English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Hem

Hem traduction Espagnol

58,004 traduction parallèle
Hem de bütünüyle.
En su totalidad.
Hem kanserin tedavisini alacaksın?
¿ Y obtendríamos una cura?
Hem işe yarayabilir, geri dönebilirim.
Y podría funcionar, así que puede que vuelva.
Barut ve gülle ziyanı da cabası. Hem de ileride kullanmamız gerekeceği düşünülürse.
Por no mencionar el despilfarro de balas y pólvora, que serán inestimables cuando llegue el momento de utilizarlas.
Hem de hiç beklemediğim kadar.
Peor de lo que había imaginado.
Başarıya ne kadar yakın olduğumuzu bilse... Hem de hayatı pahasına istediği başarıyı elimin tersiyle itmemi istemezdi.
Creo que si supiera lo cerca que estuvimos de la victoria por la que entregó su vida... no querría que lo hiciera.
Eleanor Guthrie sana hem hisarı hem de Nassau'yu teslim edeceğini mi söyledi? Anlaşma gereği Flint'in rehin olması karşılığında hem de?
¿ Eleanor Guthrie te dijo que entregaría el fuerte, y con él todo Nassau, si Flint accedía a ser su rehén para garantizar el acuerdo?
Bu adama söz vermiştiniz. Hem de o adam hayalden ibaretken.
Se lo dieron a este hombre, cuando ese hombre no es más que una fantasía.
Edward Teach'in mağlup edildiğini gördüm, hem de savaşta. Sayıca üstünken. Sırf iradeyle.
Lo vi vencer a Edward Teach luchando, con menos efectivos, y mediante pura fuerza de voluntad.
Hem kentsel dönüşümle savaşıp hem de New York'un en büyük şehir planlamacısıyla düzüşemem.
No puedo luchar contra el aburguesamiento y cogerme al hijo del mayor agente inmobiliario de Nueva York.
Ben Richard Shakeer-Mohammed. Hem Müslüman hem Beyazlar çetesine katılmak zorunda kaldım.
Debí unirme a una pandilla musulmana.
Hem de fazlasıyla.
Bastante.
Hem de bin bir hileyle Almaya çalışır servetlerini
Quería su fortuna con un plan abominable
Hem canım, bak, senin de adın geçiyor!
Y, querido, mira, ¡ también te menciona!
Yok, hep olsun istedim ama ben hukukla evliyim, hem insan kitaplardan çocuk da yapamıyor haksız mıyım?
No, siempre quise tener, pero me casé con la ley, y una no puede tener hijos libros... ¿ O sí?
Hem bir aktris hem de bir anne ama onun yerine, dünyaca bilinen bir hukukçu oldum ve bir dizi gerilimli, platonik ilişkim oldu.
Actriz y madre, pero acabé siendo una magistrada de renombre mundial que tuvo una serie de relaciones tensas y platónicas.
Hem yakışıklıyım hem hünerli Sizin serveti güzelce bir soymalı
Soy guapo y talentoso Y quiero su dinero
Çünkü çok zor hem yakışıklı
Pues soy muy inteligente
Hem de dünyanın en iyi aktörü olmak
Y el mejor actor del mundo
Hem belki bu şartlara nasıl düştükleri gizemini de çözerlerdi.
Y, tal vez, resolver el misterio de cómo acabaron en él.
Hem et hem de balık olacak.
Sería surf y césped.
Bu ittifakı onarmak için yardımınızı isterim, Hem erkek hem de kadınlarla burada Ve adadaki başka yerlerde.
Te pido ayuda para restaurar esta alianza, tanto con los hombres y mujeres aquí presentes como con aquellos diseminados por la isla.
- Hem de en yeteneksizindenmişiz.
- Y no muy buenos, evidentemente.
Size adaya sahip olup nasıl yönetileceğini belirleyeceğiz fırsatı sunuyorum bayım. Hem bütün bunları yaparken torununuzun cinayetinin suçlusu da cezalandırılmış olacak.
Le ofrezco la oportunidad, señor, de poseer la isla, perfilar el régimen que la gobierne y todo mientras se hace justicia por el asesinato de su nieta.
Nassau'da ciddi anlamda ticari faaliyetlerde bulundu. Hem sömürge yönetiminde hem de öncesinde.
Dirigía importantes intereses comerciales en la ciudad de Nassau, y tanto antes como después de que se restaurara el gobierno colonial...
Hem de Bahamalarda.
¿ En las Bahamas?
Zulayı teslim etmezsek hem de verdiği mühlet sona ermeden, onu öldüreceklermiş.
A menos que le llevemos el alijo y se lo entreguemos a él antes de la fecha límite, ella muere.
Ölmesini istiyor, hem de benim öldürmemi.
Lo quiere muerto y quiere que yo lo haga.
Postu deldirmeden kaçmanın yolunu bulmalıyım. Hem de sensiz.
Y de alguna manera, escapar con vida... y todo eso sin ti.
Hem de çok.
Mucha.
Hayır, hem de hiç.
No, para nada.
Yani çok sesli kurgu fikri hem yazarın eserine hem de hayatına ait içerikler arası özelliğiyle / senin yaşadıklarını çağrıştırdı.
La idea de una ficción polifónica que refleje la intercontextualidad de la obra y la vida del autor suena a lo que te pasa a ti.
Hem de hiç garip gelmiyor.
Para nada.
Hem de nasıl.
Sí, muy distintas.
Hem de nasıl hak etti.
Vaya que sí.
Hem de çok.
Pensé mucho.
Hayır, hem de hiç.
No, nada.
Hem de çok...
Enormes.
Hem zekiydi hem komik hem de güzel.
Inteligente, divertida y bonita.
Dünyanın en kolay kararları hem iş hem de ailen için iyi olan kararlardır.
Las decisiones más fáciles son las que benefician los negocios y también a la familia.
- Hem de ne yıllar.
Años y años.
Barth Schooner yerine kimin geçireceğini öğrenmek için yanına gidip birlikte içki içmeden önce hem bu masada hem de odada konuşulanları belirleyelim.
Antes de que me vaya y tome la última ronda con Bart Schooner y conozca sus ideas sobre quién debería reemplazarlo, déjenme hablar de lo que pende sobre esta mesa y todo este salón.
Hem artık rahatça arkana yaslanabilir sermayeni riske etmeden devam edebilirsin.
Pero ahora puedes ser paciente y no necesitas presionar la acción.
Hem teknik ekibimize hem de senin işine odaklanmana ihtiyacımız var.
Necesitamos de regreso a nuestro equipo de informática y tu atención.
Mesela bir anda 5 milyon dolarlık bir ödeme alsam kocamın bir soruşturmayı askıya aldığı gün hem de üstüne de soruşturma açılan adamın kendisinden bu konudan bahsetmem gerektiğini akıl edebilirdim sanırım.
Por ejemplo, si de pronto hubiera recibido un pago por una suma global de cinco millones de dólares el mismo día en que mi esposo abandonó una investigación sobre el hombre que realizó ese pago, me las hubiera arreglado para decir una puta palabra al respecto.
Hem de 127 tane.
Ciento veintisiete demandas.
- Halledeceksin, hem de kendi isteğinle.
- Sí, y lo harás de buena gana.
Annemim hem bir anne hem de bir deniz piyadesine bir eş olmaya çalışarak hayatını adamasını izleyerek büyüdüm. Çocuklarımın bu ikisinden daha fazlası olduğumu görmeleri benim için önemliydi.
Crecí viendo a mi mamá dedicar su vida a ser madre y la esposa de un oficial naval, y para mí era importante que mis hijos me vieran como algo más que eso.
Umurumda. Hem de çok.
A mí me importa mucho.
Onu unut çünkü Boo, adam gibi bir şeker ziyafeti için hem tuzlu hem tatlı lazım, dedi.
Eso no sucederá. Porque Boo me enseñó que para un buen festín de dulces, debes mezclar dulce y salado, o viceversa. ¿ No?
Hem de sağlam bir ceple.
Y un ingreso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]