English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Dinlemelisin

Dinlemelisin traduction Espagnol

1,078 traduction parallèle
Sana açık sözlü olacağım ve beni dinlemelisin.
Voy a decirle directamente y será mejor que me escuche.
Dinlemelisin, sabırlı olmalısın ve beklemelisin.
Hay que escuchar, ser paciente y esperar.
Kendini bir dinlemelisin.
Deberías oír tu voz.
Başın derde girmeden önce onu dinlemelisin.
Deberías escuchar, antes de irte precipitadamente.
Bu senin başlangıcın. İyi dinlemelisin.
Esto es tu comienzo.
Bize katılacaksan beni dinlemelisin.
Quédate con nosotros, conmigo.
Dinlemelisin!
¡ Oigame!
Beni dinlemelisin, Yüzbaşı.
Tiene que escucharme, capitán.
Onları dinlemelisin, Kalel.
Debes escucharlos, Kal-El.
Anneni dinlemelisin.
Escucha a tu madre.
Bunu dinlemelisin. İçten olmasına bu kadar kalmıştı.
Ya verás, le falta esto para parecer sincero.
Anneni dinlemelisin!
Deberías escuchar a tu madre!
Beni dinlemelisin.
Tienes que escucharme.
Onları dinlemelisin Kal-El.
Debes escucharlos a ellos, Kal-El.
Eğer bu oyunda şova yükselmek istiyorsan, beni dinlemelisin.
Si quieres triunfar, me harás caso.
Beni dinlemelisin, Kırık Ok.
Ahora, tienes que escucharme, fecha rota.
Onu dinlemelisin, anne.
Debes escucharlo, mamá.
Saatte 450 dolar kazanan bir adam sana bedavadan bir şeyler anlatmak ister, dinlemelisin.
Cuando un tipo que gana 450 por hora quiere contarle algo gratis, escúchele.
Ve sen Clarke'ı şarkı söylerken dinlemelisin.
¿ Sabes? Realmente deberías escuchar cantar a Clarke.
- Bak bunu mutlaka dinlemelisin.
- Tienes que oir esto.
Bizi dinlemelisin!
Debes de escucharnos.
Onu bulma şansımız var ama beni dinlemelisin.
Hay una posibilidad de encontrarla, pero tienes que escucharme.
Şimdi dinlemelisin.
Escucharás ahora.
Sonunu dinlemelisin.
Tienes que oír el final.
- Hayır, sözümü dinlemelisin.
No pienso ir, y no vuelvas con ellos.
- Dinlemelisin.
- Tiene que escuchar.
Hey Otto, bu çocuğu dinlemelisin. Bir şeyler öğrenirsin.
Otto, escucha al chico y aprende.
Arada bir, yüreğini, tutkularını dinlemelisin.
Pero, de vez en cuando, hay que fiarse del instinto, de la pasión.
Onu dinlemelisin, çok korkunçlar!
Tiene que escucharla, ¡ son horribles!
Onu dinlemelisin, çünkü öyle ya da böyle,
Debes escucharlo, porque, de alguna manera u otra,
Şimdi beni dinlemelisin.
Pero escúchame ahora.
Catherine, seni oradan çıkartacağım ama şimdi beni dinlemelisin.
Catherine, voy a sacarte de ahí, pero tienes que escucharme.
Shredder, nedeni dinlemelisin!
¡ Triturador, Tuviste que escuchar para razonar!
Shelly, beni dinlemelisin. Din...
¡ Shelly, tienes que escucharme!
Lionel, beni dinlemelisin.
Lionel, escucha.
- Beni dinlemelisin.
- Escúchame.
- Onu dinlemelisin.
- Deberías escucharla.
Bunu dinlemelisin çünkü burası seni de ilgilendiriyor.
Tienes que oír esto, amigo, porque te concierne.
Çok sıcak. Bu yazarı dinlemelisin.
Tienes que oír la propuesta de este escritor.
Ama beni dinlemelisin.
Pero tienes que escucharme.
Ağaçları dinlemelisin, Hoss.
Tienes que escuchar a los árboles, vaquero.
Durmalı ve rüzgarı dinlemelisin.
Debes detenerte y escuchar al viento.
Benim kaçıktan gelen mesajı dinlemelisin sen o zaman.
Deberías oír el mensaje de mi loco.
Beni dinlemelisin, Miklo.
Tienes que escucharme, Miklo.
Biraz blues dinlemelisin, dostum.
Necesitas escuchar blues.
Fakat ne duyduklarını dikkatle dinlemelisin.
Pero atiende a la llamada.
Beni dinlemelisin, ben daha iyi bilirim.
Mira, mira bonita, tu hazme caso a mi, Porque aunque sea mucho mas joven que tu, estoy mucho mas desarrollada de aquí.
- Bizi dinlemelisin, Benny.
Hazle caso, Benny.
- Tam da bu yüzden onu dinlemelisin.
- Más razón para escucharla.
Beni dinlemelisin.
Escúchame.
Beni dinlemelisin.
- Yo no... escúchame.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]