De ki traduction Espagnol
145,946 traduction parallèle
Taslağın dili öyle kapsayıcı ki ekibim riskli olduğunu söylüyor.
El lenguaje de este proyecto de ley es tan amplio, que mi gente me dice que es una pendiente resbaladiza.
Bu taslağı Senato'ya taşıdım ki
Saqué este proyecto de ley del Comité y hacia suelo del Senado.
Bu taslak elbette ki benim için çok önemli ama elimden gelen...
Obviamente, este proyecto de ley es muy importante para mí, pero, lo mejor qué puedo hacer...
O yüzden Senato'daki meslektaşlarımı, yarın taslağı geçirip Meclis'e göndermeye davet ediyorum, ki o noktadan sonra ise hep birlikte...
Así que exhorto a mis colegas del Senado a aprobar este proyecto de ley mañana y llevarlo a la Cámara, donde Republicanos, Demócratas e independientes...
Ancak yine de söylemeliyim ki
Y mientras tanto, permítame decir...
Türkiye zaten NATO üyesi, bu olağan dışı bir şey değildi ki.
Turquía ha sido miembro de la OTAN desde 1952, así que esto es toda una práctica estándar.
Taslağı Senato'ya taşıdım ki Beyaz Saray, Amerikalıların İkinci Değişiklik hakkına bir müdahalede bulunamayacağını anlasın.
Traje esto para mostrarle a la Casa Blanca que cualquier esfuerzo para interferir en los derechos de la Segunda Enmienda fracasará.
Bak, biliyoruz ki Wells kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmaz, değil mi?
Mire, ya sabe, sé que Wells no sigue las normas al pie de la letra, ¿ correcto?
Ancak ne yazık ki bursları kesilmek üzere.
Pero, desgraciadamente, su financiación está a punto de acabarse.
Her bir öğrenciye kapsamlı bir eğitim sunmaya çabalarken şimdi her zamankinden de çok fark ediyorum ki bu işin başında ehil ve tutkulu birine ihtiyacımız var.
Y mientras nos esforzamos para crear una educación realmente comprensiva para cada estudiante de los Estados Unidos, me doy cuenta, ahora más que nunca, de que necesitamos a alguien capaz y apasionado para liderar la carga.
Ama istiyorlar ki NATO'nun önünde meseleyi masaya önce biz yatıralım, böylelikle isterlerse eleştirsinler, hatta geri çekilsinler.
Pero, frente a la OTAN, los franceses quieren que planteemos la iniciativa primero, dándoles la oportunidad de criticar. O incluso retirarse, si así lo desean.
Dijital filtreden geçirdiğimizde fark ettik ki "FBI Ajanı Hannah Wells" diyormuş.
No fue hasta que corrimos la llamada a través de un filtro digital que nos dimos cuenta de que estaba diciendo : "Agente del FBI Hannah Wells".
Biliyorum ki New York Standard'da yayımlanan bir haberle ilgili etrafta epey spekülasyon dolanıyor.
Sé que ha habido mucha especulación con respecto a un artículo que fue publicado en el New York Standard de esta mañana.
İddiaları kabul etmem ya da reddetmem mümkün değil ancak hepinizi temin ederim ki hükûmetim şu anda oldukça gizli ve kapsamlı bir soruşturma sürdürmektedir.
Aunque no puedo confirmar, ni negar las acusaciones, puedo decirles en confianza, que mi Gobierno está en medio de una extensa investigación que está altamente clasificada.
Korkarım ki biz de aynı fikirdeyiz.
Me temo que mi Gobierno está de acuerdo, Señor Presidente.
Başkan'ı yakından tanıdığımı da hesaba katarak, eminim ki eğer bir sır saklıyorsa Amerika halkının güvenliği içindir.
Conociendo al presidente tan bien como le conozco... estoy seguro de que si se guarda cualquier clase de secreto, es por la seguridad de los estadounidenses.
Ne yazık ki onu bulmaya yaklaşamadık.
Y, desafortunadamente, todavía no estamos más cerca de encontrarlo.
Ne yazık ki bu bir ulusal güvenlik meselesi.
Desafortunadamente, es un asunto de seguridad nacional.
Tanrım, seni o kadar özledim ki.
Dios, os he echado mucho de menos.
Hafızası silindi tabii ki beyni normal davranmayacak.
Su memoria ha sido borrada, su cerebro no puede actuar de forma normal.
Demek istiyorum ki, cop tutmak ve onların fabrikalarından birinde çalışmak birşey ama ne tür bir gerizekalı onların nükleer patlatmasına yardım eder?
Quiero decir, una cosa es sostener la batuta por ellos o trabajar en una de sus fábricas, pero ¿ qué idiota les ayudaría a estallar una bomba?
Lumen der ki Tanrının yüzü öylesine heybetli parlak bir ışıktır ki Efendinin ruhu böylelikle yok olur
El Lumen dice que la cara de Dios es "una luz brillante, de tal majestuosidad que la esencia del Amo es destruida".
Oyuk 10 poundluk içi boş plütonyum küredir ki patlayan pbx ( özel bir tür iletişim ) ciddi bir yığını ezer, ve bu da büyük patlamayı gerçekleştirir.
El pozo es una esfera hueca de 4.5 kilos hecha de plutonio la cual es aplastada en una masa crítica por el conmutador explosivo, eso produce el "Big Bang".
- İyi. çünkü itiraf etmeliyim ki ilerlemen konusunda biraz hayal kırıklığına uğradım.
- Qué bueno. Porque debo confesar que estoy decepcionado de su progreso.
Eminim ki Setrakian çoktan tükenmiştir ve bir köşeye atılmıştır.
Estoy segura de que Setrakian ya fue drenado y desechado.
Siz şanslı olanlardansınız. Tıraş sadece ilk adımdır yeni bir radyasyon inokülasyonunun, ki bu aydınlanmanın potansiyel yan etkilerine karşı yardımcı olacak.
Ustedes son los afortunados el afeitado es solo el primer paso en una nueva inoculación de radiación que los ayudará con los potenciales efectos secundarios de la Iluminación.
Söylemeden geçemeyeceğim, Olivia ortadan kaybolup, Kevin bu oyunun yapımcısı olmaya karar verince, hem de oyunu yazan kızla birlikte, kendime dedim ki, "Ron, ey ihtiyar, üç tane Tony ödülü kazandın ve şimdi ise burdasın, başarısız bir komedi dizisi oyuncusunun işe yaramaz projesinde yer alıyorsun."
Tengo que decir que cuando Olivia desapareció y Kevin decidió autofinanciar esta obra, en contra de la chica que la escribió, me dije a mí mismo, " Ron, perro viejo, has ganado tres premios Tony y aquí estás,
Yani demem o ki, sen de biliyorsun, bunu etraflıca çok düşündüm.
Vale, mira, lo he pensado mucho, obviamente.
Bazı düzenlemeleri yapmak konusunda, bana yardımcı oluyor, beni en iyi devlet eliyle kurulmuş bakımevlerine götürüyor, ki durumum daha da kötüye gitmeden oraya taşınabileyim diye.
Me ha estado ayudando a arreglar algunas cosas, llevándome a los mejores hogares de ancianos financiados por el estado, intentando encontrar un buen lugar antes de que esto se pusiera realmente mal.
Daha sonra ona doğru yönelip, elimi uzattım ve dedim ki, " Merhaba, ben Joe, az önce olan şey için endişelenme.
Y caminé hasta ella y le di la mano como un idiota y dije : " Hola, me llamo Joe. No te preocupes por lo que acaba de pasar.
Demek ki, Jane Fonda'nın kasetleri, büyüsünü konuşturuyor.
Bueno, esas cintas de Jane Fonda deben de estar desplegando su magia.
Eğer kötü bir oyuncuysan beş saat sürer, ki biz de durum böyle olur.
Cinco si eres malo, lo que, probablemente, seamos todos.
Biliyorum biraz ileri gidiyorum, ama size Cadılar Bayramı kostümleri hazırlamak için sabırsızlanıyorum. Ki normalde öyle çok da sevmem Cadılar Bayramlarını.
Sé que estoy adelantándome, pero me muero por prepararos disfraces de Halloween, lo que es raro, porque no me va mucho el Halloween.
Aslında ben, sizin gelecekteki hayatınızı etkileyecek, yüzlerce saçmasapan hata yapmaktan o kadar çok korkmuştum ki, ama... merak etmeyin, sizi korkusuzca koruyacağım.
Y me aterra... el tomar una centena de malas decisiones y fastidiar las oportunidades que podáis tener, chicos, para aplicar a las perfectas vidas que os merecéis, pero os protegeré ferozmente.
O senin oğlun, bu o kadar çok açık ki.
Es tu hijo, de pies a cabeza, eso seguro.
Ayrıca, ben... buna devam etmek de istiyor muyum, onu da bilmiyorum ki.
Y yo... no estoy seguro de que quiera hacerlo.
Neyse, ben Dr. Katowski, ama siz bana Doktor ya da Dr. K, diyebilirsiniz ki genelde Dr. K der insanlar.
Bien, soy el Dr. Katowski, pero podéis llamarme Doc o Dr. K, que es como la mayoría de la gente elige...
- Hem de seninle, öyle bir evlenirim ki, Kate Pearson.
Me casaría contigo, Kate Pearson.
Ki daha önce böyle laflar hiç etmezdi ta ki seninle tanışana kadar.
Y él nunca había dicho cosas de esas hasta que te conoció.
Görünen o ki, yardımcı alternatifleri değerlendirmeliyiz.
Obviamente, podríamos usar algunas estrategias de resolución de problemas.
Ki... bu yüzden ikinizi de bu işte istiyorum.
Por eso os quiero a los dos en esto.
Çünkü seni düşünmeyi hiç bırakmamıştım ki.
Porque nunca he dejado de pensar en ti.
Piyano çalıştığımız zamanların çoğunda, o çoktan uyumuş oluyor, ve komodinin üstüne bir bardak su koyuyor ki ben içeyim diye. Çünkü yeteri kadar su içmediğimi düşünüyor, özellikle şarkı söylediğim gecelerde.
Cuando hacemos la actuación del piano, él ya se ha ido a la cama y siempre me deja un vaso de agua en la mesilla, porque le preocupa que no beba bastante agua, especialmente si canto.
Ama, kahretsin ki, kilo vermeyi çok istiyordum, hem de kısa bir sürede hızlıca.
Pero... Demonios. Estaba emocionada por perder peso y rápido.
Sanki cinsel arzularımı, havadaki sihri hissediyorum, müziği hissediyorum, ki bu da bana şeyi hatırlatıyor... Tess bana iPad'ini ödünç verdi.
Tengo ganas de sexo, de magia, de música, lo que me recuerda que Tess me dejó su iPad.
Ayrıca, sıska bir kaltak eğitmenim de olacak. Ki bu karı bana, kendi gözyaşlarımda boğuluncaya kadar bağırıp duracak.
Sí, y voy a tener a una zorra y flaca entrenadora que me gritará hasta que llore para llenar una piscina.
Bu şeyler gerçekten çok hoş, ama 12 saatten az bir süre sonra üç farklı doğum günü partisi için, toplamda 45 çocuk burada olacak. Demem o ki, daha az geçmişi anıp daha fazla iş yapabilir misin?
Creo que todo esto es muy dulce, pero en menos de 12 horas vamos a tener a 45 niños aquí para tres fiestas de cumpleaños diferentes, así que ¿ qué tal si menos recuerdos... y más acción?
Ama çok şanslısın ki, romantik jestler yapma konusunda efsaneyimdir.
Bueno, por suerte para ti, soy el rey de los grandes gestos románticos.
Ayrıca... Sanki sen bir parçam gibisin, bir kolummuş gibi, ve seni kaybettiğimde, anladım ki, ben bir kolumu da kaybetmişim.
Y... era como si fueras parte de mí, ya sabes, como si fueras mi brazo y, cuando te perdí, perdí mi brazo.
Tabi ki, evet. Soğan halkasız olur mu?
Claro que sí vamos a pedir los aros de cebolla.
Ama birden farkettim ki, bu çok saçma.
Y, después, me di cuenta de que eso es ridículo.