English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Ama belki de

Ama belki de traduction Français

6,299 traduction parallèle
Ama belki de herkesin öyle olduğunu düşünmesini istediğin kadar kötü değilsindir.
Mais peut-être que tu n'es pas une aussi grande garce que ce que tu veux que tout le monde pense que tu es.
FBI'ın uçaklarımı işletmesini anlarım ama belki de sen onları operasyonun devam ettiğine inandırabilirsin, değil mi?
Je comprends que le FBI fait voler mes avions, mais peut-être que tu peux les convaincre que ton opération est en cours, oui?
Biliyorum ama belki de yapmamanız daha doğru. Ne?
Je sais, mais peut-être que vous ne devriez pas.
Ama belki de bir mesaj gönderebilirim.
Mais je pourrais envoyer un message.
Ama belki de aramaya devam etmeliyiz.
Mais peut-être nous devrions continuer à chercher.
Bak müşterimi lisede aldırdığım siyahi oğlum gibi seviyorum ama belki de haklısındır.
Quoi, c'est tout? Écoutez, j'adore mon client comme le fils noir que j'ai avorté au lycée, mais vous avez raison.
Ama belki de sen sadece sahtekarın birisindir ve şimdi herkese aslında kim olduğunu gösteriyorsundur.
Mais peut-être que tu ne dis que des conneries maintenant que tu dois montrer à tout le monde qui tu es vraiment.
Ama belki de sonuçlarımın en aydınlatıcı kısmı kalori sayımı idi.
Mais peut-être le plus instructif de mes résultats était le nombre de calories.
- Hayatımızı beraber geçirmek istiyorum ama belki de sen istemiyorsundur.
- Je veux qu'on passe notre vie ensemble, mais peut être que toi non.
Ama belki de herkesin sanmasını istediğin kadar sürtük biri değilsindir.
Tu n'es pas une aussi grosse garce que tu veux que tout le monde le croie.
Ama belki de labirentin kendisini kullanarak size biraz zaman kazandırabilirim.
Um... Mais... Peut-être que je peux utiliser le labyrinthe lui-même pour te faire gagner un peu de temps.
Dışarı çıkmanız falan harika ama belki de hiçbir şey yapmayıp evde boş boş oturacağını belli etmemeliydin.
Ecoute, c'est génial... que vous sortiez ensemble, mais peut-être que tu ne devrais pas faire comme si tu restais à la maison à ne rien faire.
Davetimi kabul etmeyeceksin diye endişe etmiştim. Ama belki de sonraki buluşmamızı dört gözle bekleyen tek ben değildim.
J'étais inquiète que vous refusiez mon invitation... mais peut être que je n'étais pas la seule a attendre notre prochaine rencontre.
Kitapları sevdiğini biliyorum ama belki de bazen ara vermeli ve insanlarla konuşmalısın.
Je sais que tu aimes les livres, mais peut-être que tu pourrais les lâcher de temps en temps et parler aux gens...
Belki de Vincent onda da farklıdır ama zannetmiyorum.
Peut être que Vincent est différent en ça, aussi, mais j'en doute.
Bilmiyorum. Belki de o çizgiyi aşacaktım ama umurumda bile değildi.
Je ne sais pas, peut être que je n'aurait pas dépassé la ligne mais je m'en fiche.
Belki deniyorsun, Walter ama normal olmaktan çok uzaksın.
Tu essayes peut-être, Walter. Mais tu es toujours à un million de kilomètres d'être normal.
Belki bana kızmakta haklıydı ama bana öyle püskürmekte haklı değildi.
Peut être avait elle raison d'être en colère contre moi. Mais elle n'avait pas raison à propose de tout laisser tomber
Ama belki arkasında Tezcatlipoca'nın gücü olan bir Nagual jaguar...
Mais peut-être qu'un jaguar-nagual avec le pouvoir de Tezcatlipoca derrière elle...
Anlamı büyük ama o kağıt parçası birbirimize görmemizi engelliyor. O nedenle belki eğer annenle konuşursan...
Ça compte beaucoup pour moi, mais ce papier... nous empêche de nous voir tous les deux, donc peut-être que si tu parles à ta mère....
Ama öldürüldüğüne göre belki de gerçekten birisi onu izlemiştir.
Mais si quelqu'un l'a tué, alors peut-être qu'il était suivi.
Belki o adamı vurarak babana yardım ettiğini düşünüyordun ama yalan söyleyerek ne ona ne de kendine yardım edemezsin.
L.A.P.D.! Baissez votre arme! Couchez-vous sur le sol!
Belki siz daha duymadınız ama buralarda artık yeni hava bükücüler var.
Au cas où vous seriez pas au courant, il y a des nouveaux maîtres de l'air.
Elimizden kaçacak ama belki Merrick artık geri adım atar.
Peut-être que Merrick nous lâchera un peu maintenant. Qu'en est-il... de vos doutes? Cabe...
Belki hava bükücüler Aang'ın kendini en yakın hissettiği ulustu ama Avatar olarak tüm ulusların vatandaşlarıyla alakadar olmuştur.
Les maîtres de l'air lui tenaient à cœur, mais en tant qu'Avatar, il se souciait du sort de toutes les nations.
Belki de ama hiçbir komşusu onu kimseyle birlikte görmemiş.
C'est possible, mais personne dans son immeuble ne l'a vue avec quelqu'un.
Belki iyimserim, ama bana umut veriyor.
Je suis peut-être naïf mais ça me redonne de l'espoir.
Belki İncil uzmanı değilim ama, orda zombilerle ilgili bir şey yazmadığını biliyorum.
Je suis pas experte en Bible, mais je suis sûre que ça ne parle pas de zombies.
Belki öyledir ama şu anda resmen cambazlık yapıyorsun.
Peut être, mais tu jongle avec beaucoup de chose là.
Bunu durduramam ama belki yavaşlatabilirim.
Je ne peux pas l'arrêter, mais je peux essayer de la ralentir.
Belki OCD'li gibi her şeyim çok düzenli değil, saçma sanat eserlerinin posterleriyle, üzerinde lanet balinalar olan yastıklarla ya da eski haritalarla süslü değil belki ama yine de benim evim.
Peut être que c'est pas bien rangé ou décoré comme quelqu'un qui a des TOC, avec des posters débiles d'art muet, ou des coussins avec de sacrées baleines ou de vieilles cartes, mais c'est toujours chez moi.
Belki kafein seviyem normale döndüğü içindi ama sakin, özgüvenli ve hepsinden çok odaklanmış hissediyordum.
Peut être mon niveau de cafféine redevenait normal, mais je me sentais calme, confiante, et surtout concentrée.
Yüzünü göstermiyor, ama belki arkasında birşeyler bırakmıştır.
Il ne nous montre pas son visage, mais peut-être qu'il a laissé une partie de lui.
Belki 10 yıl önce karşıma dikilip tüm o sözleri veren adam değildi, ama, o hayatımın... hayatımın ikinci aşkıydı,
Tout simplement pas le même homme que celui qui s'est tenu face à moi, 10 ans plus tôt et m'a fait toutes ces promesses, mais toi, cette homme, ce deuxième amour de ma vie,
Belki de değil, ama öyle hissettiriyor.
Peut-être pas, mais c'est comme ça que je le ressens.
Bilmiyorum ama temizleyici, çamaşır suyu katkılı değil, o yüzden belki hala tırnaklarından DNA bulabilirim.
Je sais pas, mais le produit n'avait de javel dedans, donc je peux encore obtenir de l'ADN sous les ongles.
Ama belki bunu öğrenmenin, bir yolu vardır.
Mais il y a peut-être un moyen de le découvrir.
Belki bu yüzden doğum belgesinde annesi Heather Lawson yazıyor... -... ama babası Ronald Glover yazmıyor.
Peut-être que c'est pour ça que le certificat de naissance mentionne Heather Lawson comme mère, mais pas Ronald Glover comme père.
Belki de kan beynime hücum ettiğinden olsa gerek, ama Dipper farklı görünüyor.
C'est peut-être l'afflux de sang au cerveau, mais Dipper a l'air différent.
Belki şapka sende olabilir ama ikimiz de biliyoruz ki istediğini elde edebilmek için asla yeterince güç toplayamayacaksın.
Tu as peut-être le chapeau, mais nous savons tout les deux tu n'auras jamais assez de pouvoir pour arriver à tes fins.
Bak, tamam belki dile getirip bir ant içmedik ama hep birbirimizin yanında olduk.
On l'a peut-être pas dit ou signé de contrat. Mais on s'entraide tous.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama oğlunun başına gelenlerin üzücü gerçeği, belki de umabileceğinin en iyisidir.
Désolé de vous le dire, mais c'est la vérité : ce qui est arrivé à votre fils est sans doute pour le mieux.
Ama ben Eski Croatoan Cafe'deyken belki de kardeşi Skip oradaydı.
Mais quand j'étais au "Old Croatoan" café Peut être que son frère Skip était là.
Ve belki de her zaman istediğin anne olamadım ama her zaman yanındaydım.
Je n'étais peut-être pas toujours la mère que tu voulais mais j'étais toujours là. Je suis restée et j'ai essayé.
Ama düşündüm de, belki baştan başlayabiliriz.
Mais je pensais que nous pourrions recommencer.
Belki gözlerindeki bakış buna sebep oldu ama Jane kendisini onun koluna dokunmak zorunda hissetti.
Et peut-être que c'était le regard dans ses yeux, mais Jane s'est sentie obligée de toucher le bras de Rafael.
Evet, ama sanırım bu babam için biraz tuhaf olurdu. Belki onun için yemek yapabilirim. Ne zamandan beri yemek yapabiliyorsun.
Tu veux aller à mon dressing d'acteur réagencé ou à mon nouveau bureau de producteur avec une vue fantastique sur l'océan?
Belki bir frizbi olabilir ama bir şapka değil. Tabii ki bir şapka.
Mais la Guerrière Glaciale esquive avec un classique de l'Est!
Ama eğer sen herkesin konuşmaya başlayacağından korkuyorsan, belki de fikirlerimi eve götürürüm.
Mais si tu as trop peur de lancer un débat national, je garderai mes idées pour moi.
Kötü konuşmak istemem ama... belki de eski alışkanlıklar kolay bırakılmıyordur.
Je voudrais pas être mauvaise langue, vous voyez? Mais... peut-être que les habitudes ont la vie dure.
- Hayır! Belki zayıf olduğundan, belki güzel olduğundan her şey hep yanına kâr kalmış. Ama bilesin ki, davranışların başkalarını etkiliyor ve ben senden nefret ediyorum.
Parce que vous êtes mince et jolie, vous avez l'habitude de vous en tirer, mais vos actes affectent les autres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]