English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Her şeyini

Her şeyini traduction Espagnol

2,248 traduction parallèle
Yerel futbol kahramanı Jake Harrow az önce doğru olanı yapmak için her şeyini ortaya koydu.
El héroe local de fútbol Jake Harrow acaba de ponerlo todo en línea en pos de hacer lo correcto.
Dyson benim için her şeyini riske attı.
Dyson arriesgó todo por mí.
Bizimki kazandığı sürece isterse her şeyini çıkarıp yarağıyla da dövüşebilir.
Se desnudaría completamente y lucharía con su verga... mientras gane.
Pekâlâ, unutma, o takıntılı bir kumarbaz ve her şeyini yanlış ata yatırıyor ve şimdi de Claire'le yüzleşmek zorunda.
Recuerda que es un jugador compulsivo y apostó todo al caballo incorrecto y ahora tiene que enfrentarse a ella.
Travis'i daha yeni tanıyor ama ona her şeyini anlatıyor.
Ella a conocido a Travis por 2 minutos y medio y esta derramando sus entrañas por él.
Duruşunu etkiliyordu. Her şeyini etkiliyordu.
Le afectaba cuando estaba de pie...
Leigh her şeyini kaybetmişti.
Leigh lo perdió todo.
Her şeyini sahilde bırakmamalısın.
No deberías dejar tus cosas por toda la playa.
Senin her şeyini seviyorum hapşırdığında yüzünde yaptığın korkunç şekli bile.
Me gusta todo de ti, incluso esa carita de asustar que pones cuando estornudas.
Olay çıkartmaya başlarsa her şeyini kaybedecek insanlardan.
Personas con todas las de perder si él empezaba a hacer una escena.
- Oteller, kumarhaneler, alış-veriş merkezleri.. ama birkaç yıl önce her şeyini satıp savdı. Sana anlatıyorum çünkü adam tam bir futbol aşığı ve bir kulübe yatırım yapmak istiyor.
Te lo comento porque es un gran aficionado al fútbol y quiere invertir en la compra de un equipo de fútbol.
Guy Morgan sana Colin Farrell gibi endamlı bir yüzme havuzu verebilir. Hem de her şeyini.
y Guy Morgan va a darte una piscina en forma de Colin Farrel
Ya da Colin Farrell'ın her şeyini internette görebilir ve beni bu işe bulaştırmaya bilirsin.
O pudes ver todas las partes de Colin Farrel en internet y me déjas fuera de ésto
Baştan ayağa her şeyini değiştirmiş vajinoplasti dâhil.
Se ha cambiado todo de pies a cabeza, incluso se hizo una vaginoplastia.
Babam, bu yüzük dışındaki neredeyse her şeyini kumarda kaybetti.
Y mi padre perdió jugando casi todo, excepto este anillo.
O, Olivia için her şeyini riske atıyordu ama o...
Lo arriesgó todo por ella, y ella...
O gittikten sonra, her şeyini yaktım.
En cuanto se marchó, quemé sus cosas. No lo hiciste.
Üç günde her şeyini gözden geçireceğiz.
Removeremos cielo y tierra.
Banka hesabını, yazışmalarını, cep telefonunu eski karısını, arkadaşlarını, her şeyini kontrol edin.
Pagos, tráfico de navegación, llamadas exesposa, amigos y familia.
İşten atıldıktan sonra da her şeyini yitirdi. Hayata tamamen sırtını döndü.
Fue despedido y perdió absolutamente todo.
Her şeyini Jon Arryn'e borçlu.
Le debía a Jon Arryn todo lo que era.
Beş parasız kaldı, Trexler. Her şeyini saadet zincirinde kaybetti.
Está arruinada, Trexler, lo perdió todo en una estafa "Ponzi".
Ona her şeyini anlatmış.
Le contó todo.
Her şeyini bana vermişti.
Lo dio todo por mí.
Annem, her şeyini, tüm hayatını bana feda etti. Braft hepsini elimden aldı.
Mi madre, murió y todo lo que me dio, todos sus sueños, Braft se los llevó.
Evini ve halkını, onu Atrian yapan her şeyini.
su casa, su gente, todo lo que le hace atriano.
Odadaki her şeyini taşımışsın.
Has movido todo en esta habitación.
Az kalsın her şeyini elinden alıyordum.
Supongo que estaba equivocado. Es decir, casi le quito esto,
- Bütün her şeyini.
- a todos ellos.
Adamın her şeyini biliyoruz. Nerede çalıştığını biliyoruz.
Dan, tenemos su información, ¿ sí?
Çok kötü titriyor, Bay Carson. Her şeyini kaybetti.
Está muy conmocionada, Sr. Carson.
Bil bakalım kim dün akşam travestilerin her şeyini öğrendi.
Adivina quién ha aprendido mucho esta noche acerca de los travestis.
İlk işimiz Buy More ve her şeyini satın almak oldu.
Nuestra primera compra fue el Buy More y todo lo que hay debajo de él.
Hayır, o her gün suçlu adamları yakalamak için her şeyini veren bir adam.
No, es un hombre que da todo lo que tiene para atrapar a los malos cada día.
Yakalanırsan, her şeyini kaybedersin.
Te atrapan, pierdes todo.
Her şeyini aldın mı?
- ¿ Tienes todo?
Geri dönüşü olmaz. İnsanın elinden her şeyini alıp onu ortada bırakırsan olacağı bu!
¡ Esto es a lo que llega la gente cuando se les quita todo y se les deja sin nada!
Arsa anlaşmasına bütün her şeyini yatırmadın mı?
¿ No invertiste hasta el límite en tu negocio de tierras?
İyi bir polis kafası güzelken her şeyini kaybedebilir.
Una manera confusa para que un buen policía lo pierda todo.
- Ben senin her şeyini beğeniyorum.
Me gusta todo de ti.
- Ben senin her şeyini beğeniyorum.
- A mí me gusta todo de ti.
Colleen her şeyini İnternet'ten sipariş ederdi. Yerinden kalkma.
Colleen pedía todo por Internet.
- Tarzını beğendim Myk. - Ben senin her şeyini beğeniyorum.
- Me gusta como piensas, Myk.
Paranı, adamlarını, şirketini her şeyini takip ediyorum.
Vigilo su dinero, su gente, su empresa.
Uşkunun her şeyini yaparım.
Hago todo tipo de cosas con ruibarbo.
Yoksa Erin Brokobitch'i üstüne salmak ve donuna kadar her şeyini almak zorunda kalırım.
y arrastraré tu culo a juicio.
Her şeyini feda edip bana uzun zamandır bakıyor ve ona değer verecek iyi bir adamı hak ediyor.
Ella ha sacrificado todo y siempre ha cuidado de mi, ella merece... un buen tipo que la cuide, ¿ sabes?
Tina Lynch, sadece kocasının her şeyini almamış ev, arabalar, Mammoth'da ki daire.
Vale, Tina Lynch no sólo le quitó a su marido todo lo que tenía... La casa, los coches, el condominio en Mammoth.
O da her şeyini kaybetti.
¡ Ella también lo pierde todo!
Annem o adama her şeyini verdi.
Mi madre se lo dió todo a ese tio.
Her şeyini kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu bilir misin?
¿ Tenéis alguna idea de lo que es perderlo todo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]