English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yaşlıyım

Yaşlıyım traduction Espagnol

2,782 traduction parallèle
- Arenaya çıkmak için çok yaşlıyım, demiştin.
Dijiste que eras muy viejo para salir a la cancha.
Yüz ekşitmek için çok yaşlıyım. - İşin bitti mi?
Demasiado vieja para una mueca de dolor. # Sweet Caroline... # # Sweet Caroline... #
Bu bok için çok yaşlıyım.
Estoy muy grande para esta mierda.
Ben bu kiliseden daha yaşlıyım!
¡ Soy el más viejo en esta iglesia!
Sanırım öğrenemeyecek kadar yaşlıyım.
Creo que estoy demasiado viejo para estudiar.
Yaşlıyım.
Soy vieja.
Çok yaşlıyım.
Yo muy viejo.
Belki de bu işler için çok yaşlıyım.
Quizá estoy demasiado viejo para este juego.
Sadece yaşlıyım.
Solo soy viejo.
Ben senden oldukça yaşlıyım, Nathaniel.
Soy bastante mayor que usted, Nathaniel.
Sence tekrar yollara düşmek için çok mu yaşlıyım?
¿ Crees que soy muy viejo para volver al camino?
Yaşlıyım.
Estoy vieja.
Çok yaşlıyım. O çok uzakta.
Estoy vieja, y es lejos.
Kendi dinimde kalacağım çünkü İbranice dua etmeyi biliyorum. Yenilerini öğrenmek içinse çok yaşlıyım.
Mantendré mi religión porque conozco los rezos en hebreo y estoy demasiado anciano para aprender nuevos idiomas.
Ben yaşlıyım, Jimmy ama aptal değilim.
Soy vieja, Jimmy, no estúpida.
Bir bebek bakıcısının beni beklemesi için biraz fazla yaşlıyım.
Ya soy grande para que me esperes despierta.
- Bekârlığa veda partisi için fazla yaşlıyım.
- Estoy vieja para una despedida de soltera.
Yaşlıyım ve sen de yaşlısın!
Estoy vieja. y tú estás viejo.
Çünkü yaşlıyım ve her tarafım sarkmaya başladı.
Porque soy mayor y me estoy poniendo fofa.
Senden iki kat yaşlıyım!
¡ Si te doblo la edad!
Senden daha yaşlıyım, Castiel.
Soy más viejo que tú, Castiel.
Böyle oyunlar için çok yaşlıyım.
- Soy muy mayor para esos juegos.
Ama şimdi Roland'ı düşündüğümde tek hatırladığım hasta, yaşlı, kan tükürüp maskeyle nefes alan bir adam.
Pero ahora cuando pienso en Roland, todo lo que veo es un viejo escupiendo sangre y respirando con una bombona.
Hepsini tanımaya çalıştığımız için, hepsiyle gece boyu tek tek konuştuk ama yaşlı olanlarla da pek kaynaşamadık.
Y nosotros estábamos aun en la fase de conocerlos, así que hablamos solo con ellos toda la noche. En realidad no nos mezclamos con los mayores.
Kadın, çocuk ve yaşlıları bırak bizde merdiveni kaldıralım.
- Primero libera a las mujeres, niños y ancianos.
Ne yani? Bana yaşlı mı yoksa ağır mı diyorsun?
Dímelo a mi, estoy muy viejo y soy muy pesado.
Basından arayıp, ilkokullarımdan birinde yaşlı bir adam olduğunu söylediklerinde duyduklarıma inanamamıştım! Kim bu?
¡ No podía creer a mis oídos cuando me llamó la prensa... y me contó que un anciano viene a mi primaria!
Çürümüş dişleriyle yaşlı ve yalnız bir kadın olacağım. - Hayır, hayır. Olmayacaksın.
Seré una anciana sola con los dientes podridos y un bigote de chocolate.
Bu sabah gezintiye yaşlı bir adam olarak çıktım döndüğümdeyse tekrar bir delikanlı oldum.
Me fui a cabalgar esta mañana como un anciano y regresé hecho un joven.
Belki biraz duygusal ve yaşlı bir kaplumbağa gibi davranacağım ama bu kasabanın geleceği parlak ve umarım sen de parçası olursun.
Y quizá sólo sea una vieja tortuga sentimental pero creo que este pueblo tiene futuro. Y espero que sea parte de él.
Hangisi daha tuhaf görünür? İki kız yaşlı bir adam için ambülansı çağırır ve belki işin ucunda paranın kayıp olduğunu anlamaları mı? Ya da...
¿ Qué dos niñas llamen a la ambulancia por un tipo viejo muerto y tal vez más adelante se den cuenta que falta algún dinero?
Yangın çıkardım. Eskiden çalıştığım tişört mağazasında. Ama üst katta kalan yaşlılar varmış, bu yüzden...
Inicié un incendio en una tienda de playeras donde trabajaba, pero unos ancianos vivían arriba y...
S * çtın, Kendi kurallarını çiğnedin O yaşlıların hepsine yaptığını anlatacağım!
Arruinaste todo, rompiste tus reglas... y le diré a cada uno de los ancianos que arruinaste todo.
Etrafımız naftalin ve mentol kokan yaşlı insanlarla mı çevrili olacak?
Rodeados de viejos que apestan a naftalina y mentol?
Bu yaşlı hanımın kulaklarının arkasını kaşımaya başlayınca çok geçmeden kucağıma kıvrılıp kedi gibi mırıldanmaya başlar.
Le haré cariños detrás de las orejas y pronto estará en mi regazo ronroneando como una gatita.
Sonra birden yaşlı bir bey yanımıza gelip... öpüşüp koklaşırken harika göründüğümüzü söyledi.
Y de la nada, apareció un señor mayor. Dijo que nos veíamos bien besuqueándonos.
Sonra masaya yaklaşırken kollarım dayanamadı... ve çorbayı yaşlı bir kadının üstüne döktüm.
A mitad de camino, mi brazo no dio más y derramé la sopa sobre una anciana.
Yaşlı bir kadınım ve çorbayı seviyorum.
Soy una viejita y me encanta la sopa.
Bir zamanlar parlak bir öğrenci olan daha sonra muhtaçlara yardım eden ileri görüşlü bir doktor şimdilerde ise orta yaşlı kadınların eli haline gelen Dr. Granville'in sonuna.
Por el fin del Dr. Mortimer Granville, una vez un estudiante brillante más recientemente un visionario doctor para los pobres y ahora, un "hecho a mano" para la ansiedad de las mujeres de mediana edad. Edmund St.
Sanırım bundan daha fazla yaşlı.
Y mas buen mozo.
Ve boynuna asılırken o kurumuş ve yaşlı kulağına fısıldayacağım :
Y a medida que me cuelgue a su cuello, susurraré a ese seco y antiguo oído :
Biliyorum şimdi büyük bir acı çekeceğim ama daha mutlu ve sakin bir yaşlı kadın olacağım.
Por lo que sé, aunque sufra mucho ahora, seré una anciana más feliz y más tranquila.
Ama bu yaşlı kızı benden al eşyalarımı sakla.. Müşterilerimi devam ettir..
Pero si me compras a mí chiquita, te doy la herramienta, y todos mis clientes, compa. ¡ Hombre!
Bir dakika, bu işin yaşlı kısmı da mı olacak?
Levante. Usted me ha hecho perder en la "arrugada y la grasa" parte.
Küçük bir dairede yaşıyordu bir evin arkasında ve bu ilginçti davada çıkardığımız profiller vardı..... ve bu profile göre biri yaşlı, diğeri genç iki kişiyi gösteriyordu.
Vivía en un pequeño departamento detrás de una residencia, y lo interesante es que habíamos hecho un perfil del caso, y el perfil decía que eran un hombre mayor y uno más joven.
Yani Borg geri dönüşünü yaşlı vatandaşlarımıza tenis öğreterek mi yapmalıydı?
Borg debería volver y enseñar tenis para un grupo de viejos?
Yaşlı adama yardım ediyorsun, bu çocuk da doğru şeyi yapmanın ödülü.
Ayudas al anciano, y el chico es un bono por hacer lo correcto.
Yaşlı adama yardım ettiğim söylenemez.
Sí, no ayudo al anciano y ya.
Üzerinde de "Goa'nın En Yaşlı Bakiri" yazsın mı?
Y la inscripción dirá.. ¡ El virgen más viejo de Goa!
Adamı tanımıyoruz daha. Küçük çocuklar yaşlılarla arkadaşlık yapabilir hem, değil mi?
No conocemos al hombre, y los niños pequeños pueden ser amigos de personas mayores, ¿ Verdad?
Yaşlı Raffy sevgili Cass'e yardım eden herkesi ölüm listesine almış. İkiniz de buna dahil.
Así que, el viejo y bueno de Raffy hizo una lista de cada samaritano que ayudó a nuestro querido Cass incluyéndolos a ustedes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]