Yapacak bir şey yok traduction Espagnol
981 traduction parallèle
"Yapacak bir şey yok, birkaç dakika içinde oluverdi!"
"No hay nada que hacer, ¡ es cuestión de minutos!"
Yapacak bir şey yok.
No podemos hacer más.
Adam gittiyse yapacak bir şey yok.
No hay nada que podemos hacer, se ha ido.
Bu konuda yapacak bir şey yok.
Y usted no puede hacer nada.
Çok yazık, ama yapacak bir şey yok.
Una caída mortal y sin remedio.
Yapacak bir şey yok, o da değişemez, ben de.
Nadie puede dejar de ser quien es. Joss no puede, yo no puedo, no es posible cambiarlo.
Eğer çatlaksam, bu konuda yapacak bir şey yok.
Si estoy loco, es así y punto.
Yapacak bir şey yok.
No tienes otra opción.
Yapacak bir şey yok.
No hay nada que hacer.
Paraşüt için yapacak bir şey yok. Yakında kanatlarım olacak zaten.
No se puede hacer nada con el paracaidas.Pronto tendré alas.
- Sağ ol ama yapacak bir şey yok.
- No hay nada que se pueda hacer.
Yapacak bir şey yok. Yeni paragraf.
Punto y aparte.
- Yapacak bir şey yok Robert.
- Es inútil, Robert.
- Yapacak bir şey yok Robert. Üzgünüm.
Lo siento, Robert.
Böyle düşünüyorsan, seni her gece bağlamaktan başka yapacak bir şey yok.
Si piensas así, no tendré más remedio que atarte por las noches.
- Hayır, Joe, bunun için yapacak bir şey yok.
No, Joe, no tiene nada que ver con eso.
Yapacak bir şey yok! İnsanlar kendilerine nasıl bakacağını bilmiyorsa yapacak bir şeyim yok.
No puedo hacer nada si la gente no sabe cómo cuidarse.
- Yapacak bir şey yok.
- No me falta mucho.
- yapacak bir şey yok.
- Bueno, así es la vida.
Sürüklenmekten başka yapacak bir şey yok.
Sólo podemos seguir a la deriva.
İstanbul'a kadar inmediklerini takip etmekten başka yapacak bir şey yok.
Sólo hemos de procurar que ninguno de ellos baje del tren.
Üzgünüm, yapacak bir şey yok.
Disculpe, pero no hay solución.
Yapacak bir şey yok, at yarışı oynuyorum.
No tengo nada más que hacer que dopar a los caballos.
Bu ifadeyi onlarca şahidin önünde onlarca kez imzalayabilir, dama çıkıp bağırabilir, radyodan anons yapabilirsin ama bu konuda yapacak bir şey yok.
Podrías firmar esa declaración una docena de veces, ante una docena de testigos, proclamarlo desde las azoteas, leerla en la radio, no se podría hacer nada al respecto.
Biraz daha dişimizi sıkmaktan başka yapacak bir şey yok.
Sólo hay que esperar un poco.
Pembe bir ısırık... Yapacak bir şey yok.
Con ese bocadito de rosa... hay algo que hacer.
Korkarım Usugumo için yapacak bir şey yok.
Ya. La enfermedad de Usugumo no tiene remedio.
Sadece... adamın bir çekiciliği var, bu doğru, ne var ki... üstünde resmi giysisi varken yapacak bir şey yok.
Sí, es un hombre con magnetismo. No tiene nada que ver con su alzacuellos.
Yapacak bir şey yok, sevgilim.
Es inútil, cariño.
Ama yapacak bir şey yok. Savaş bu!
Pero, ¿ qué otra cosa se puede hacer?
- Yapacak bir şey yok.
- Nada pueda hacerse, salvo dejar el negocio.
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
No es segura, porque una serpiente es de sangre fria. y el anestesico no funciona bien o no es rapido en algunos animales Pero no hay otra cosa que hacer.
Yapacak bir şey yok.
Oh bien, entonces.
Bazıları buna kanabilir. Çünkü bir şey yapacak cesaretleri yok.
Le ha valido con algunos... porque no tienen valor para hacer algo.
Üzgünüm, efendim ama yapacak bir şey yok
Todo esto me supera.
Bir erkek için yapacak çok şey var. ama diğer şeyler için çok zamanım yok.
Un hombre tiene tanto que hacer, que no tiene tiempo para...
Sormazsanız yapacak fazla bir şey yok.
- Si Ud. no me invita, no mucho.
Evet, konaklama imkanları harika, ama yapacak başka bir şey yok.
Sí, Es realmente confortable, pero no hay gran cosa para hacer.
Bunun hakkında epeyce konuştuk, yapacak başka bir şey yok.
Lo hemos discutido, no hay nada más para hacer.
Burada yapacak başka bir şey yok.
Ya no tenemos nada que hacer aquí.
Yapacak başka bir şey yok.
No hay nada más.
Yapacak hiç bir şey yok.
No hay nada que hacer.
Yard'daki bazı genç arkadaşlar geçen gün ruhsatları inceledi. Yapacak daha iyi bir şey yok, bilirsiniz. Onu görebilir miyim?
Estuvimos comprobando licencias el otro día, no teníamos nada mejor que hacer.
Orada yapacak başka bir şey yok.
Allá no hay otra cosa que hacer.
Öyleyse yapacak fazla bir şey yok demektir.
Bueno... entonces no parece que haya mucho que hacer.
Orada yapacak çok bir şey yok.
- No hay mucho que hacer allí - Bien.
Ambarda işe başlasam iyi olur. Yapacak başka bir şey yok.
Debí aceptar un trabajo en el almacén.
Burada yapacak başka bir şey yok.
No hay otra cosa que hacer aquí
Hala kamyonumu yüklemeye başlamadılar bile. Öyle görünüyor ki buraya takıldım kaldım, yapacak bir şey de yok.
Estoy atrapado aquí.
Yapacak başka bir şey yok.
No se puede hacer otra cosa.
Şimdi benimle gelmezsen, yapacak başka bir şey yok, anladın mı?
Si no vienes conmigo ahora, hemos terminado, ¿ está claro?