Güzel bir kadın traduction Espagnol
2,521 traduction parallèle
Çok güzel bir kadın olduğunu sana daha önce söyledim mi hiç?
¿ Alguna vez te dije que eres una mujer hermosa?
Gerçekte dönen şu ki ; bana çok güzel bir kadın verdiğin için sana kadeh kaldırıyorum.
La verdadera historia, es que debemos estar brindando por haberme dado tan hermosa mujer.
Genç ve güzel bir kadın olmuşsun.
Eres una jovencita preciosa.
Genç ve güzel bir kadınsınız.
Eres una mujer hermosa. Joven...
Carmen, kanserin mahvedip küçük düşürdüğü güzel bir kadın.
Carmen es una mujer hermosa devastada por el cáncer. Humillada.
Güzel bir kadının ilgisizliği gibi mesela.
El clínico desinterés de una mujer preciosa. por empezar.
Güzel bir kadın.
Mujer, muy guapa.
O güzel bir kadın.
Es hermosa.
Tamam, elbette güzel bir kadınsın. Aklı başında olan her erkek seninle yemeğe çıkmam için canını verir.
Mira, por supuesto que eres una mujer hermosa cualquier hombre sensato moriría por cenar contigo.
Oldukça pahalı İskoç içkisini yudumlarken bara yaklaşan güzel bir kadın yanına oturur.
Él está bebiendo un vaso de whiskey escocés muy costoso y conoce a esta exótica y bella mujer, que está sentada en la barra.
Sana güzel bir kadını uyluğundan tatma şansına karşı çıkma hakkını veren nedir?
¿ Qué te da el derecho a decir no a la sangre de la vena femoral de una buena mujer?
* Sinema karardı, şov başlamadan önce * * ve güzel bir kadın fark ettin, oturan senin sıranda *
# El teatro se oscurece y comienza la función. # # Y luego ves a una bella mujer sentada en tu fila. #
Romu, güzel bir kadın kalçası gibi hiçbir şey satamaz.
Nada vende el ron como un lindo trasero.
Sen akıllı, sağlıklı, güzel bir kadınsın.
Eres una mujer inteligente, adinerada y hermosa.
Helen güzel bir kadın.
Helen es una muñeca.
Güzel bir kadın.
Hermosa Mujer.
O gerçekten çok güzel bir kadın.
Es una mujer bella.
Sen gerçekten de çok ama çok güzel bir kadınsın.
Eres realmente una hermosisima mujer.
Uzun bukle bukle saçları olan, herkesin evlenmek istediği, herkeste kıskançlık yaratacak kadar güzel bir kadın olarak tasvir edilmiştir.
La describían como una mujer hermosa con una larga y suelta melena, todos los pretendientes se quieren casar con ella, todos sienten envidia.
Serifos kralı Perseus'u etrafında görmeyi istemiyordu çünkü hâlâ genç ve güzel bir kadın olan annesi Danaë'de gözü vardı, onunla evlenmek istiyordu.
El rey de Serifos no era partidario de tener a Perseo, en parte porque se había fijado en Dánae que aún era joven y hermosa y quería casarse con ella.
Güzel bir kadınla ve onun erkek arkadaşıyla ve de adını hiç öğrenemediğim üçüncü bir kişiyle seviştim.
Estaba haciéndole el amor a una bella mujer... y a su novio, y a una tercera persona cuyo nombre no recuerdo.
Güzel bir kadının parasını almak içime sinmiyor.
Es sólo que, no me siento bien, sabes, tomando el dinero de una mujer hermosa. - Voy de mal en peor.
Evet çünkü sen şaşırtıcı derecede güzel bir kadınsın.
Sí, porque eres hermosa.
Benim güzel bir kadın ve yaramaz bir çocuk olmama gibi bir avantajım vardı.
Yo tuve la ventaja de no ser una bella joven, y una niña malcriada.
Hangi aklı başında evli kadın bu kadar güzel bir kızı evine alır?
¿ Qué mujer casada en su sano juicio invita a una chica así de bonita a su casa?
Ölülerinin yanına kurban bir kadın, biraz içki ve güzel bir at da koyarlarmış.
Con sus muertos iba una mujer a la que habían sacrificado. Y llevaban alcohol y un buen caballo.
O güzel ve çekici bir kadın ve onu seviyorum.
¡ Es bella, encantadora, y la amo!
O güzel çocuğunun sağlığına kavuşması için her şeyi yapmak isteyen bir kadın.
Ella trabaja como loca para asegurarse que ese hermoso niño tenga cobertura médica.
Yapamayacağını söyleyen bir kadına, masasını temizleyip ıvır zıvırını kutuya koymasını ve defolup gitmesini söylemek kadar güzel bir şey yoktu.
No había nada mejor que decirle a una tipa que no se acostaba contigo que vaciara su escritorio y se fuera a casa con sus porquerías.
¶ şeytan kadın, bir kayada oturuyorsun ¶ ¶ giydiğin cüppeyle güzel görünüyorsun ¶ ¶ ama çiftlik hayvanlarımı ürkütüyorsun ¶
# Mujer demonio, te sientas sobre una roca # # tan bella con tu vestido # # pero me espantas al ganado #
Annie, ben gerçekten bu kadını sevdim ve onunla bir gece geçirmek gerçekten güzel olurdu. Korkmadan benim manevi ruhani dünyamı ve benim ne olduğumu keşfetmeden tabii.
Annie, me gusta en serio esta mujer, y sería tan agradable pasar una velada con ella sin preocuparme porque ella descubra que existen los espíritus o que yo soy lo que soy.
Ağladıkları zaman güzel göründüklerini düşünen bir çok kadın aslında yanılıyorlar. Ama bu gerçekten doğru değil.
Algunas mujeres piensan que se ven bonitas cuando lloran... pero la verdad es que no es así.
Güzel. Bir an için Jackie'nin kadın olduğunu sanıyorsun gibi geldi.
Porque por un segundo, sono como si pensaras que Jackie es una mujer.
Genç kızlar kalbini kırar ve kendini çok kötü hissetmene neden olurlar ama bir "orta yaşlı güzel kadın" seni hayal uğratmaz.
Verán, las chicas jóvenes te dejarán y harán que te sientas horrible contigo mismo, pero un mujer mayor nunca te decepciona.
Güzel bir genç kadının gururlu bir babası olmak bir şey, o genç kadının bütün beklentileri aştığını görmek başka bir şey.
Ahora bien, ser el padre orgulloso de una joven y bella mujer es una cosa... pero ver que la joven supera cualquier posible expectativa es otra.
Sen güzel ve çekici bir kadınsın.
Eres una mujer hermosa y deseable.
Ama güzel kağıt oynuyor. Böyle zarif oynayan bir soylu kadın daha önce hiç görmemiştim.
Pero ella juega a cartas de forma agradable, de buen grado, como nunca he visto a una mujer jugar en mi vida.
Bruce Jenner bir kadın. Zarif, çok güzel, hollandalı kadın.
Bruce Jenner es una mujer, una holandesa elegante y hermosa.
Seni çok güzel bir kadının kolunda görmesi lâzım.
Tiene que verte del brazo de una mujer hermosa.
Sen genç ve güzel bir beyaz kadınsın.
- Oye eres una hermosa jovencita blanca.
Her güzel kadın için, onu sikmekten sıkılan bir adam vardır.
Por cada mujer bella, hay un tipo aburrido de follársela.
Bu kadın, bir ev hanımıdır. Güzel olmaya çalışmakla da uğraşmaz. Çünkü bu tamamen zaman kaybıdır.
Este tipo de mujer es una ama de casa y no se molesta en verse hermosa porque es una pérdida de tiempo.
Eve girip çıkan bir sürü güzel kadın varmış.
Había llegada de mujeres atractivaes y de Aquella casa todo el tiempo.
Sen güzel, akıllı ve tutkulu bir kadınsın.
Tú eres una mujer bella, inteligente, apasionada.
Beş senedir seks yapmayan, babasının hâlâ 20'li yaşlarında olup.. ... önünde daha nice güzel yılları olan bir bebeği olan ve 42 yaşında bir kadın olacağım.
Seré una mujer de 42, que no tuvo sexo durante cinco años, que tiene un hijo... cuyo padre aún es veinteañero y tiene toda su vida por delante.
Sen çok güzel ve harikâ bir kadınsın.
Bueno, es que eres tan genial y tan hermosa.
Hani, şu filmlerdeki güzel kadınlara, kalın çerçeveli gözlükler takıp, saçlarını arkadan bağlarlar ve vücudunu da kalın ve bol elbiselerle gizlerler, sonra bir anda fazlalıklar yok olur, ve çirkin ördek güzel bir kuğuya dönüşür, değil mi?
Tu sabes esas películas donde esta la mujer realmente hermosa, pero le pusieron anteojos gigantes y le hicieron un moño y además usan ropa demasiado grandes y ancha, pero luego llega el momento cuando, y el patito feo por arte de magia se transforma en un cisne?
Kadın, adam için delirmiyorsa, para için evlenir, yüzüğünü bir kutuya koyar, ceketini asar ve kocasıyla güzel bir biftek ve güzel bir şarap içer.
Si no estaba loca por él y se casó por su dinero, podía haber puesto el anillo de vuelta en la caja, haber colgado su chaqueta, haberse sentado con su marido con un buen solomillo y un vaso de Merlot.
Şimdi ise Dünya üzerindeki en güzel kadının müdahil olduğu bir aşk ilişkisi onları savaşın eşiğine getirecektir.
Ahora, un romance sexual que involucra a la mujer más linda del mundo los hará ir a guerra.
Yerel halk, gözlerinin önünde duran bu kadar güzel, becerikli bir kadın olan Penelope'nin tek başına olduğu gerçeğini görmemezlikten gelemezler.
Los locales se dan cuenta que aquí hay una maravillosamente hermosa, una mujer capaz, Penélope, y está totalmente sola.
Çok güzel, iyi bir kadın.
Es hermosa, parece una buena persona
güzel bir gün 178
güzel bir kız 49
güzel bir gün olacak 16
güzel bir sabah 27
güzel bir akşam 18
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir yer 66
güzel bir şey 40
güzel bir kız 49
güzel bir gün olacak 16
güzel bir sabah 27
güzel bir akşam 18
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir yer 66
güzel bir şey 40
güzel bir isim 64
güzel bir fikir 28
güzel bir parça 20
güzel bir soru 43
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780
güzel bir fikir 28
güzel bir parça 20
güzel bir soru 43
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780