Olması gereken bu traduction Espagnol
580 traduction parallèle
Belki öyle ama olması gereken buı.
Es posible, pero así es como va a ser.
- Olması gereken bu gençler.
- Es así, muchachos.
Olması gereken bu Jube, sen ve ben.
Así es como deben ser las cosas, Jube. Tú y yo.
İhtiyaç zamanlarında sırayla elinizi yardıma uzatın. Olması gereken bu.
No hay nada de qué avergonzarse, le puede pasar a cualquiera.
Olması gereken bu.
Así tiene que ser.
Bebeğim, olması gereken bu, tamam mı?
Mira, amor, así son las cosas, ¿ de acuerdo?
Aklıma takılan şey Cani dehşeti içinde olması gereken bu kentteki kadınların kendilerine tamamen yabancı olan bu turşucuya kolayca yataklarına alabilecek kadar kanmaları.
Lo que me extraña es que en esta ciudad las mujeres están aterrorizadas por el estrangulador sin embargo este mercachifle, un completo desconocido consigue seducirlas sin ninguna dificultad.
Caesar, olması gereken bu değil.
Así no era como debía ser.
Olması gereken bu.
Eso es todo.
Olması gereken bu şekildedir.
Esa es la forma que tiene que ser.
Belki olması gereken bu.
Puede que así es como debería ser.
Olması gereken bu zaten ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.
Mejor. Apenas veo a quienes quiero. La ausencia conserva la amistad.
Eğer bana söylüyorsanız... Kraliçenin ingilizcesinde daha temiz bir dille söylermisiniz. Bu hat üzerinden konuşacaksak olması gereken bu.
Si se está refiriendo a mí, le exijo que se exprese con mayor claridad y en correcto inglés... si quiere comunicarse por este radio.
- Evet. Olması gereken bu.
Así debería ser.
Ama olması gereken bu
Así es como debe de ser.
Ve bu dostum, hiç başlamamış olması gereken bir ortaklığın bitişi.
Y asi, mi amigo, termina una sociedad que nunca debio comenzar.
İşte, içinde olması gereken şey bu!
Eso es lo que tiene que estar ahí.
[Bu olması gereken tek yol.]
Así debe ser
- İşte olması gereken bu.
Ese debía ser el motivo de la procesión.
Bu şekilde çalmayı sürdürürsen, olması gereken yere yaklaştıramazsın artık.
Si sigues tocando así, no puedes volverlo a subir a su lugar.
Bence olması gereken de bu.
Me convierto en lo que debía ser.
Eşin olacak olan bu genç bayan bir İmparatoriçede olması gereken tüm özelliklere sahip.
La señorita que será tu esposa y Emperatriz de Austria, tiene todas las virtudes que pudieras desear.
Bu olması gereken şeydi.
Lo que tiene que pasar, pasa.
Olması gereken de bu Ed.
Así es como debe ser, Ed.
Bu şey size bilmeniz gereken her şeyi sunacaktır. ama bence önemli olan şey bu yeni sorunun halka Pazartesi günü bu firma aracıIığıyla açıklanacak olması.
Esto les dará todos los datos que necesiten... pero creo que lo más importante es el hecho... de que ofreceremos este número al público... a través de esta firma el lunes.
İşte tam olarak olması gereken de bu.
Exactamente en eso debe convertirse.
Köyde en fakir insan olması gereken birinin evinde bu kadar servet olması sizi şaşırttı.
- Puedo pagar. - No soy posadero. Necesitaréis vuestro dinero.
Olması gereken de bu zaten. Haksız mıyım?
No, fue de Taguchi.
Olması gereken de bu.
- Déjalo Manu, es lo que hay.
Bence olması gereken de bu.
Y así es como debía ser.
Olması gereken de bu.
Es lo justo.
Ama emin olmamız gereken bu savaşların bizim refahımızı sigorta altına alması küçük ve ucuz savaşlar olması.
Pero podemos asegurar que las guerras que aseguran nuestra prosperidad son las pequeñas y baratas.
Bu odada en son olması gereken silahlı adamlar.
Necesita mantener la cabeza fría en este asunto.
Bu aslında olması gereken şey.
Esto, actualmente, no es tan- -
Bu zor günlerde bir adam kendi kaderini yaşamak için, tam olması gereken yerde ortaya çıkacaktı.
En estos tiempos problemáticos, un hombre se erguiría en el sitio correcto, para cumplir su destino.
Olması gereken de bu.
Eso es lo que es.
Başka bir yerde olması gereken biri. Hayır, bu tarafa gidiyoruz.
Alguien que debería estar en otra parte.
Bir an için, sırtlan onun bu gösterisinin samimiyetinden şüphe duymaya başlar fakat ördek çabucak diğer rolüne başlar : iç parçalayıcı, boğulan ördek hem de sahnede olması gereken tüm o yardım çığlıkları ve nefes kabarcıklarıyla.
Duda de la sinceridad del acto pero ella continúa con su papel de pato ahogado con los gritos de ayuda y los "glu-glu" que requiere la escena.
Olması gereken de bu.
Es así y así está bien.
Üstelik yıkanmalarına rağmen pis kokanlar da vardır. Olması gereken de bu. Çünkü azıcık kokudan zevk alanlar da var.
Y también los hay que apestan... aunque sean limpios.
Belki sadece Frodo'nun yolunda biraz daha ilerleyebilmesi için. Bu arada bırak Yüzüğün peşinde olması gereken ordular... bizi yok etmeye çalışmakla zaman kaybetsinler.
Quizás para que Frodo adelante un poco su camino mientras los ejércitos que deberían buscar el Anillo pierdan su tiempo destruyéndonos.
Bunun olmasını çok istedin, Konsantre olmamız gereken şey bu.
Lo deseaba. Lo deseaba mucho. En eso debemos concentrarnos.
Olması gereken de bu.
Y así debería ser.
Olması gereken de bu.
Eso es todo.
Bu, Massachusetts eyaletine yeterli gelecektir. Tek yapmamız gereken Kramer'ın imzası ve 3 şahit olmasıdır. Sonra parayı alırız.
Esta va a satisfacer el Estado de Massachusetts y todo lo que necesitamos es la firma de Kramer y tres testigos y que tengo.
Bu olması gereken şey!
Así es como sería.
Ama sizi hayatın zehirli oklarından koruma sırası artık bizde. Olması gereken de bu!
Pero su tranquilidad exige que nosotros le protejamos contra las flechas del mundo.
Eğer ağır bir silahımız olsaydı bu jip tam da olması gereken yerde.
Podríamos si tuviésemos artillería pesada. Y este jeep tiene la posición perfecta.
Bu manastırın şimdiye dek olan ve hep olması gereken görevine dönelim.
Regresemos a lo que era y debería ser el oficio de esta abadía.
Ama bu maksadın hasıl olmasına gereken ruhun tutkulu kararlılığı ve eksilmez alicenaplığını nazarıitibara alınca Tanrı'ya şayan bir işi tamamına erdirebilen bu ihtiyar, tahsilsiz köylüye hayranlık duyuyorum.
Pero cuando considero la apasionada determinación y la indefectible generosidad de espíritu que se necesitó para lograr este fin me lleno de admiración por este viejo, inculto campesino que pudo completar una tarea digna de Dios.
Olması gereken zamanda. Yapabileceğimin en iyisinin bu olduğunu anladım.
Me di cuenta que es mi mejor manera de hacer el bien.