Adam mı traduction Français
70,878 traduction parallèle
Dindar bir adam mısınız, Bay Rom?
Vous êtes croyant, M. Rom?
Nesin sen, su adam mı?
Qui es-tu, Aquaman?
Bir adam intihar etmek istiyorsa ben kimim ki yolunda duracağım?
Si un mec veut se suicider, qui serais-je pour l'en empêcher?
Bular'ı, Gunmar'ın oğlunu öldürdün, adamım!
tu as tué Bular, le fils de Gunmar!
Zımba adam mı?
L'homme-agrafeuse?
- Batırdın adamım.
- T'as tout foiré.
Ben onların kralıyım adamım.
Je suis leur roi.
Steve, ne diyeceğimi bilmiyorum adamım.
Quoi? Steve, je sais pas quoi dire, mec.
- N'aber adamım?
- Quoi de neuf, mec?
- Sanki görünmez gibiyiz adamım.
- C'est comme si on était invisibles.
Adamım!
Oh, mec!
Adamım, neden saklandığını anlıyorum.
Hé, mec. Je sais pourquoi tu te caches.
Belçika'da görüştüğüm adam bana onlardan söz etti.
L'homme que j'ai interrogé en Belgique m'en a parlé.
Teşekkürler adamım.
Merci, mon vieux.
Aradığımız adam Ed.
C'est Ed, celui qu'on recherche.
Ortağım bu odadaki en zeki adam ve bunu görmüyorsanız göründüğünüzden de aptalsınız demektir.
Mon équipier est le plus intelligent ici. Si vous le voyez pas, vous êtes plus bêtes que vous en avez l'air.
- Evet, adamı tanırdım.
- Je connaissais ce type. - C'est-à-dire?
Sana söyledim adamım. Ed'in parasını almadım.
Je te l'ai dit, j'ai pas accepté l'argent d'Ed.
Yani bin dolara doğruca MDMA kafasına ulaştım adamım.
Avec mille dollars, je suis allé directement chez un expert.
Ben çok şapşal bir adamım.
Je suis assez bête, comme type.
Affedersin adamım. Eyalet şampiyonu oyun kurucumuza eyalet şampiyonu şartlı tahliye memuruyla buluşmasında refakat ediyorum.
Désolé, mon vieux, je ramène notre quarterback, qui était champion régional, de son entretien avec notre agent de liberté conditionnelle qui était champion régional.
Hazır olduğunda başlayabilirsin adamım.
Tu peux y aller quand tu veux, vieux.
- Şerif Sikes, adamım.
- Shérif Sikes, mon ami!
Teşekkürler adamım.
Merci, mon ami.
Ne oluyor adamım?
Qu'est-ce qui se passe, mec?
Başarılı bir iş adamıyım.
Je suis un brillant homme d'affaires.
Adım Walter, başarılı bir iş adamıyım, ben de ergenliğe girdim.
Walter. Brillant homme d'affaires, j'ai aussi terminé ma puberté.
Ben de Walter, en sevdiği kitabı okumayı seven başarılı bir iş adamıyım.
Je suis Walter, un brillant homme d'affaires qui aime lire son livre préféré.
Adım Walter ve başarılı bir iş adamıyım.
Walter. Je suis un brillant homme d'affaires.
Bu adamı mı diyorsun?
C'est celui dont vous parlez?
Ondan hamileyim ama aradığım adam o değil.
J'attends son bébé, mais c'est pas lui que je cherche.
Bu adam mı?
Ce type-là?
Adamın testislerine dokunmayacağım.
Je ne toucherai pas de scrotum.
Tanrım. Az önce bir adamın şeyini tuttun.
Tu viens de chatouiller la fourche d'un homme.
İçeri girip evinizdeki kötü adamı yakalayacağım.
Je vais chasser le méchant qui est chez toi.
Çalışan adam ayakkabısı mı giyiyorsun?
Tu portes des chaussures de travailleur?
Lanet olası bir teknoloji adamıyım.
Je suis le foutu technicien.
- Adamım.
- Mon vieux.
... ya da ben bu tahtan kalkarım ve daha önce tanıdığın adam olarak benimle baş edersin...
... ou je descends de ce trône et on peut continuer ce qu'on avait commencé.
Sanırım nasıl bir adam olduğumu biliyorsunuzdur.
Vous savez quel genre d'homme je suis.
Tamam, adamımız o.
D'accord, on a notre suspect.
Adam tuvalet tavanına 23 kilo kokain sakladı bana saldırdı ve seni bağladı.
Ce type a caché 23 kilos de cocaïne dans le plafond des toilettes, il m'a attaqué et t'a attachée.
Adam kitabı sattı, senaryoyu da bana yazdırdılar ve bir anda nasıl olduysa sözleşmeyi tamamen unuttular.
Et donc, il a vendu mon livre et... il m'a demandé d'écrire le scénario. Et tout à coup, sans préavis, il décide de renier notre entente. Au grand complet.
Jack biraz deli doludur ama benim adamım sonuçta.
Jack est un peu intense. Mais c'est mon homme.
Masum bir adam "Ben yapmadım." derdi sadece.
Quelqu'un d'innocent aurait dit : J'ai rien fait.
Buyur bakalım koca adam.
Voilà, mon grand.
Tamam, tamam. Acele ettirme. Yaşlı başlı adamım.
C'est bon, t'emballe pas, je suis vieux.
Dediklerin doğruysa ve kızı öldürürsem ölü bir adamı cezalandırıyor olmaz mısın?
Alors, si c'est vrai et que je la tue, tu ne serais pas juste en train de punir un homme mort?
" İkinizin de ihtiyacı olan adam olamadım.
" Je ne peux pas être l'homme dont vous ayez besoin.
İki genç adam. Birlikte takılmıştık. Swanney'den ilk malımızı almıştık.
Deux jeunes hommes, et on a trainé ensemble et acheté notre toute première dose à Swanney.
O adam yargılanmalı mı?
Cet homme devrait-il être jugé?