English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ G ] / Güvenilir

Güvenilir traduction Espagnol

4,792 traduction parallèle
Evet, resmi değil, ama Celia bunu güvenilir bir kaynaktan duymuş.
Sí, no es oficial, pero Celia escuchó de buena fuente.
O güvenilir birisi ve çok titiz.
Es un hombre digno de confianza. Muy meticuloso.
Özel dedektif olarak yıllarca kazandığın deneyim ışığında... -... sence bu güvenilir bir ipucu mu?
¿ Tus años de experiencia como detective te dicen que es una fuente confiable?
Şimdi televizyona çıktığı için çok daha güvenilir oldu. Polis onu istediği grubun içine sızdırabiliyor.
La TV le da credibilidad, así pueden infiltrarlo en el grupo que quieran.
- Hiram Fry güvenilir biridir.
Hiram Fry tiene bastante credibilidad.
Kendimize güvenilir bir komşu bulacağım.
Encontraré un barrio seguro.
Dindar ve güvenilir biri olmakla tanınıyorsunuz.
Se lo considera un hombre religioso. Un hombre de confianza.
"Mirel'e töreni hazırlayabilecek güvenilir birini bulmayı gerçekten çok isterim." "Bay Zilber'in yardımıyla bunu yapabilirsen çok mutlu olurum."
Quisiera encontrar alguien confiable que pudiera organizar la ceremonia de Mirel y me alegraría que tú lo hicieras con la ayuda del Sr. Zilber.
Yanımda olmak için koltuk değiştirdin, bu da senin güvenilir yaptı.
Te cambiaste junto a mí. Eso te hizo digna de confianza.
Bu güvenilir elbise askısı, günü kurtarmak için yardıma geldi.
La percha de confianza está aquí para salvar el día.
Yani senin güvenilir tipte bir kız olduğunu anlamış ve zamanı geldiğinde hayatı içinde benzer özellikle bir kızla tanışırım diye zannetmiş.
Así que, él piensa que eres un cierto tipo de chica, y él piensa que conocerá ese mismo tipo de chica más tarde en su vida cuando esté listo.
Bir erkeğin görünüşü her zaman kendine güvenilir olmalı kendini beğenmiş değil.
La apariencia de un hombre siempre debería mostrar respeto propio, nunca la auto-importancia.
Anneniz evi ve geride kalan güvenilir kişi olarak da hayat sigortamdan kalan kâr payını alacaktır.
Tu madre se queda con la casa y lo que queda del patrimonio y el dividendo en mi póliza de seguro de vida.
Ben güvenilir bir işadamı değilim, bakanlar, para ya da yiğitlik, korku... adamlardaki korku, Ben bunlara herşeyden daha çok güvenirim.
No estoy en este negocio confiando en hombres, ministros, dinero o el valor de ello. Miedo... el miedo de los hombres, es en lo que confío.
Dünyadaki veya toplum içindeki yerinizi aldığınızda güvenilir olun diye.
CUARTOS DE FINAL DE LA SALLE VS. PITTSBURGH Así, cuando ocupen su lugar en el mundo o en nuestra comunidad, la gente podrá confiar en ustedes.
Tamam. Peki, davetsiz misafirlerinden emin olmanın en güvenilir yolu...
Bueno, una forma estar segura de que no tienes huéspedes no invitados...
" Pek muhterem, güvenilir iş arkadaşlarım.
"Mis queridos y leales colegas".
O güvenilir biri.
Pienso que Long Qi es un hombre muy justo.
Güvenilir bir beyefendi olduğunu düşünmüştüm.
Y sentí que eras un caballero, que podía confiar en ti.
Hasta ve bitkindi bir bacağı kırıktı ama şimdi... güvenilir asistanım -
Estaba enferma, desnutrida con una patita rota, pero ahora mi fiel ayudante...
Şimdi, Bay Crawford sizi seçti çünkü ikiniz de Crawford Nakliye'nin güvenilir çalışanlarısınız ama küçük Christine'in doğduğu inancı sürdürmesi gerektiği oldukça önemli.
El Sr. Crawford los eligió por ser gente de confianza de Transportes Crawford. pero también importa que la pequeña Christine siga la fe donde nació.
"Güvenilir bir delikanlıydım"
"Solía ser un muchacho de confianza."
İşte bu, güvenilir göt oğlanı sopası.
Sí, este es el indicado. Este es el confiable separa idiotas.
Açıkçası çıktığın en güvenilir insan olduğunu düşünüyorum.
Honestamente creo que es la persona más estable... con la que alguna vez hayas salido.
Bu benim sana karşı gerçek, güvenilir ve dürüst olma girişimimdi.
Éste es mi intento... de ser real y verdadero y honesto contigo.
İstihbarat ne kadar güvenilir?
¿ Cuán sólida es la inteligencia?
Güvenilir biri veya ana kişi, ama eylem olarak hızını koruma anlamına geliyor.
Significa introducir, pero también hacer algo presente.
Manhattan'da, büyük bir yargıç, tanınmış bir suç ailesinin patronu Alfonse Fiorello'ya karşı hazırlanmış iddianameyi, güvenilir delil yetersizliğinden reddetti.
En Manhattan, un gran jurado ha rechazado la acusación contra la familia del crimen de renombre jefe Alfonso Fiorello, citando la falta de evidencia creíble.
Düşük riskli, güvenilir ve düşük sorumluluk istiyor.
Él es de bajo riesgo, confiable, de responsabilidad limitada.
Güvenilir bir tanık olduğunu sanmıyorum.
Bueno, no creo que sea el testigo más fiable.
küçük işlerde güvenilir olan büyük işler verilecek.
"Aquel que es fiel en lo poco, también es fiel en lo mucho".
Dünyayı bir bütün haline getirebilmek için Batının Kraliçesi güvenilir soylularını farklı ülkelere gönderdi.
Para poder unificar el mundo... la Reina envió a su noble confidente.
Güvenilir bir kaynak.
Es confiable.
Ve birkaç güvenilir arkadaşın yardımları.
Y la ayuda de unos pocos amigos de confianza.
Larry sizin güvenilir biri olduğunuzu söyledi.
Dijo que usted era de fiar.
Ancak misket tüfeği en güvenilir silâh sayılmaz.
Pero... el mosquete no es el arma más fiable.
Kart kullanıcısının canlı bir resmi, direkt olarak ofisindeki kişisel ekibine, pozitif bir kimlik bildirimi yapacak kadar güvenilir olan yegane kişilere gidiyor.
Una imagen real del usuario de la tarjeta se manda directamente al ordenador personal de Magnussen en su oficina, las únicas personas en que confía para confirmar la identidad.
Şunu diyorum ki, ben, benim sahip olduğum tek şey onun sözü, ve... alınma ama, bana en güvenilir kaynak olarak görünmüyor.
Es decir, solo tengo su palabra y... sin ofender, pero no me parece una fuente demasiado fiable.
Yarım güvenilir, ebeveyn tipiyim değil mi?
Soy una persona del tipo paternal medio decente, ¿ verdad?
Güvenilir biri gibisin.
Pareces de confianza.
Halley tüm güvenilir görgü sahidi ifadelerini derleyerek bu gizemi tipki bir dedektif gibi çözmeye koyuldu.
Halley se dispuso a resolver este misterio como lo haría un detective, recopilando todo el testimonio de testigos oculares creíbles.
Halley'nin bulabildigi en eski ve güvenilir kuyruklu yildiz gözlemleri Konstantinopolis'te Nikephoros Gregoras isimli Bizansli bir gökbilimci ve kesis tarafindan, Haziran 1337'de yapilmisti.
Las primeras observaciones precisas de un cometa que Halley pudo encontrar, fueron realizadas en Constantinopla, por Nicéforo Grégoras, un astrónomo y monje bizantino, en junio de 1337.
Doğrucu şerefsiz, sanki ben güvenilir değilmişim gibi davrandın.
Honrado hijo de puta, actuando como si no fuese lo bastante de fiar.
Yanına yoldaş olması için güvenilir adamlar bile veririm.
Hasta os daré algunos hombres de confianza para que os acompañen.
Adam güvenilir olmasa bunu ondan alır mıydım sence?
¿ Crees que me dejaría tratar como la mierda por este tipo si sólo estuviera jodiendo?
- Güvenilir olmadı.
No uno fiable.
Güvenilir biri o.
Podemos confiar en el.
Güvenilir bir kaynaktan aldığımız bir bilgiye göre başkanın oğlu da otobüsteymiş.
Ahora sabemos por una fuente de alto rango... que el hijo del presidente estaba en el autobús.
Fakat yaşadığına ve İngiltere'de olduğuna dair güvenilir delillerimiz var.
Pero no tenemos pruebas fehacientes que está vivo y él está aquí en Inglaterra.
Yaşadığına ve İngiltere'de olduğuna dair güvenilir delilimiz var.
Tenemos pruebas fiables de que está vivo y que está aquí en Inglaterra.
- Güvenilir mi?
¿ Credibilidad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]