi caso.
Bir basın açıklamasından çok daha fazlası. Herkese varlığımı bildirmek demek.
Es una declaración al mundo.
Aynı zamanda ona hukuki fikrimi belirtmekle de yükümlüyüm. ki o da, bundan çok daha fazlasını kazanabileceği olacak.
- Pues también debo darle mi opinión legal, que es que pueden perder mucho más que eso.
- Evet, çok daha büyük.
Sí, es mucho más grande.
Çok daha heyecanlı olacak.
Hay mucha más emoción por venir.
İki... ben senden çok daha fazla terapi gördüm.
Segundo : he recibido más condenada terapia que tú.
Çoğu zaman işlerin içine daha da çok ediyoruz.
La mitad de las veces, jodemos las cosas aún más.
Artık birbirimize çok daha fazla benziyoruz, değil mi?
En todo caso, ahora nos parecemos un poco más, ¿ verdad?
Bu arada cüzzamlı bile olsam, bu birkaç parlak zırhlı şövalyeden çok daha az bariz olurdu.
Y, a propósito, aunque fuera un leproso, destacaría menos que un puñado de caballeros de brillante armadura.
Muhtemelen vermezler. Ama savaş alanında karşılaşmak kale kuşatmasından çok daha akıllıcadır.
Puede que no, pero encontrarse en un campo de batalla es mucho más sabio que sitiar el castillo.
Bu şey göründüğünden çok daha ağırmış.
Tío, esta cosa pesa más de lo que parece.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]