Gelecek traduction Espagnol
46,238 traduction parallèle
Sizin gibi kıymetli bir nöropsikiyatristten gelecek bir tavsiye bu yolu tamamen olmasa bile önemli bir ölçüde berraklaştırabilir.
La recomendación de un neuropsiquiatra tan valorado como usted podría allanar el camino considerablemente, si no por completo.
İyiyim ben. Halı bile dile gelecek.
La alfombra podría no estar de acuerdo.
O bizim yıldızımız, hak ettiği her şeyi, muhtemelen ona vereceğimiz şeker şey. Öyle ki buna, ailesinin bir yerlerde yaşadığı gerçeğinin, içinde oluşturduğu büyük boşluğu, görmezden gelecek kadar, hislerimize onun iyiliği için kulak asmamak da dahil.
Es nuestro campeón, el chico maravilla que se merece posiblemente todo lo que podamos darle, incluso si eso implica tragarnos nuestros propios sentimientos de que tenga padres biológicos en algún sitio que quizás podrían llenar este vacío que siente.
- Merhaba. - Geri gelecek mi?
¿ Va a volver?
Iki saate ögrencim gelecek.
Tengo un cliente en dos horas.
Gögüsleri çok farkli gelecek.
Sus tetas te parecerán distintas.
Tek amacım, bizim neslimiz, gelecek nesiller ve dünyamız için en sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme düzeninin ne olduğunu incelemekti.
Todo para saber cual es la dieta más saludable y sustentable para nosotros, generaciones futuras, y nuestro planeta.
Öyle bir noktadayız ki insanlığı, hatta abartmıyorum, kendi türümüzü kurtarmak için kendimizi düşünmeyi bırakıp seçimlerimizin etrafımızdakileri, bu gezegeni paylaştığımız türleri nasıl etkilediğine bakmaya başlamalıyız, özellikle de gelecek nesilleri.
Bueno, estamos en el punto que para salvar la humanidad hay que salvar nuestras especies, no estoy exagerando, necesitamos mirar mas allá de nosotros mismos y ver como nuestras decisiones afectan a los que nos rodean, a las especies con las que compartimos el planeta. Y en especial a futuras generaciones.
Gelecek sefere ayarlamaları düzgün yapın böylece generalin yeğeni sıkıntı çekmez.
La próxima vez, haz los preparativos oportunos para que la "sobrina" del Gral. no quede en evidencia.
Gelmemesini teklif ettim ama gelecek kadar iyi olduğunu söylüyor.
Le ofrecí que se tomara el turno, pero, dice que está bien para ir.
Aradım bile, yarın gelecek.
- Sí, ya la llamé y vendrá mañana.
Bilmiyorum. O ismi Nikos'un telefonundan mesaj olarak yollarsan... Mato bizzat kendi kefalet ofisine gelecek.
Envía un mensaje a ese número con el teléfono de Nikos y Mato aparecerá en persona en la oficina de fianzas.
Başımıza ne musibet gelecek?
¿ Qué calamidad nos ocurrirá?
Bir tek musibet değil sayılamayacak kadar çok musibet gelecek.
No una calamidad, sino demasiadas calamidades para enumerar.
Şimdi de, Adınız Buraya Gelecek için sert frenaj.
Ahora frena para Tu Nombre Aquí.
Her neyse, eğer ben eğlenirken iki yaşlı adamın müzik ve opera hakkında sayıklamasını dinlemek istiyosanız birazdan devamı gelecek.
De todos modos, si quieren escuchar a dos ancianos desvariando acerca de música y ópera mientras yo me divierto, habrá más de eso más adelante.
Gelecek sene tekrar yapalım.
Podríamos volver a hacerlo el año que viene.
Gelecek sene?
¿ El año que viene?
Gelecek sene tekrar yapalım mı?
¿ Volver a hacerlo el año que viene?
Bence zamanım sen salak olmayı bıraktığında gelecek.
El momento, yo creo, llega cuando dejas de querer ser un idiota.
- Biliyorum, gelecek bu işte.
- Lo sé. Ahí está el futuro.
Ve Adınız Buraya Gelecek'e ulaştı bile.
Y ya está en Tu nombre aquí.
Her neyse, Aslında Düz Değil'de ve hızla Adınız Buraya Gelecek'e yaklaşıyor.
De todos modos, él está en la no es, y está volando en Tu Nombre Aqui.
Benim için kilo her zaman önce gelecek, Toby.
Para mí siempre girará todo alrededor del peso, Toby.
Gelecek nesiller için sesimizi kaydetmişti.
Nos quería grabar para la posteridad.
Kariyer gününüze babanız gelecek!
Papá hablará el día de las profesiones.
Neden şu büyülü gelecek kitabına bakmıyorsun.
¿ Por qué no lo buscas en ese mágico libro del futuro?
Pat'in geri gelmeyeceğinden yüzde yüz eminim ama yüzde bir ihtimalle bile gelecek olursa bu baya güzel bir önlem olurdu, öyle değil mi?
Mira, estoy cien por cien seguro de que Pat no va a volver, pero por el uno por ciento de posibilidades de que lo haga, esta es una buena salvaguardias, ¿ sabes?
Donör karaciğer 16 : 30'da gelecek.
El hígado del donante llega a las 16 : 30.
Evet, eve hemen gelecek mi?
Sí, ¿ volverá a casa pronto?
Gelecek vadeden bir yer orası. Pankekler güzelmiş.
Como que está de moda, los panqueques están buenos.
Seni kurtarabilme fikri, işinden, evliliğinden, ve hatta çocuklarıyla geçireceği zamanlardan bile önce gelecek.
Va a estar por encima de su trabajo, encima de su matrimonio, y encima de su tiempo con sus hijas.
Oksijeni soluyabilir hale gelecek ve beyni yeniden çalışacak.
Podía respirarlo y obtener que el cerebro de su nuevo trabajo,
Gelecek 100 yıla.
Así es que salud por los próximos cien.
- Connor, arkeoloji ekibiyle birlikte bunu gömdüğümüz yere gelecek ve onu çıkaracaklar.
- Connor volará hasta este punto con un equipo de arqueólogos para desenterrarlo.
Sanırım bir defalık görmezden gelecek.
Bueno, creo que por esta vez lo dejará pasar.
Geri gelecek.
Él va a volver.
Roman hemen gelecek.
Roman estará en un momento,
Ve gelecek için bunu iki kere yap.
Y lo haré dos veces al día en el futuro cercano.
Bak ne diyeceğim, gelecek yıl 19...
Mira, te diré algo, el próximo año, para nuestro décimo noveno...
Bay Burns, Andi gelecek haftaki Şükran Günü partisini konuşmak için gelmiş.
Señor Burns, Andi vino para hablar sobre la fiesta del Día de Acción de Gracias de la próxima semana.
Erkekler her zaman bir garsonla çıkmayı düşünüyorlar, ama ama son mesai bittiğinde, seçme sırası bana gelecek.
Los chicos siempre van ahí pensando que van a llevarse a casa a una camarera, pero... cuando llega la última llamada, es mi turno de ser exigente.
Gelecek hafta boşum.
Estoy bastante libre la semana que viene.
Her çıkan sonuç benim önüme gelecek.
Todos los resultados me los mandan a mí.
- Nassar'la ilgili daha çok soru gelecek. - Dürüstlüğünüzle ilgili de.
Desgraciadamente, esto solo va a dar lugar a más preguntas sobre la muerte de Nassar.
Niye değerlendirmeye biri gelecek demedin?
¿ Por qué no me advertiste que vendría alguien a evaluarme?
Tıbbi muayene Açıklar'ın gelecek vatandaşlarının değerlendirmesinde zorunlu bir adım.
El examen médico es una etapa indispensable para la evaluación de un futuro ciudadano de Alta Mar.
Gelecek sefer sen olabilirsin.
Pero la próxima, puedes ser tú.
Gelecek yıla kadar.
Hasta el año próximo.
Araç tam 7 : 30'da gelecek.
TU COCHE LLEGARÁ A LAS 7 : 30 EN PUNTO.
Yani artık itfaiye hortumu yok. Gelecek haftaki eğlenceye Brett'i de çağırdın mı?
Oye, ¿ le avisaste a Brett sobre los festejos del próximo fin de semana?
gelecek misin 89
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35
gelecek yıl 29
gelecekler 59
gelecek ay 37
gelecek sefer 52
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35
gelecek yıl 29
gelecekler 59
gelecek ay 37
gelecek sefer 52