Şanslıyız ki traduction Espagnol
432 traduction parallèle
Şanslıyız ki, giysileri tamamen eriyip gitmemiş.
Hemos tenido suerte de que no lo haya destruido.
Şanslıyız ki Bay Song'un sağlam bir bedeni var.
Afortunadamente, el Señor Song tiene un cuerpo sano.
Vadimizde altın denilen bir madenden bolca var. Çok şanslıyız ki dış dünyada bu çok değerli bir şey.
Nuestro valle es muy rico en un metal llamado oro, que, afortunadamente para nosotros, es muy valioso en el mundo exterior.
Gerçekten şanslıyız ki seni bulan Tarzan'dı. O, bizim ülkemizin sırlarını bilir ve bu sırrı iyi korur.
Fue una suerte que te encontrara Tarzán ya que conoce el secreto de nuestra tierra escondida y lo tiene bien guardado.
Şanslıyız ki, bize göz kulak olmak için Çocuk yanımızda.
Es una suerte que Boy cuide de nosotros.
Şanslıyız ki, iş meselesi çok çabuk halloldu.
Hemos tenido mucha suerte en conseguirle un empleo tan pronto.
Şanslıyız ki biz ölmedik.
Tenemos suerte de haber sobrevivido
Şanslıyız ki bugün hava yine kapalı.
Por suerte, el cielo también está cubierto.
Şanslıyız ki kurtuluşumuzu sağlayacak gemi bizi bekliyor.
Por fortuna, el barco que nos llevará a un sitio seguro ya nos está esperando.
Pit alanında muazzam bir hareketlilik var ve şanslıyız ki harika bir hava var.
Hay mucha actividad en boxes y hemos tenido suerte con el tiempo.
Şanslıyız ki, kötü ruhların yiyeceğe ihtiyaçları yok.
Es una suerte que los demonios no necesiten alimento.
Ne şanslıyız ki biz de size katıldık.
¡ Menos mal que he venido!
- Şanslıyız ki avlanmış.
Tenemos suerte.
Şanslıyız ki, 150milyon kilometre uzakta....... güvenli bir yerdeyiz.
Afortunadamente, estamos a salvo a 150 millones de km. de distancia.
Şanslıyız ki sevgili denizcim Paco bu tekila şişesini bırakmış.
Por suerte, mi querido marinero Paco... me dejó esta botella de tequila.
- Aslında şanslıyız ki elimizdeki biletler...
- De hecho... tenemos la suerte de tener pasajes...
Şanslıyız ki bu dökümana sahibiz.
Afortunadamente, tenemos este documento.
Şanslıyız ki bazı dürüst insanlar bu ifadeleri bana yolladılar.
Afortunadamente, unas personas honradas me las enviaron a mí.
Ne şanslıyız ki, oraya ilk ben vardım.
Por suerte, he llegado antes.
Orada pek çok kaza olmuştur. Şanslıyız ki, orada yaşayan köylüler üreme konusunda gayet iyiler.
Hay tantos accidentes allí afortunadamente la región es prolífica.
Ama şanslıyız ki Marco hala ikinci hatta.
Pero por suerte para ti, todavía esta Marco en la dos.
Şanslıyız ki bizim beklentilerimiz küçük.
- Por suerte, no pretendemos mucho.
Şanslıyız ki, Jem'Hadar bizi Kuruculara teslim etti.
Los jem'hadar nos entregaron a los fundadores.
Şanslıyız ki olmamış. Ancak tetikte olmalıyız ve Cennet'te hiç sorun olmaması için dua etmeliyiz.
Por suerte, pero debemos estar alertas y rogar a Dios que no caiga ninguna sobre el Paraíso.
Şanslıyız ki yangın söndürme sistemi yok.
Qué suerte que no accionó el sistema de rociadores.
Şanslıyız ki Alfalfa, stüdyonun yetimhaneden aldığı bir çocuktu.
Por suerte, Alfalfa era un huérfano, que pertenecía al estudio.
Şanslıyız ki, burada harika bir Radyoaktif Serpinti Çocuğumuz var.
Afortunadamente, tenemos un buen Niño Fisión aquí.
Şanslıyız ki, bu konuda deneyimim var.
Afortunadamente tengo experiencia.
Şanslıyız ki, okullar Bahar Tatili için kapalı....... ve işçilerin çoğu da izinli.
Por suerte, las escuelas están cerradas por las vacaciones de primavera Y la mayoría de los empleados tienen el día libre.
Şanslıyız ki hayalet diye bir şey yok.
Bueno, por fortuna, los fantasmas no existen.
- Şanslıyız ki, eldiven kullanmamış.
Y tenemos suerte. No usó guantes.
- Şanslıyız ki...
- los pocos afortunados...
Şanslıyız ki, görsel teşhis yapma ustasıyım.
Por suerte soy un maestro del diagnóstico visual.
Şanslıyız ki, biz de... bir zaman makinesi geliştirdik... seni altmışlara geri göndermek için.
Pero nosotros también tenemos una máquina para hacerte volver a los años 60.
Şanslıyız ki o seni tanımadı.
Suerte que él no te reconoció.
"Şanslıyız ki bir aile babası var"
" Por suerte hay un padre de familia
"Şanslıyız ki bize"
" Por suerte hay un hombre que dice rotundamente
Şanslıyız ki Zapp Brannigan yakınlarda.
Por suerte para nosotros, Zapp Brannigan está cerca.
- Şanslıyız ki, burbon dolu bir barın var.
Por suerte, aún tienes mucho bourbo.
Neyse ki şanslıyız.
Nacimos con suerte.
Fark şu ki biz O'nu tanıyoruz, diğerleri tanımıyor. İşte bu yüzden biz şanslıyız.
La diferencia es que los afortunados sabemos sobre Él.
Eğer kumarda şanslıysanız kazandıklarınızı doğru dürüst bir faize koyun ki ileride gerektiğinde kullanabilesiniz.
Si tiene suerte en el juego, debería aprovechar, y poner en honesto interés sus ganancias, para tenerlas de nuevo un día.
Bu gece sevgili Julia'mızın 16.yaşgünü için toplandık. Çok şanslı ve onurluyuz ki.... Matmazel Clementine Granval bu gece için
Esta noche, en honor a nuestra querida Julia... por cumplir 16 años... tenemos la buena suerte y el honor de... de ver a la señorita Clementine Granval, en escenas de "Fantasía", de Alfred de Musset.
Başımıza öyle bir uğursuzluk sardı ki atlatabilirsek şanslıyız.
Nos ha echado un gafe del que tendremos mucha suerte de salir.
Ama ortalıkta öylesine büyük bir öfke var ki bunu hafifletmeye yarayacak filmler olduğu için çok şanslıyız.
Pero estamos rodeados de tanta rabia que tenemos suerte de que el cine la ventile.
Bu durumda şanslısınız ki henüz bakım prosedürlerini başlatmadık.
Y, dadas las circunstancias, tienes suerte de que no hayamos iniciado ya el proceso.
Şanslıyım'ki. Burada yalnız değilim.
- Afortunadamente, no estaba sólo en este vecindario.
Şanslıydım ki kızcağız bir hayli sinirliydi fakat pek dikkatli değildi.
Afortunadamente, estaba muy enfadada. Y se descuidó.
Ama neyse ki şanslıyız, elimizde son kayıtları var.
Pero por suerte tenemos esas últimas grabaciones suyas.
Ve şanslıymışız ki, gezegen sakinleri cömert kişilerdi.
Y para nuestra suerte, los habitantes eran generosos.
Biraz cızırdar ve hırlarsın ve bir sabah uyanırsın ki ölmüşsün, şanslıysan tabii.
Te rascas y resuellas un poco... y una mañana despiertas muerto, si tienes suerte.