Sadece sen varsın traduction Espagnol
283 traduction parallèle
Gece ve gündüz Sadece sen varsın
Noche y día Tú eres la que yo quiero
Güneş ve ay ışığının altında sadece sen varsın
Sólo tú bajo la luna y Bajo el sol
Taç ta krallık ta umrumda değil. Kalbimde sadece sen varsın.
En mi corazón no hay rey ni corona, solo tú.
Onların bu savaşında sadece sen varsın.
Tú diriges esta guerra.
isyan çıkaran apaçileri durdurması için... ordak... - Devam et. yerli polisi görevlendirildi... Bu durumda sadece sen varsın...
Debido al levantamiento apache, confine a la policía de la reserva en su puesto. "
Böyle düşünen sadece sen varsın.
Parece que tú eres la única que lo piensa.
Aktris olarak inandığım sadece sen varsın burada.
Más o menos. Tú eres la única que me lo parece.
Sadece sen varsın, yani.
- ¿ Sólo eres tú entonces?
Benim kanımdan olan sadece sen varsın.
Sólo tú puedes perpetuar mi sangre.
Bu gece Sadece sen varsın bu gece
Esta noche, esta noche sólo existes tú,
Sadece sen varsın.
Es usted solo.
- Niye? Artık sadece sen varsın.
Ahora sólo te tengo a ti.
Sana mümkün olan tüm yardımı yollamaya çalışırdık, ama şu anda... şu anda bizimle onlar arasında sadece sen varsın.
Trataremos de enviar toda la ayuda posible, pero por ahora eres todo lo que se interpone entre ellos y nosotros.
Bugünden itibaren sadece sen varsın.
Desde hoy te tengo sólo a ti.
Benim için ; sadece sen varsın Kachiri.
No hay nadie más que tú, Kachiri.
Sadece sen varsın. Ben aşığım.
Tú eres la única que amo.
Sevgilim, ailenizde, aklı başında, sadece sen varsın.
Querida, eres la única persona cuerda en tu familia.
Burada Petty'den sadece sen varsın. Neler oluyor?
Eres la única que ha venido de Petty. ¿ Qué está pasando?
kalbimin derinliklerinde, bir kadının kalbi sadece sen varsın.
En el fondo de mi corazón, el corazón de una mujer sólo estás tú.
Benim için sadece sen varsın.
Para mí, solo existes tú.
Benim için sadece sen varsın, Jeff.
Eres el único para mí, Jeff.
Benim için sadece sen varsın, Rick.
Eres el único para mí, Rick.
Benim için sadece sen varsın.
Eres el único para mí -
Muhtemelen haklısın, Güvenlik Şefi. Ama, elimde sadece sen varsın.
Probablemente tenga razón, pero es lo único que tengo.
Ölen insanlarla dolu bir istasyon var ve bu virüs üzerinde uzman olabilecek sadece sen varsın.
Tengo una estación repleta de gente moribunda y usted es lo más parecido a un experto sobre el virus.
Birisi yaptı ve odada sadece sen varsın.
- Alguien lo hizo, y tú eres el único en la habitación.
Sadece sen varsın.
Solo a ti.
Şimdi ise sadece sen varsın.
Muchas. Y ahora estás solo tú.
- Şu anda sadece sen varsın.
Ahora mismo, estás sólo tú.
- Sadece sen varsın. - Ve sen.
- Sólo tú.
Sadece sen varsın.
Eres el único.
Sadece sen varsın yanımda. Ama senin daha çok sevdiğin var.
Yo sólo te tengo a ti y tú tienes a muchas.
Sadece sen varsın.
Sólo eres tú.
Sadece sen varsın.
Solo estás tú. ¿ ok?
Ve senin için tek olmak istiyorum... Çünkü benim için sadece sen varsın.
Y quiero ser el indicado para ti... porque tú eres la única para mí.
Şimdi, Nellie, her şeye rağmen, sadece Harvey'le sen varsın.
Nellie, después de todo, sólo estás tú y... ¡ Harvey!
Sadece sen varsın.
Sólo te tengo a ti.
Sen şanslısın ki yalnızsın, düşünecek sadece kendin varsın.
Afortunado tú, que estás solo. Si tú comes, los demás también.
- Stand Waite'den sadece sen mi varsın?
- ¿ Todos ustedes son de Stand Watie?
Sadece seni düşünüyorum, bir tek sen varsın benim için.
Sólo me importas tú, eres única para mí.
- Sen sadece kaçmaya varsın.
- Sólo sirves para salir corriendo.
Bayan Shizu, evde her zaman sadece doktor ve sen mi varsınız?
Señorita Shizu, ¿ siempre han estado solos usted y el doctor?
Sadece sen mi varsın?
¿ Es para ti sólo?
Çok kararlısın madem sadece... sen varsın, bende seni öldürürüm
Estás muy convencida. Y ya que estás aquí, Te bajaré los humos.
- Sadece sen ve Kevin mı varsınız? - Evet.
- ¿ Así que sólo están usted y Kevin?
İçeride sadece sen mi varsın?
¿ Sólo tu?
Para senin için çok değerli. Sen sadece ve sadece para için varsın. Ancak bana bir bak, herşeyden vazgeçtim,... sadece seni yakalayabilmek için.
Ud. ama tanto el dinero, sólo existes por y para el dinero, pero mírame, renuncié a todo lo que tuve, sólo para atraparte.
Bana bak.Bu sahnede sadece sen ve T-rex varsınız,..... Ve senin dublör dalgayı getirmeden oldukça ateşli bir sahneye ihtiyacımız var.
Mírame. En esta escena, sólo estarán tú y T-Rex. Quiero mucha acción... antes de poner a tu doble de pija, ¿ entendido?
Sadece sen mi varsın?
¿ Sólo tú?
Burada... sadece sen mi varsın?
¿ Solo... estás tu aquí?
Hayır, sen çıkmadın tatlım, sadece ikiniz varsınız.
No, cariño, no sales, quedan dos.
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen varsın 46
varsın 16
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece sen ve ben 157
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen varsın 46
varsın 16
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58