Pişman mısın traduction Espagnol
431 traduction parallèle
Pişman mısın?
¿ Estás enojado?
Yaptığına pişman mısın?
Lamentas lo que hiciste, ¿ eh?
"Sevgilim," demiş adam şefkatli bir sesle, " Söyle. Pişman mısın seçimine?
Querida, dijo con voz tierna, dime, ¿ te arrepientes de tu elección?
Bak, Bonnie, herhangi bir şeyden... pişman mısın?
Bonnie, mira, ¿ te arrepientes de... algo?
- Pişman mısın?
- ¿ Te arrepientes?
Pişman mısın?
¿ Acaso Io has lamentado?
- Sen pişman mısın peki?
- ¿ Se lamenta Ud.?
Onunla evlenmediğin için pişman mısın?
- ¿ Sientes no haberte casado con él?
Bir sene önceki fikrini değiştirdiğine pişman mısın?
¿ Sientes haber cambiado de opinión hace un año?
Geldiğin için pişman mısın? Dürüst ol!
Dime la verdad.
Pişman mısın?
¿ Sientes algo?
Gittiğine pişman mısın?
¿ Lamentáis haber venido?
Gittiğin için pişman mısın?
¿ Lamentáis haber venido?
- Pişman mısın? - Hayır. Ölmekten değil, öldürmüş olmaktan.
No, de morir no... ni de matar.
Pişman mısın?
¿ Entiendes "arrepentirse"?
Yapmadığına pişman mısın?
¿ Siente no haberlo hecho?
"Yaşadığın hayata pişman mısın?"
¿ Te arrepientes de tu vida?
- Pişman mısın?
¿ Te arrepientes?
Hadi Kızılderili. Çık ortaya. Yoksa Jeffrey'i öldürdüğün için çıkamayacak kadar pişman mısın?
¡ Vamos, sal o prefieres pudrirte por haber matado a Jeff, maldito!
Şu an pişman mısın?
¿ Lo lamentas ahora?
Peki, bu yaptıklarından tamamen pişman mısın?
¿ Usted se encuentra totalmente arrepentido del crimen que cometió?
- Geldiğine pişman mısın?
- ¿ Y lamenta haber venido?
- Pişman mısın? - Pek sayılmaz!
- ¿ Lo lamentas?
Buna pişman mısın?
¿ Lo lamentas?
Virgil, şu an yakalandın ve uzun bir mahkumiyetle yüz yüzesin suç dolu bir hayatı seçtiğine pişman mısın?
Virgil, ahora que le han cogido y tiene una larga condena, ¿ se arrepiente de haber elegido una vida delictiva?
Sirki bıraktığınız için pişman mısınız?
Me gustaría hacerle una pregunta... ¿ Ha lamentado abandonar el circo?
Pişman mısın buna?
- ¿ Te arrepientes de eso? - No
- Pişman mısınız? - Hayır.
- ¿ Está arrepentido?
- Arkadaşın olduğu için pişman mısın?
¿ Te molesta que tu novio esté en Turín?
Yaşamın boyunca... yaşamın boyunca Tanrıya karşı işlediğin günahlardan dolayı pişman mısın?
¿ Te arrepientes de todos los pecados de tu vida pasada?
Pişman mısınız?
No regresarás?
Onu bana verdiğine pişman mısın?
¿ Sientes habérmelo dado?
Arkanda bıraktıkların için pişman mısın?
¿ No te remuerde lo que has dejado atrás?
Pişman mısın?
¿ Sin remordimientos?
Beni mutlu ettiğiniz için pişman mısınız yoksa?
¿ Es remordimiento de haberme hecho feliz?
3 ay bile olmadı, şimdiden pişman mısın? Vicdanî redçiyim.
¿ No han pasado 3 meses y ya te arrepientes?
- Günahların için pişman mısın?
- ¿ Te arrepientes de tus pecados?
Buna pişman mısınız?
Lamenta eso?
Pişman mısın?
¿ Estás arrepentido?
Geldiğine pişman mısın?
- Te arrepentirás de haber venido?
Onlardan birini seçmediğin için pişman mısın?
¿ Se arrepiente de no haberlos escogido?
- Bundan pişman mısın? - Hayır!
¿ Te arrepientes?
Bana karşı geldiğine pişman mısın, Cisco?
Pagarás tu traición, Cisco.
Peki, pişman mısınız?
¿ Se arrepiente de lo que hizo? Sí...
- İşlediğiniz suçlar için pişman mısınız?
- ¿ Se arrepiente de sus delitos? - Sí.
Pişman mısın?
¿ Te arrepientes?
Daha önce hissettiklerinizden pişman olacak mısınız?
Su sentimiento, una vez otorgado ¿ alguna vez renunciará a él?
Bundan pişmanım ama gerekli olduğunu anlamalısın
Lo lamento, pero usted entiende por qué.
Yaparsam sen pişman olmaz mısın?
Entonces te arrepientes?
Kadının, daha sonra pişman olarak kendi canına da kıyan nişanlısı Bruno Heitz tarafından öldürüldüğünü açığa çıkardım.
En mi opinión, la difunta fue asesinada por su novio, Bruno Heitz quien luego, lleno de remordimientos se quitó la vida.
Altıncı sınıfta sana yaptığım şeyden çok pişmanım.
Siento mucho Acerca de lo que te hice en el sexto grado.