Parlak çocuk traduction Espagnol
173 traduction parallèle
Hemen şurada... "Parlak çocuk" Roland.
Aquí, Roland "el chulo".
- Haydi, parlak çocuk.
- Vámonos, chico listo.
Bozuk paralarla oynayan bu parlak çocuk ta kim?
¿ Quién es ese chico hábil jugando con las monedas?
Tam bir parlak çocuk.
Precisamente un chico brillante.
Onunla git, parlak çocuk.
Tú ve con él, chico brillante.
Pekâlâ, parlak çocuk, niye bir şey söylemiyorsun?
Bueno, chico brillante, ¿ por qué no dices algo?
Hey, Al, parlak çocuk burada olup biten her şeyi bilmek istiyor.
Oye, Al, el chico brillante quiere saber de que se trata esto.
Hey, Al, parlak çocuk bütün bu olup bitenler hakkında ne düşündüğünü söylemeyecekmiş.
Oye, Al, El chico brillante no podría decir lo que piensa acerca de esto.
Konuş benimle, parlak çocuk.
Háblame, chico brillante.
Filmler senin gibi bir parlak çocuk için harika.
Las películas están bien para un chico brillante como tú.
İki parlak çocuk ve zenciye ne oldu?
¿ Qué hacemos con los dos chicos brillantes y el negro?
Çok uzun, parlak çocuk.
Hasta luego, chico brillante.
Yarışmalara katılmalısın, parlak çocuk.
Deberías ir a las carreras, chico brillante.
Hayır, parlak çocuk, sensiz, onlar durur.
No, muchacho, sin ti, se detendrán.
Dur bakalım, parlak çocuk.
Espere, niño genio.
Geleceği parlak çocuk.
Tiene suerte...
Ben bundan çok daha fazlasıyım, parlak çocuk.
Soy mucho más que eso, listillo.
Hadi, parlak çocuk.
Adelante, listillo.
- Uza şuradan, parlak çocuk. Tamam mı? İkile.
- Esfúmate, Superman, ¿ vale?
Sana burada bir iyilik yapacağım, parlak çocuk.
Voy a alegrarte el día, mañoso.
Dinle, parlak çocuk, ben işi bırakıyorum.
Escucha, vivillo, estoy fuera por el momento.
Otur, parlak çocuk.
Sientate, muchacho brillante.
Fena değil, parlak çocuk.
No está mal, chico lindo.
Ne o, parlak çocuk, meşgul müydü?
¿ Qué era el hombre 4000 estaba ocupado?
Öyleyse o hergeleye bunun bir Parlak Çocuk Alarm durumu olduğunu söyle.
Dile a ese idiota que es una Alerta Niño Sol.
Tekrar ediyorum : Parlak Çocuk Alarm durumu.
Repito, Alerta Niño Sol.
Bu sefer seni fena yakaladım parlak çocuk.
- Pero no la tome con ella.
"Tekerlek," "Yumuşak," "Parlak çocuk"...
"Loca", "Mariposa", "Rosadín".
Selam, parlak çocuk.
Oye, As.
Evet ama sen bu kadar parlak bir çocuk olduğun için sana "parlak çocuk" diyeyim dedim.
Sí, pero eres un as. Pensé en simplemente llamarte as.
Koca, parlak binanda bunlardan 50.000 tane kadar olacak, parlak çocuk.
Habrán 50,000 de estas en tu gran edificio de primera, as.
Pekâlâ, parlak çocuk.
De acuerdo, As.
Hadi oradan, Parlak Çocuk.
No me digas, Rube.
Sabah altı. Parlak Çocuk.
6 : 00 A.M., Rube.
Ödül için koşar gibi koştun, Parlak Çocuk.
Corres como un boxeador, Rube.
Sen dört bin beş yuz metreyi koşacaksın. Parlak Çocuk.
Estarás corriendo los 4.500 metros para el equipo, Rube.
Küçük bir ihtimal, Parlak Çocuk.
Lo dudo, Rube. Lo dudo mucho.
Sen pek iyi bir 1500 metre atletisin, Parlak Çocuk.
Eres muy bueno en los 1500 metros, Rube.
- Sakın ol, Parlak Çocuk.
Maldición, Bill.
Bak. Artık Coos Körfezi'ndeki o parlak çocuk değilsin.
Nadie va a limpiarte la espalda o calentarte la leche.
O her zaman ilk gördüğüm gibi küçük bir - çocuk olacak... değerli ve parlak.
Siempre estará tal como lo vi por primera vez... un muchachito... con fuego y valor.
Gözlerin nasıl da güzel. Çocuk saflığında. Lekesiz ve parlak...
Tus maravillosos, inocentes ojos, limpios y claros como los ojos de un niño.
Hepimiz gibi suçlu oyu verdin, sonara altın gibi parlak sesli bir vaiz yüreğini parçaladı - imkanları olmayan bir çocuk katil olmaktan kendini alamadı - ve sen oyunu değiştirdin.
Votó culpable, como los demás, y luego un predicador con pico de oro le parte el corazón con un chico barriobajero que no pudo evitar asesinar, y usted cambia su voto.
- Merhaba, Edna. - Bu parlak gözlü çocuk da kimdir?
¿ Y quién es esta niña con esos ojos tan vivarachos?
Parlak bıçaklı kör bir çocuk hakkında hikaye uydurdukları açıklamasını aldık. Böyle bir şey var mı?
Se corre el rumor de que inventaron que el chico ciego tenía una navaja. ¿ Algún comentario?
Senin hep parlak bir çocuk olduğunu ve bir gün üniversiteye gideceğini söylerdi.
Siempre decía que eras brillante y que debías ir al instituto.
Finkelstein Çocuklarına göndermek istiyoruz. Parlak çocuk ve askeri okula gidecek.
Él es un chico brillante, está yendo a la escuela militar... y...
Bence Stegman aslında parlak bir çocuk.
Stegman es un chico brillante.
Bu senin parlak fikrindi, zeki çocuk.
Fue tu gran idea, sabelotodo.
Oğluyla o zaman tanıştım. Pek parlak bir çocuk değildi.
Conocí a su hijo, un crío de cascos ligeros.
İn aşağı, Parlak Çocuk.
Baja de inmediato!
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuklara 23
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47