English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yanlıs

Yanlıs traduction Espagnol

75,164 traduction parallèle
Onlara şiddet yanlısı olduğumu söylemişsin.
Les dijiste que era violento.
Belki yanlış kişinin paralarını batırdı.
Tal vez se gastó los ahorros de la persona equivocada.
Yanlış.
Te equivocas.
Daha çok bir izleme aracı. Yanlış mıyım?
Es más bien un dispositivo de seguimiento. ¿ Tengo razón?
Beni yanlış anlama.
Bueno, no me malinterpretes.
Dean ya tüm olaya yanlış bakıyorsak?
y si hemos estado haciendo todo esto de la forma equivocada, sabes?
Gerçekten şimdiye kadar Cass işleri batırdığında ya da yanlış bir şey yaptığında bunu iyi bir nedenden yapıyordu.
En serio, es decir, hasta ahora, si Cass metía la pata, si hacía algo mal, pero pensaba que era por una buena razón, lo entendía.
Yanlış giden bir şeyler var.
Oye, es mamá. Algo va mal.
- Yanlış yerdesin! - Hayır, hayır, hayır, hayır!
- ¡ Estás en el lugar equivocado!
Bak, bence bu büyük bir yanlış anlaşılma, tamam mı?
Mira, creo que esto es sólo un... gran malentendido, ¿ de acuerdo?
Sadece ormanın yanlış yerine... Yanlış zamanda geldiniz.
Sólo estaban en el lugar equivocado de los bosques... en el momento equivocado.
Eğer yanlış bir şey der ya da bir şeyleri karıştırırsa dava çok daha zora girer.
Y, si ella comete un error o su memoria está borrosa, causaría enormes problemas.
Hakkımda yanlış düşünmenizi istemem ancak şöyle ki şu kısım kafamı...
No quiero a ser difícil, pero... Realmente no me gusta la idea de...
- Bunu almakta bir yanlış yok.
Podrías tomarlo.
Yanlış yaptığımız kısım.
Y es cómo nos equivocamos.
- Neyi yanlış yapmışız?
- ¿ Qué te pasa?
- Bazı işaretlerini yanlış yorumlamışım.
Interprete mal algunas señales. ¿ Qué tipo de señales?
Yanlış bir şey yapmıştım.
Me equivoqué.
- Yanlışları düzeltmeye çalışıyorum.
- Tengo que arreglar las cosas.
Yanlış anlamazsan eğer, neden hala birliktesiniz?
sí no le importa quiero preguntar, ¿ por qué permanecen juntos?
- Bunda yanlış bir şey yok.
No hay nada malo en querer eso. No.
Aaron Mayford'ta yanlış bir şeyler var.
Hay algo que no está bien con Aaron Mayford.
Yanlış anlamazsan gerçekten bezgin bir halin var. Teşekkürler.
Espero que no te importe que te diga que pareces totalmente agotada.
- Yemin ederim, yanlış...
- Señor, le prometo
- Bence yanlış yapıyorsun.
- Pienso que está equivocada.
Bunda yanlış bir şey yok.
No va en contra de la ley.
Ama bunun yanlış olduğunu biliyordum.
Pero... sé que era algo malo.
- O zaman önceki ifaden yanlış mı?
¿ Así que su anterior coartada era falsa?
Peki bunun yanlış ve yasa dışı olduğunu biliyor muydun?
Pero, ¿ sabía que estaba mal y que era ilegal?
Yanlış.
PRUEBA VOCACIONAL
Yanlış söylediğim adım gibi de eminim.
O no me llamo como sea que le dije que me llamaba.
Yanlış yere bakıyorsunuz.
No están buscando en el sitio correcto.
Yanlış adlandırma.
Es un término desacertado.
"Çok yanlış bir isim" mi?
¿ "Totalmente erróneo"?
Neden kendi keşfini yanlış isimlendirdin ki?
¿ Por qué usó un nombre erróneo en su descubrimiento?
Basit bir yanlış anlaşılma.
Una simple confusión.
Durumu yanlış değerlendirdim.
Fue un error de juicio.
Dediğin gibi, durumu yanlış değerlendirdin.
Tú lo dijiste, fue un error de juicio.
- Yanlış anlama ama...
- Con todo respeto...
Böylece plan hiçbir şekilde seyrelmez veya yanlış ifade edilmez.
Así no se confundirá o malinterpretará de ninguna forma.
Hükümet yanlış bir şey yaptığımı söyleyecek ama hükümet bir avuç yalancıdan başka bir şey değil.
El gobierno dirá que hice algo malo. Pero, en el gobierno, son unos malditos mentirosos, chicos.
Çuvalladım. Yanlış bir şey yaptım.
Lo arruiné, hice algo malo.
Burada birlikte çalışmaya başladığımız günden beri neredeyse verdiğim her kararın yanlış olduğunu söylesem ne yapardın?
¿ Y si te dijera que todas las decisiones que tomé, desde que trabajamos juntos, han estado equivocadas?
Yanlış yön.
Dirección equivocada.
Çok yanlış seçimler yaptım.
Tomé malas decisiones.
Fakat Bette, en hafif tabirle kendine yanlış bir rol seçmişti.
Bette hizo, por decir algo un mal casting.
Yanlış saymadıysam altı azı dişiniz yok.
- Diría que le faltan seis molares. - Extracciones.
Olanları hepsi büyük bir yanlış anlaşılma.
Todo este asunto es un... completo malentendido.
Yanlış yaptım.
Me equivoqué.
Burada doğru ile yanlışı tartışıyoruz.
Se trata de lo que es correcto y de lo que no lo es.
Bunun Chuck'a yardım etmekle ilgisi yoktu. Yanlış yönlendirilmiş hissediyorsan özür dilerim ama bence gayet açıktım.
Si te sientes engañada, discúlpame, pero creo que fui claro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]