Söylemeliyim ki traduction Espagnol
2,285 traduction parallèle
Tamam, bak. Eğer kavga etmek istiyorsan, söylemeliyim ki doğru adamı seçtin.
Bien, mira, si quieres pelear, tengo que decirte algo.
Şunu da söylemeliyim ki böylesine muhteşem karakterleri yazabiliyor ve bunu yanında gün boyunca gerçek bir işte çalışıyor olmanı takdir ediyorum.
Y debo decirte que es admirable que puedas crear estos personajes increíbles y aún mantener un trabajo real durante el día, ¿ sabes?
Şunu söylemeliyim ki daha 37. sayfadayım ama bu adam hakkında anlattıklarını tümüyle anlıyormuş gibiyim.
¿ Sabes? Apenas estoy en la página 37, pero hasta el momento entiendo totalmente lo que dices de este tipo.
Marshall ve kendi adıma söylemeliyim ki burada, bu iki güzel insanın hayatını birleştirmelerine tanık olmak bizim için büyük bir zevk.
Bueno, pienso que hablo por Marshall y por mí al decir que es un placer... ¿ Quién es Marshall? ... poder presenciar la unión de dos personas hermosas.
Şarabı devirmek bana keyif vermiyor. Ama söylemeliyim ki bazen, şişesi 200 $ bir şarabı devirmenin küçük bir keyif verdiği oluyor.
Acabar con un vino no me brinda placer, aunque he de decir que a veces sí me... divirte un poco destruir una botella de vino de $ 200 dólares.
Söylemeliyim ki,
Debo decir que,
Şunu söylemeliyim ki babanızın mertlik vasıfları beni oldukça etkilemişti.
Puedo decir que tu padre me ha impresionado con sus cualidades viriles.
Buradaki mütevazi yaşantımı meşaketle sürdürmeye çalışan biri olarak Söylemeliyim ki son 75 yıldır evim olan harika mavi gezegen aniden kül ve cüruf yığınına dönüşecekse "Olay" kelimesi kullanacaklarımdan birisi olmayacaktır.
Como un hombre con una modesta vida trabajando como escritor, debo decir que si el adorable planeta azul, el cual fue mi hogar por unos 75 años, fuese repentina e irrevocablemente reducido a humo y cenizas, la palabra "evento" es una que difícilmente decidiría emplear.
Söylemeliyim ki, eli ağırdı.
Debo decir, que tenía una mano dura.
Tüm ülkem adına söylemeliyim ki bu korkunç trajediyi tüm yüreğimizle hissediyoruz.
En nombre de mi país reciba las mayores condolencias por esta terrible tragedia.
Çok eğlenceli biliyor musun? Ama ben şuan eğlenmiyorum, hatta inan bana şuan burada olmayı istemezdim. Ama şunu söylemeliyim ki,
Es gracioso, pero no debería estar disfrutando este momento y créeme, ojalá no tuviera que estar aquí, pero deja que te diga que ahora mismo me siento como un niñito en una tienda de juguetes de nuevo.
Sana söylemeliyim ki senin bokun kokuyor.
Déjame decirte algo, no eres mejor que yo.
Söylemeliyim ki, bu operasyon için büyük endişelerim var.
Tengo serias dudas sobre esta operación.
Bütün saygımla söylemeliyim ki, neden ona inanıyorsunuz?
Con todo respeto, ¿ por qué le creerías?
- Evet, öyleydim. Ve söylemeliyim ki çikolata hazırlama ve sevişme departmanında oldukça yetenekli.
Y debo decir que es muy hábil... en el área de chocolates y del amor.
Pekâlâ Tom. Belli ki sen ve bölümün ortaya etkileyici bir sunum çıkarmış. Ve söylemeliyim ki görseller de oldukça etkiliydi.
Bien, Tom, tú y tu departamento... hicieron una presentación realmente impresionante... y debo decir que las imágenes son muy impresionantes.
Şunu söylemeliyim ki, en iyi şartlarda hayatta kalma ihtimalin yarı yarıya.
Debería decir que sus chances de sobrevivir el congelamiento son 50-50... bajo condiciones perfectas y...
Şunu söylemeliyim ki, ufaklık babasından daha iyi.
Debo decirte algo, tu hijo es mejor que su padre.
Kâr yeterli ama diğerleri, söylemeliyim ki, sizi şaklaban gibi görüyorum.
La, eh, vestimenta está un poco fuera de lugar pero aparte de eso, debo decir que encuentro divertido su truco.
Söylemeliyim ki, çocuklar, bunun olacağını gördüm.
Tengo que decir, chicos, esto lo vi venir totalmente.
Fakat sana söylemeliyim ki... Oldukça duygulandım.
Pero debo decirle... que me sentí conmovido.
Şunu da söylemeliyim ki sahip olduğum en sinir bozucu arkadaştı.
Un amigo muy irritante casi todo el tiempo, hay de decirlo.
Şunu söylemeliyim ki, cidden çok iyisin.
Sólo quería decirte que creo que eres muy lindo.
Söylemeliyim ki, çocuğun müzik kutusunda çaldıkları başımı ağrıtıyor.
Tengo que decirte que, la música que pone en aquellos jukebox me hace venir el dolor de cabeza.
Söylemeliyim ki Olivia o video hiçbir zaman halk tüketimi amaçlı değildi.
Bueno, tengo que decirte, Olivia, ese video nunca fue para el consumo publico.
Söylemeliyim ki, bu gerçekten inanılmaz.
Wow, Paige. Tengo que decir que se ve fantástico.
Doğru, söylemeliyim ki, ben çok hastayım.
Es verdad, debo decirlo, estoy muy enfermo.
Ama söylemeliyim ki sanırım bu bir kontrol sorunu. Gerçekten öyle düşünüyorum.
Pero... a decirla todo... creo es un problema de control.
Pekala, ilk önce, söylemeliyim ki, bu benim için çok heyecan verici bir durum.
Muy bien, primero que todo, dejadme decir que esto es muy muy excitante para mí.
Şunu söylemeliyim ki doyumsuzluk...
Estoy aquí para decir...
Söylemeliyim ki siz avcılar bahsettikleri gibi değilsiniz.
Tengo que decir que ustedes los cazadores no llenan las expectativas.
Sana doğruyu söylemeliyim ki..... canın çok yanacak.
Y no voy a ahorrarme... entonces eso va a doler aún.
Ama söylemeliyim ki bu çok yorucu.
Pero tengo que decírtelo es agotador.
Şunu söylemeliyim ki biraz egzersiz yapmalıyız.
Solo estoy diciendo de que esto nos ejercitará un poquito.
- ama söylemeliyim ki...
- pero tengo que decirtelo, yo...
Söylemeliyim ki, bu olanları, benim yapabileceğimden çok daha iyi bir şekilde idare ediyorsun.
Pero debo decir que estás manejando esto mejor de lo que yo lo haría.
Söylemeliyim ki, birisi oldukça hızlı bir şekilde bu işi bir kılıçla görmüş.
Llámame a unos pocos payasos de circo, pero yo diría que alguien le hizo un rápido trabajo con una espada.
Şunu söylemeliyim ki ; "hayır" cevabını bir cevap olarak kabul etmeyen bir adamım.
Bueno, puedo decir que soy ese chico que no le gusta recibir un no por respuesta.
Hanımefendi şunu kesinlikle söylemeliyim ki burayı derhal terk etmelisiniz.
Señora, le digo definitivamente que debe salir de inmediato.
Şunu söylemeliyim ki, sizin şirketin internet filtresi bayağı geniş ama sen gel bir şuna bak.
Tengo que decir que el filtro de Internet de tu compañía es bastante duro, pero mira esto.
Ama Slotsky'i getirmek söylemeliyim ki, olabileceğine ihtimal vermiyordum.
Pero, eh, con Slotsky, Debo decir que no lo vi venir.
Söylemeliyim ki şaraptaki zevkin kadınlardaki kadar iyi.
Debo decir que tu gusto en vinos es casi tan bueno como tu gusto en mujeres.
Söylemeliyim ki, kıyafetin çok güzel.
¿ Puedo decir que es una ropa hermosa?
Ayrıca söylemeliyim ki, Sasha bazen sinirli konuklarımızı buraya getirip sakinleştirirdi.
Y debería mencionar que Sasha algunas veces trajo invitados molestos aquí atrás para calmarlos.
Neden söylemeliyim ki?
¿ Por qué lo haría?
Söylemeliyim ki En kötü buluşmamdı.
Sabes que tenía que decírtelo. La peor cita de mi vida.
Söylemeliyim ki en kötü buluşmamdı.
¿ Sabes? Tengo que decirtelo... Es la peor cita.
Ve söylemeliyim ki 40 dakika Alexa ile oturmak, Kazığa oturtulmaktan beter.
Tengo que sentarme al lado de Alexa durante 40 minutos y parece un empalamiento.
Ve sana söylemeliyim ki seminer harika.
Y te diré, sin embargo, que este seminario es genial.
Şunu da söylemeliyim ki mektup meselesini herkes biliyordu.
Y el hecho de que pueda decir "la carta" y que todo el mundo sepa de qué estoy hablando.
Pekala, şöyle ki, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama söylemeliyim.
Muy bien no sé cómo decir esto, pero sí que debo hacerlo.