Elimden bir şey gelmiyor traduction Espagnol
159 traduction parallèle
Seni incitmek istemem, ama elimden bir şey gelmiyor.
No quiero hacerte daño, pero no puedo evitarlo.
Elimden bir şey gelmiyor.
No hay nada que pueda hacer.
Elimden bir şey gelmiyor.
No me puedo ayudar a mí mismo.
Oğlum çok değişti ama elimden bir şey gelmiyor.
Mi hijo realmente ha cambiado... y no puedo ayudarle.
Ben böyleyim, böyle yaşıyorum ve elimden bir şey gelmiyor.
Soy como soy, hago lo que hago, y no puedo evitarlo
- Albay Courtney ile konuşmak istiyorum. - Elimden bir şey gelmiyor canım.
Será un momento.
Seni kaybetmek istemem ama elimden bir şey gelmiyor.
No puedo permitirme perderlo, pero no hay nada que pueda hacer.
Elimden bir şey gelmiyor.
Nada puedo hacer.
Benim bu konuda elimden bir şey gelmiyor..... ama sizin her şeyi yoluna sokma şansınız var.
Yo ya no puedo remediarlo, pero usted todavía está a tiempo.
# Deniyorum, deniyorum elimden bir şey gelmiyor
" Trato y trato, nada puedo hacer
Bu konuda elimden bir şey gelmiyor.
No puedo hacer nada.
Düşündüğünüzün o olmaması durumuna elimden bir şey gelmiyor.
Lo siento si no es lo que Ud. cree.
Zavallı ben, ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka... elimden bir şey gelmiyor.
Pobre de mí, no hago otra cosa que llorar y sentirme llena de angustiosos temores
Üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor.
Lo siento, pero no puedo evitarlo.
- Elimden bir şey gelmiyor. - "Elimden bir şey gelmiyor"!
¿ No eras tú el que estaba a cargo de tu departamento?
Bu benim hatam ve bu konuda elimden bir şey gelmiyor. Hayır, buraya gelme.
Esta es mi culpa y no puedo hacer nada sobre eso.
- Komiser Bey, elimden bir şey gelmiyor.
- No sé qué hacer con ella.
Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo evitarlo.
Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo ayudarle, no es culpa mía.
Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo ayudar.
Elimden bir şey gelmiyor, işte.
No puedo evitarlo, sabe...
Bu öksürük kesilmeyecek. Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo librarme de esto
Üzgünüm dostum, bir kez böyle huysuzlaştı mı elimden bir şey gelmiyor.
Lo siento, no puedo hacer nada cuando se pone así. - Es capaz de quedarse aquí todo el día.
Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo evitarlo...
Bunun için üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor.
Lo siento mucho pero no puedo hacer nada.
- Yanıma geldiğin zaman sana demiştim ki Masters'ı enselemek istiyorum ama elimden bir şey gelmiyor.
Cuando viniste a hablarme, te dije que atraparía a Masters y no me importaba cómo lo hiciera.
Mutlu olmasının Johnny'nin dönüşüne bağlı olduğu hissine karşı elimden bir şey gelmiyor.
Creo que hace falta que Johnny vuelva para que él se sienta bien.
Anlıyorum, ama elimden bir şey gelmiyor.
Entiendo, pero no puedo hacer nada.
- Elimden bir şey gelmiyor. - Elbette gelir.
Sí tienes.
Üzgünüm, elimden bir şey gelmiyor.
¡ Lo siento, pero no puedo hacer nada!
Ama o kadar tutucu ki elimden bir şey gelmiyor.
Pero es tan reaccionario que no puedo evitarlo.
Elimden bir şey gelmiyor! Eziliyorum!
No puedo ayudar, me estoy aplastando.
Afedersin ama elimden bir şey gelmiyor.
No hay mucho que pueda hacer.
Benim elimden bir şey gelmiyor.
Pero es domingo y estoy en plena cena.
Benim de hoşuma gitmiyor ama elimden bir şey gelmiyor.
Aunque no me gusta, no podemos hacer nada.
Yardım etmek istiyorum ama elimden bir şey gelmiyor.
Quiero ayudarle. Sólo que parece que no hay remedio.
Ama bunu çok iyi bilmeme rağmen, elimden bir şey gelmiyor.
Pero aunque lo sepa, no puedo evitarlo.
Onu çok seviyorum, ama elimden bir şey gelmiyor.
Lo quiero tanto y no puedo hacer un carajo.
Her şeyimi biliyor ve elimden bir şey gelmiyor.
No puedo hacer esto. Él siente todo lo que yo siento. ¿ Entiendes?
Yanlış olduğunu biliyorum. Ama elimden bir şey gelmiyor.
Sé que estoy equivocado, pero no lo puedo evitar
Üzgünüm, elimden bir şey gelmiyor.
Perdón, no puedo evitarlo.
Kişisel olarak algılamıyorum, Albay Travis... Elimden başka bir şey gelmiyor, size iyi günler diliyorum.
No lo tomo como ofensa, coronel Travis... o me vería obligado a hacer algo más que desearle un buen día.
Yanında durup, zavallı ve acı çeken..... bir hayvan haline gelmesini seyretmekten başka bir şey gelmiyor elimden.
Sólo mirar cómo se transforma en una pobre criatura atormentada.
Ama elimden bir şey gelmiyor.
No puedes permitirte esto.
Elimden bir şey gelmiyor.
No puedo hacer nada.
Ohh, iyi olduğum tek bir şey var ve onun için de elimden birşey gelmiyor.
Una cosa que me sale bien y no puedo hacerla más.
Elimden başka bir şey gelmiyor.
En este momento, es lo único que tengo.
Sözünü tutamadığına göre elimden başka bir şey gelmiyor.
No cumplisteis vuestra palabra.
- Evet. Ama onu buraya sen getirdin. Biliyorum, o yüzden şimdi kıskanç bir aptal gibi görünmekten başka hiç bir şey gelmiyor elimden.
- Si bueno, tu fuiste quien lo trajo aqui ya lo sé, y no puedo hacer nada sin quedar como un celoso estoy jodido
35 sene önce aşık olduğum o kız içten içe çürüyor, benim elimden izlemekten başka bir şey gelmiyor.
La jovencita de la que me enamoré hace treinta y cinco años se está pudriendo por dentro y yo tengo que estar a su lado viéndolo.
Elimden başka bir şey gelmiyor.
Esto es todo cuanto pude conseguír.