Dost traduction Espagnol
7,392 traduction parallèle
Dost ateşidir herhalde, değil mi?
Debió ser fuego amigo, ¿ no?
Çocuk kurtlar tarafından büyütülüyor, sonra bir ayıyla ve panterle dost oluyor.
El chico es criado por lobos y se hace amigo de un oso y una pantera.
Dost tabakamız inceliyor.
Nuestra lista de aliados se está haciendo más pequeña.
Bunu sadece iyi dost olduğumuz için yapıyorum.
Solo haré esto porque somos mejores amigos.
Küçük bir dost için, zıplama yeteneği olduğu kesin!
Vaya. Para ser un pajarillo, tiene mucho rebote. Míralo.
Size bir dost olarak geldim Leydim.
Vengo ante vos como amigo, milady.
Şuandan itibaren kimin dost yada kimin düşman olduğunu size göstereceğim.
Porque yo voy a mostrarte lo que nefasta realmente significa.
İyi bir dost değilsin.
No eres un buen amigo.
Ama bakın o gerçek bir dost. Beni yoklar ve hatırlatır ;
Pero ese es un verdadero amigo que me controla y me recuerda :
Hiç de iyimser bir dost değilsin değil mi?
No eres optimista, ¿ verdad?
- Neuve Chapelle Muharebesi'nde çok dost kaybettin mi?
Batalla de Neuve Chapelle. ¿ Perdió muchos amigos? Señor.
Sadece bir dost diyelim.
Digamos que usted tiene un amigo.
Yani korkarım, bu bir veda konuşması. - Ama Peter dost olduğumuzu sanıyordum.
Pero Peter, pense que eramos amigos.
- Sağ ol Lester. - Sahip olduğum tek dost sensin.
Eres el único amigo que tengo en este momento.
Bu dost hava bükücüyle tanışmanın benim için bir şeref olduğunu söylemek istiyorum.
Tan solo quiero decir que es un honor conocer a un compañero maestro del aire.
Bunlar Palm'a kendisinin dost olduğunu göstermek içindi.
Lo hizo para hacer saber a Palm que era un aliado.
Ona iyi bir dost olamadım.
No he sido muy buena amiga.
Dost topraklara girinceye kadar benimle birliktesin.
Estás atado a mí hasta que estemos en territorio amigo.
Bir dost mu istiyorsunuz?
¿ Quieres un compañero?
- Hâlâ dost muyuz?
- ¿ Podemos seguir siendo amigos?
Bu civarda her yer bölündü, polis memuru. Ve bir dost kendisini korumak zorunda. Özellikle de sen ve seninkiler ortalarda yokken.
Todo el barrio estaba destrozado, agente y uno tiene que protegerse, sobre todo cuando no se les ve ni a usted ni a los suyos por ninguna parte.
Tuhaf yollardan dost edinme yeteneğiniz olduğunu düşünüyorum.
Supongo que es un don suyo... el hacer amigos en los lugares más extraños.
Evet, şimdi imzanızı, iyi dost ve ortaklarınızın gözleri önünde atacaksınız.
No, lo firmará ahora, delante de sus elegantes amigos y asociados.
En sonunda, tıp mesleğinin sessiz müstehcenliğine birlikte karşı gelebileceğim bir dost olarak düşünmüştüm. Ama sen bir deliden başka bir şey değilsin.
Imaginé que al fin habría encontrado un aliado... que se opondría conmigo al obsceno silencio de la profesión médica, pero usted no es más que un demente.
Peki, gayretli bir biçimde elde ettiği servetinin elinden alınması gibi bir kaderle yüzleştiğinde onu daha dost bir şehre getirmeyi seçebilir mi?
Al enfrentarse a ese destino, a que le arrebatasen su fortuna conseguida con tanto tesón, ¿ acaso no preferiría trasladarla a una ciudad más conocida y amigable?
Akılsız bir dost değilmiş.
No es un tipo tan poco racional.
Bazı eski yoldaşlar, bazı yeni tanıdıklar sırları henüz bilinse bile yine de hepsi dost.
Algunos son viejos camaradas. Algunos son nuevos conocidos que aún no revelan sus secretos. Pero no obstante, todos son amigos.
Lütfen, dost olmamıza izin ver.
Por favor, despidámonos como amigas.
Dost olarak geldim.
Vine como amigo.
Bir oğul bir polis bir dost.
Un hijo. Un policía. Un amigo.
Dost mu düşman mı olduğu anlaşılmıyor.
¡ No puedo saber si es aliado o enemigo!
Dostluğumuz buna bağlıysa hiçbir zaman dost olmamışız demektir.
Si nuestra amistad depende de esto, entonces no tenemos una amistad en absoluto.
Bir dost olarak mı soruyorsun yoksa resmi olarak mı?
¿ Usted está pidiendo como un amigo, o llamas en un vale?
Dinle şimdi, birkaç yıl kadar önce, Andy denen şu herifin dost olduğumuzu anlaması için yaptığımız bir şey vardı ya?
Fue una conversación corta, obviamente. Pero escucha, ¿ recuerdas lo que utilizamos hace un par de años para hacerle saber a ese tipo, Andy, que éramos amigos?
Teknolojiden bana dost olmaz.
La tecnología no es mi amiga.
Ama bir ittifakın başarılı olabilmesi müttefikin gerçekten dost olup olmadığına bağlıdır kılık değiştirmiş bir düşman değil.
Pero para que una unión tenga éxito, uno debe decidir si un aliado es en realidad un amigo... o simplemente un enemigo de incógnito.
Benimle dost olmanın düşman olmaktan daha iyi olduğunu göreceksiniz Bay Mathis.
Verás que es mejor hacer una alianza conmigo que con un enemigo, señor Mathis.
- Bir dost olarak mı soruyorsun yoksa resmi olarak mı?
¿ Lo estás pidiendo como un amigo, o cobrando un favor?
Hoş, dost canlısı bir adam.
Sólo es un chico simpático y agradable.
O kaçıyor ve sizin bu küçük gözdağı konuşmanız bir dost ajanımızı, bir arkadaşımızı kurtarmaktan bizi alıkoyuyor.
Ahora mismo está escapando y su pequeño discurso intimidatorio... está evitando que podamos salvarle la vida a una colega agente, - una amiga.
Şu kadın pek dost canlısı gibi.
Ella parece amable.
Bebeklerde oldukça işe yarıyor ama dost meclislerinde tam bir baş belası.
Útil con niños, pero no tan buena en las fiestas.
Tamam, dost canlısıymış.
Está bien... Así que es muy amable.
Çeviri : Al _ Capone 1x15 Sezon Finali "Eski Bir Dost"
1x15. ~ A Beautiful ~ :... ~ PGRV ~... :
- Dost ateşi mi diyorsun?
¿ Fuego amigo?
- Gitmelisin. Kocanın yargıç olarak ilk seferinde dost bir yüze ihtiyacı olabilir.
Tu esposo puede tener la necesidad de un rostro amigable durante su primera incursión como magistrado.
Dost mu, düşman mı?
¿ Amigo o enemigo?
- Onun dost olduğunu söylemiştin.
Creía que había dicho que era amigo.
Hâlâ dost muyuz?
¿ Seguimos siendo amigos?
İyi bir dost oldun.
He sido un buen amigo...
Pek dost canlısı görünmüyorlardı.
No parecían muy amistosos.
dostum 6912
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
dostluk 27
dostuz 35
dostlarımız 19
dostoyevski 17
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
dostluk 27
dostuz 35
dostlarımız 19
dostoyevski 17