Tâ traduction Espagnol
82 traduction parallèle
Ama, fiyat arttı, ve sonra bir daha arttı, tâ ki Todday'da kimse bir bardak bile alamayana dek arttı.
Pero los precios aumentaban siempre... y nadie podía pagarlos.
Tâ ki patronlarınız karşılarında yük hayvanları değil de insanlar olduğunu fark edene dek!
¡ Hasta que sus patrones se den cuenta de que están... tratando con hombres y no con bestias de carga!
Kuyruklu piyanoların üzerinde, tâ gök kubbenin en tepesine uçtum.
Estaba entre los mejores pianistas en las más altas esferas.
Tâ tepeden duyabiliyorduk onları.
¡ Cómo gruñían! Se oían desde la cima de la colina.
Köpürüyor musun yine? Sesin tâ aşağıdan duyuluyor.
Otra vez estás furioso, desde la escalera te oigo.
Sonra bir melek geldi yanlarına, tâ semadan indi aşağıya. Mezar taşını devirdi ve üzerine oturdu.
Un ángel descendió del cielo, y se acostó... golpeó la piedra, y se sentó.
Zaman geçtikçe, farkında olmadan bütün ıvır zıvırı biriktirmeye başlıyorsun, tâ ki...
Con el paso del tiempo, acumulamos cosas sin darnos cuenta, hasta el día...
Binbaşım, minik ışıklar var ya... Çölün tâ şurasında...
Comandante, esas luces...
Karanlıkta ve tek başınıza... Dua edeceksiniz. Tâ ki duygularınızı köreltene dek.
Se reza en la oscuridad y a solas, aislándose de todos los sentidos.
Dua edin, ruhani uygulamalarınızı sürdürün. Tâ ki Yargıç bütün sınırlamaları kaldırana kadar.
Continuad con vuestros Ejercicios Espirituales,... hasta que el Juez suspenda las medidas cautelares.
Lüders Amca'nın bize yardım edebileceğini biliyordum. Tâ başından beri.
Sabía que el tío Lüders nos ayudaría.
Evet haklısın, tâ başından beri biliyordun.
Es verdad, tú lo sabías.
Sineğin teki süründükçe sürünmüş ve daha çok sürünmüş,... tâ ki saksının birine kapağı atana dek.
Hay una mosca... que anda... y anda... y se para en una maceta.
Anladım. Tâ kalbine kadar çıkıyor, değil mi?
- ¿ Y esto es bueno para tu corazón?
Görünüşe göre, ortada çok büyük bir başarı vardır... tâ ki Dr. Henry Mayerson masumâne bir şekilde... hava durumundan söz edip güzel bir gün olduğu yorumunu yapana kadar.
El encuentro parece ser todo un éxito cuando el Dr. Henry Mayerson hace un inocente comentario del tiempo diciendo que es un día bonito.
Eminim kızınız tâ çocukluğundan beri... hep doktor olmak istemiştir.
Bueno, seguro que su hija siempre quiso ser doctora desde que puede recordar.
Yüce Charles'ın gerçek soyunun yegâne erkek varisi... Fransa tacını takarken vicdanını rahat ettirememiştir... tâ ki büyük annesi Kraliçe...
que usurpó la corona a Carlos, duque de Lorena, único heredero varón en línea directa con Carlomagno, no tranquilizó su conciencia llevando la corona de Francia hasta asegurarse de que la bella reina Isabel, su abuela,
Apollo'nun gözü önünde ter döker... ve gece boyunca cennette uyur... ertesi gün şafaktan sonra kalkar... ve Hiperyon'a atlarında yardım eder... her yıl bu doyurucu emekle geçer gider... tâ ki mezara dek.
embutido del pan de la miseria sin ver jamás la horrible noche, hija del Infierno, sino que como un lacayo, desde el alba hasta el ocaso, suda bajo la mirada de Febo y toda la noche duerme en el Elíseo. Al día siguiente, después del alba, ayuda a Hiperión con su caballo y continúa así todo el año, con trabajo provechoso, hasta la tumba.
Kesim atölyelerine doğru ilerlersiniz tâ ki Coffer Barajı'na ulaşıncaya kadar.
Va debajo del aserradero hasta que llega a la represa.
O biraz lakayttır, tâ ki onu tanımaya başlayana dek.
Sólo está un poco distante, hasta que te conoce.
Tâ New York'tan buraya sırf jüriyi seçmen için, ha?
¿ Ir hasta Nueva York sólo para escoger un jurado?
Tâ tepeye kadar paranın kokusunu alabilirsin.
Sigue el dinero hasta la cúspide.
En bayağı hayalleri bile, bu dolar yeşili altın süslemeli fantezilerle cilalarsın, tâ ki her insan, gözü yükseklerde bir imparator kendi kendisinin tanrısı olana dek.
Lubricas hasta los sueños más estúpidos con fantasías enchapadas de oro hasta que cada uno aspira a ser emperador,... o a ser su propio dios.
Siz ikiniz biz, hepimiz, beraat üstüne beraat çıkartacağız. Tâ ki, pis kokuları en tepelere, tâ Cennet'e kadar erişip o kahrolası tiplerin tamamının nefesini kesinceye dek!
Ustedes dos todos nosotros, exoneración tras exoneración tras exoneración hasta que el hedor llegue tan alto, penetre tan arriba ¡ que mate a todo el jodido clan!
Ama bu tâ bir ay önceydi. Sonra bir ziyaretçisi oldu.
Pero eso fue hace un mes entero.
Solda ise Belediye Binası'ndan kalanların olduğu yerde, Devrimci Altkomite tâ ki düne kadar sınırsız iktidarın keyfini sürüyordu.
Mucho cuidado. El jefe se ha ido, vale. Ahora mandamos nosotros, vale.
Picardy'den tâ buralara kadar gelen dostlarım yok benim. Bir hiç için! İhtiyaçlarım var, ama bölgedeki tüm kadınlara itibar edilmesini istiyorum,... böylece düzenli ordunun ateş açamamasına karşılık teşekkür edilmiş olur.
Verse en las barricadas, una situación física, en una lucha directa, fuerte y física, cuando llega la cámara y tiene que salirte la palabra, es una relación muy difícil que la reflexión esté unida a la acción.
Komün, tâ en küçüğünden en büyüğüne dek bütün çocuklarla ilgilenmeli,... okula gitme yaşı gelmiş olsun ya da olmasın.
¿ Qué hacer cuando la gente está enfadada? ¿ Cómo puedes parar esta ira y esta violencia? Hoy, la violencia está en cualquier parte.
- Tâ gelene kadar.
- Hasta que venga.
Bir saat önce... aşağı yukarı tepemizde sabahın onundan beri... kızıl beyaz ışık sağanaklarını hiç azaltmadan... boşalttıktan sonra parlaklığını kaybedip... soluklaşmakta... solmakta... hep biraz daha... biraz daha solar tâ ki...
Hace una hora después de habernos enviado desde digamos a las diez de la mañana sin disminuir los torrentes de luz roja y blanca ha comenzado a perder su brillo.. ... a palidecer un poco más cada vez más,.. un poco más.... hasta que... pppfff!
Bildiğiniz gibi biz Hristiyanlığa inananlar Hz. İsa'nın ölmediğine ama öldüm diye dünyayı kandırdığına inanırız. Tâ ki içindeki öfkeli ruhu kontrol etmeyi öğrenene dek.
Como saben, los cristianos creemos que en realidad, Jesús no murió sino que hizo que todos piensen que está muerto mientras busca el modo de controlar el espíritu feroz que habita en El.
- Ayrıca tâ Seul'den geldik.
- Y hemos hecho todo el camino desde Seoul.
Önce küçük birşeyden vazgeçersin, taviz verirsin, verirsin tâ ki hiçbir işe yaramayan boş bir adama dönüşünceye kadar.
Si dejo pasar un pequeño detalle empezaré a ceder en todo hasta convertirme en un hombre vencido que no luchará por nada.
Gayda ve gitar tam kadro Başkanla birlikte koro halinde Grosvenar'daki komuta merkezinden yönlendirilerek hareket edecekler ; tâ ki Cowpuncher'daki ana üsten uçağı havalanıncaya kadar.
Una gaita y el PRS iniciarán un completo SA1s de POTUS sobre CP desde la unidad de Blacktop a Grosvenor en cuanto el vaquero toque tierra en el campamento base LZ.
Bu arada, katilin tâ en başından beri burnumuzun dibinde dolaştığını öğrenmek sizi de şoke etti mi?
Chicos, ¿ no han pensado que hemos tenido al asesino justo ante nuestras narices todo este tiempo?
Nasılsa her yıl bir Şampiyona olacağını düşünüyordum tâ ki bir dahaki bahara kadar.
Pensé que tendría una Serie Mundial cada año hasta la próxima primavera.
Bir hafta, iki hafta,... tâ ki karısı yalnız kalana kadar.
Una semana, dos semanas. Hasta que por fin, ella estaba sola.
William'ı tâ çocukluğumdan beri tanırım.
Conocí a William cuando era un niño.
Seni yerin tâ dibine gömeceğim!
Te enterraré.
İşler iyiye gidiyor gibi olmuştu. Tâ ki o tekrar içmeye başlayıncaya dek.
Las cosas iban bien hasta que volvió a beber.
Tâ ki, Orson'ın başka işler çevirdiğini keşfedene kadar.
Hasta el día que descubrió que Orson tenía una aventura.
Gel, tâ yukarıda!
Ven. Es en la parte superior.
- Tâ ki Zoe bulana kadar.
-... y olvidado hace mucho tiempo. - Hasta que Zoe lo encontró.
Kimse bir yere gitmeyecek. Tâ ki, bu sıska, bacaksız porno orospusu onun ne kastettiğini söyleyene kadar.
Nadie se mueve, hasta que esta perra flacucha aclare qué quiso decir.
Kimse incinmez tâ ki kadın bir kaynak olmayı bırakıp bir kişi olmaya karar verene kadar. Sana, değişmen gerektiğini daha iyi birisi olman gerektiğini söylemeye başlar.
Nadie sale herido hasta... que deja de ser una fuente e intenta convertirse en una persona diciéndote que tienes que cambiar que tienes que ser un mejor hombre.
Bu toy savaş zamanı romantizmi tıkırında gitti tâ ki Bay Matzerath kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkana kadar.
Señorita Agnes... esto tiene demasiado pimentón o le falta algo de clavo.
Hatta yalvarıyorum. Ve devam ediyorsun, tâ ki...
- y sigue, y sigue, hasta que...
Şunu fark ettim ki,... tâ biz silah kuşanmadan çok önce, Versay Hükümeti bizi ortadan kaldırmak istiyordu.
Salvar Francia también es importante, ¿ no? Sí, pero no había que llegar a esto...
"Çocuğum, hakiki saadeti dışarıda bulamazsın ; çünkü o ruhumuzun tâ derinlerinden,... vicdanımızdan gelir."
¿ Habéis oído hablar de nuestra Unión en el distrito XI?
Tâ doğudan batıya.
¡ Yo más bien no!
Kalp ve ruh gibi yakın olduklarını tâ ki ölüm onları ayırına kadar.
Hasta que la muerte los una.