Onu duymuştum traduction Espagnol
158 traduction parallèle
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
No he tenido ese placer, pero por supuesto he oído hablar de él.
Onu duymuştum, fakat asla onunla karşılaşmadım.
Yo he oído de él, pero nunca lo conocí.
Bu Monstro, onu duymuştum.
Yo conozco a este Monstro.
- Onu duymuştum.
He oído hablar de él.
Onu tanıyor musunuz? Onu duymuştum.
He oído hablar de él.
Onu duymuştum.
He oído hablar de él.
Evet, onu duymuştum.
Si, me enteré.
Bana büyükbabasının ismi verildi Tuekakas, Şef Joseph. - Onu duymuştum.
Yo me llamo como su abuelo Tuekakas, jefe Joseph.
Hayır, onunla tanışmadım. Ben... ama onu duymuştum. Evet.
No lo conocí, pero he oído hablar de él, sí.
- Onu duymuştum.
- He oído acerca de él.
Onu duymuştum.
La conozco.
- Onu duymuştum.
- Personalmente no.
Evet, onu duymuştum. Ama pek ciddiye almamıştım.
Oí hablar de eso pero nunca me interesó demasiado.
Onu duymuştum. O şeylerden...
Es el que siempre dice :
- Evet, onu duymuştum.
Sí, la escuché.
- Onu duymuştum.
- Escuché de él.
Evet, onu duymuştum.
Sí, ya lo oí.
Okulda onu duymuştum.
Oí de él en la escuela.
- Evet, onu duymuştum.
- Sí. He oído algo.
- Pekala dün Mike Leigh ile tanıştım. - Onu duymuştum.
- Conocí a Mike Leigh.
Evet, onu duymuştum.
Sí, los conozco.
- Evet, onu duymuştum.
- Sí, sí, supe que así fue.
Teyzesinin onu manastıra göndermek istediğine dair şeyler duymuştum.
Creo recordar que su tía quería meterla en un convento.
Ben de duymuştum onu.
He oído hablar de ese huracán.
Bunu sen Ruby'den duydun, bense onu Sam'den duymuştum.
Acaba de enterarse por Ruby. Yo me enteré por Sam.
- Durmadan ararız onu. - Aa evet, duymuştum.
- Siempre tenemos que buscarla.
Öyle bir müşterisi olduğunu duymuştum fakat... borçlarını ödeyip onu alıp gideceğini bilmiyordum.
Escuché que tenía cierto cliente, pero no sabía que él iba a pagar y a llevársela.
Onu itfaiye istasyonuna getirdiler. Şef Hank Benedict'e. Onun mühendis olduğunu ve pek çok şeyi bildiğini duymuştum.
Lo llevaron a la estación de bomberos, para el jefe, Hank Benedict, porque he oído que es ingeniero y sabe un montón de cosas.
Onu havaalanından karşılayacaklarını duymuştum.
Dicen que le preparan una bienvenida en el aeropuerto.
Hayır, ama akrabamız olan Joanna Southwood'dan çok duymuştum onu.
No, pero me había hablado mucho de ella una pariente nuestra, Joanna Southwood.
Onu yıllar önce duymuştum.
Oí hablar de él hace muchos años.
Onu ben bile duymuştum.
Incluso Oí que uno.
Sanırım onu bank ile ilgili bir şey söylerken duymuştum.
Creo que la oí decir algo de un banco.
Evinde olduğunu duymuştum. İçeri girdim ve onu beklemeye başladım.
Sabía que se estaba quedando en una casa.
Onu duymustum.
La conozco.
- Gayle Robbins. Onu tanıyor musun? - Adını duymuştum.
- Gayle Robbins. ¿ La conoces?
Yaşlı bir adamın yoldan aldığı bir kızın kollarını kesip, onu bir kanalda ölüme terk ettiğini duymuştum.
Supe de un anciano que recogió a una niña. le cortó los brazos y la metió en una alcantarilla.
Onu gazetelerden, radyodan duymuştum.
He oído rumores, por la prensa y la radio.
Onu hatırlamıyorum ama, bu ismi daha önce bir yerde duymuştum.
No la recuerdo, pero el nombre me suena, sí.
Ne yaşadıysan sadece onu yazabilirsin diye duymuştum.
He oído que solo se puede escribir acerca de lo que has vivido.
Evinde olduğunu duymuştum. İçeri girdim ve onu beklemeye başladım.
Fui a buscar a un tipo... me dijeron que estaba en una casa... y me colé dentro a esperarle.
Onu komada tuttuğunu duymuştum.
Escuché que lo mantenías en coma.
Duymuştum onu.
Oí hablar de él.
- Onu duymuştum.
- He oído hablar de él.
- Onu daha önce duymuştum.
- Ya escuché eso.
Adını duymuştum ama onu fazla dinlememiştim.
Había oído hablar de él, pero no le había oído mucho.
Bir-Iki hafta önce bir tanesi dolaşıyordu. Onu yakaladığınızı duymuştum.
He oído que vino uno hace una semana o dos.
Onu ilk tanıdığımda... ondan garip sesler duymuştum.
Bueno, una noche en la enfermería oí un aullido Darren.
Onu uzaktan duymuştum.
- Lo dijo bien claro. - ¿ Quién?
Çok gurur duymuştum,... koluna küçük bir yumruk atarak onu tebrik etmiştim.
Estaba muy orgulloso de él. Le di un golpecito en el brazo para felicitarlo.
Ben onu beraber yatan çiftler hep birlikte kalırlar, olarak duymuştum.
Oí que la pareja que se acuesta junta permanece junta.
duymuştum 82
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu duyuyorum 23
onu demiyorum 23
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu duyuyorum 23
onu demiyorum 23