Yapmamız gereken bu traduction Espagnol
627 traduction parallèle
Yapmamız gereken bu! Belki bir yol daha vardır!
¡ Hay todavía una posibilidad!
- Yapmamız gereken bu.
- Es lo que debemos hacer.
Yapmamız gereken bu suyu buradan çıkarmak.
Lo que necesitamos hacer es sacar esta agua de aquí. Para ver lo que pasa aquí.
Yapmamız gereken bu.
Esto es lo que haremos.
Yapmamız gereken bu.
Eso es Io que hacemos.
İşte yapmamız gereken bu.
Vamos a hacer una cosa.
Yapmamız gereken bu.
Es lo que debemos hacer.
Bu kadar, yapmamız gereken bu.
No nos queda más remedio.
Tek yapmamız gereken bu geceki gösteriye katılıp gönüllü olacak kişiyi gösteri bitiminde takibe almak.
Lo que tenemos que hacer es asistir al espectáculo de esta noche, mantener a quién sea voluntaria, con vigilancia permanente luego del show,
Ve şimdi bizim de yapmamız gereken bu.
Y eso es Io que vamos a hacer.
Yapmamız gereken bu, bu ikimiz içinde geçerli.
Es lo que tenemos que hacer. Tú lo sabes y yo lo sé.
Bana öyle geliyor ki, tek yapmamız gereken bu enlem boyunca ilerlemek. Adayı bulacağız, bir yerlerde.
Sólo tenemos que navegar siguiendo esta línea de latitud para encontrarla.
Yapmamız gereken bu mu?
¿ Qué debemos hacer?
Yapmamız gereken bu.
Haremos eso.
Evet, yapmamız gereken bu.
Sí, eso es lo que tenemos que hacer.
Artık yapmamız gereken tek şey, onu bu işe dahil edip planını ortaya çıkarmak.
Solo tenemos que alentarlo y revelar su plan.
- Yapmamız gereken de bu.
- Eso es todo lo que hace falta.
- Tek yapmamız gereken bu.
Y ya está.
Yani yapmamız gereken şey bu mu?
Así que eso es lo que se supone que hagamos.
Evet, bu durumda yapmamız gereken kesinlikle bu olmalı.
Sí. En este caso... - pienso que es lo debido.
Şu anda yapmamız gereken benim bu öğleden sonra Springfield Af Kurulunun huzuruna çıkmam özürlerimi sunmam, ve davanın geri çekilmesini istemem.
Lo que haremos es que me presentaré... ante el comité en Springfield esta tarde... para disculparnos y pedir que se retire el caso.
Yapmamız gereken bu mu bilmiyorum.
No sé si deberíamos hacerlo.
Şimdi yapmamız gereken her şeyi açıklığa kavuşturup bir randevu ile bu işi sonlandırmak.
"Si fuera ese el caso, sería mucho mejor aclararlo todo y poner fin con una cita formal".
Yapmamız gereken ilk şey, bütün bu mühimmatı köprüye yerleştirmek.
Lo primero que tenemos que hacer es emplazar todo esto.
Evet, yapmamız gereken bu.
Debemos abandonar el barco.
Yapmamız gereken bu.
Eso deberíamos hacer.
Yapmamız gereken bu.
Eso es lo que haremos.
Yapmamız gereken şey : bu üretimi durdurmak.
Sí, está bien.
Bizim yapmamız gereken ise bu patladığında yeteri kadar uzakta olmak.
Nuestro problema será alejarnos lo bastante para cuando explote.
Evet ama bu da başka bir nokta. Yapmamız gereken şey Sophie'yi kocasına geri götürmek.
Tenemos que llevar a Sophie con su marido.
İşte bu. Şimdi yapmamız gereken...
Ahora lo que tenemos que hacer...
Şimdi tek yapmamız gereken, oğlunu bu işi becerebileceğime...
Ahora sólo tenemos que convencer a tu hijo...
Bence yapmamız gereken tek şey, bilgisayara bu terminalle bağlanıp mümkün olan en hızlı cevabı almak.
Todo lo que tenemos que hacer, es llamar a la computadora con ésta terminal, y obtener la respuesta más rápida.
İşte yapmamız gereken de bu, Bay Mclntosh : Acele etmeliyiz.
Sr. McIntosh, creo que darnos prisa es precisamente lo que deberíamos.
Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey.
Es apenas algo que tenemos que hacer.
Yapmamız gereken de bu.
Es lo que yo haría.
Bizim yapmamız gereken, daha zayıf sayılabilecek bir seviyedeyken... bu gücü yok etmek.
Lo que tenemos que hacer es destruir esa fuerza mientras todavía es relativamente débil.
Yapmamız gereken ilk şey bu ayaktakımını, orduya benzer hale getirmek.
Lo primero que haremos será convertir a esta turba en algo parecido a un ejército.
Söyleyeceğim gibi bu sabah yapmamız gereken birkaç biyokimyasal tahlil daha var.
Estaba por decir que hay más pruebas bioquímicas que debemos hacer esta mañana.
Yapmamız gereken ilk şey, bu kargalardan kurtulmak.
Lo primero que debemos hacer es echar a esos cuervos.
Tek yapmam gereken, bunun tam olarak ne kadar olasılıksız olduğunu hesaplamak... bu sayıyı sonlu olasılıksızlık üretecine vermek... bir bardak taze çay verip, çalıştırmak.
Así que lo único que tengo que hacer para fabricar una es averiguar exactamente cuán improbable es, introducir esos datos en el generador de improbabilidad finita, darle una flamante taza de té muy caliente y encenderlo. "
Bu baban ve benim yapmamız gereken bir şey.
Es algo que tu padre y yo necesitamos hacer.
Bizim şimdi yapmamız gereken, bu ifadeyi ve sahibini alt etmek.
Lo que debemos hacer es desestimar este testimonio y a su autor.
Bu, Massachusetts eyaletine yeterli gelecektir. Tek yapmamız gereken Kramer'ın imzası ve 3 şahit olmasıdır. Sonra parayı alırız.
Esta va a satisfacer el Estado de Massachusetts y todo lo que necesitamos es la firma de Kramer y tres testigos y que tengo.
Bütün yapmamız gereken, bu milletvekili başvuru formunu doldurmak.
Muy bien, lo que debemos hacer es rellenar este impreso y listo.
Buttercup, yarım saatten az bir süre içinde Humperdinck'le evleniyor bu yüzden tek yapmamız gereken içeri girip düğünü bozmak ve Prenses'i alıp oradan kaçmak.
Lo resumiré. Buttercup se casará con Humperdinck en menos de media hora... así que lo que debemos hacer es detener la boda... robar a la princesa, y escaparnos, después de que yo mate al conde Rugen.
Yapmamız gereken de bu.
Ahí es donde nos quieren.
-... evet bence bu, yalnız yapmam gereken birşey.
- Sí, creo que es algo que debo hacer.
Bu iyi adam için, yapmamız gereken her şeyi düşünmeye başlamak istemiyorum.
No quiero pensar en eso. Podríamos haber hecho tantas cosas antes por él.
Tek yapmamız gereken, bu bebeği tekrar valize koymak.
Todo lo que hay que hacer es meter a la muñeca, de nuevo, dentro de la maleta.
- - * Bu film onların anısına var... * - - ( - Sahne arkasında bekleyen sanatçılar gibiydik... ) - - *... ve bunlar onların sözleri. * - - ( -... bizim farkımız sanırım yapmamız gereken şeyleri hatırlamanın ağırlığıydı. )
[Alan L. Bean] Al igual que una persona esperando entrar en escena es probable que tengan menos tiempo para soñar despiertos... porque estan recordando todo lo que deben hacer.