Ama benim için değil traduction Français
648 traduction parallèle
Senin için olabilir, ama benim için değil.
Peut-être pour vous, mais pas pour moi.
Bu üçüncü gelişim, ama benim için değil, Lieberman için.
Cette fois, je viens pour Lieberman.
Ama benim için değil.
C'est pas mon cas.
Evet ama benim için değil. Senin için yolcu.
Et c'est à toi qu'il s'en prendra.
O senin için bambaşka olabilir ama benim için değil.
Cette femme est peut-être différente à tes yeux, elle ne l'est pas aux miens.
Benim için hala bir yabancısınız, ama bu önemli değil.
Vous êtes encore un étranger pour moi, mais ça ne fait rien.
Ama geçen altı yılda yeterince yaşadığım macera benim için altı ömre bedel oldu. Buraya geldim, kılıcı bıraktım, ve neşteri elime aldım. Barışın adamı oldum, savaşın değil.
Après ces 6 années d'une aventure impérissable, j'ai échangé les armes contre le bistouri pour un métier pacifique.
Senin için her şeyi yaparım, ama bunu yapmana izin veremem. Benim ne hissettiğim umurunda değil mi?
Je ferais n'importe quoi pour toi mais je préfère te savoir mort que meurtrier.
Pek benim tipim degil ama, sizin icin bir timsahla bile sevisirim.
Ce n'est pas mon type, mais pour vous, je courtiserais un crocodile!
Bakın, daha önce ne yaptığınız veya sabıkanız umrumda değil. Ama şunu unutmayın. Benim için çalışırken beladan uzak durun.
Ce que vous avez fait m'importe peu, mais, ici, il faudra être régulier.
Sadece benim için değil ama bu da Avrupa'nın en büyük hikayesi.
Pas seulement pour moi, c'est le plus gros événement d'Europe.
Ama benim için öyle değil.
Il ne l'est pas. Pas pour moi.
- Burada bizimle kal. İpeksi hükümdarlar, emimin çok güzelsiniz... ama benim için kalmak söz konusu değil. Kaybettiğim aşkımı aramaya devam etmeliyim.
Souveraines, je vous sais belles mais ne saurais m'arrêter avant d'avoir retrouvé ma bien-aimée.
Onu düşündüğümden değil, ama bu benim için daha iyi. Ya ben?
Pas que je me soucie pour lui, mais c'est mieux de cette façon.
İlk sürüyü getirmek için yırtındım. Şimdi kasaba... hayvanla dolu ama hiçbiri benim değil.
Maintenant, les bœufs sont partout et je n'en ai pas un.
- Ama benim için geçerli değil bu.
Mais je le ferais!
Ama senin için iyi bir şey değil, benim için de öyle.
C'est trop risqué pour vous et pour moi.
Benim için mafya demeniz ilginç, ama doğru değil.
Le terme de bandit est plus imagé qu'exact en ce qui me concerne.
Bu benim için hiç sorun değil ama bu konuda yanlış anlaşılmalara izin vermeyelim.
Moi ça me botte! Mais quand même, ne jouons pas au plus malin!
Ama şu an benim için tehlikeyi düşünecek zaman değil çünkü bugün düğün günüm.
Mais je ne vais pas penser au danger! Aujourd'hui je me marie!
Benim için değil ama Lucia o çok genç.
Ce n'est pas pour moi, mais pour ma sœur.. .. qui est si jeune...
Ağlıyorsun, ama asla benim için değil.
Vous pleurez, mais jamais avec moi.
Rolle ilgili birşey değil. Harika bir rol, oyun da iyi. Ama artık benim için değil.
C'est un rôle formidable, mais il n'est plus pour moi.
Başkaları için bir anlam ifade etmeyebilir. Ama benim için çok değerlidir. Sana anlatmıştım, değil mi?
Elle est inutile pour tout autre, mais pour moi elle a un grand sens.
Ama benim için, onun sevdiği adamı almak mümkün değil ki.
Quant à moi, il m'est impossible de lui prendre celui qu'elle aime.
- Ama benim için değil gibi?
Mais pas avec moi?
Belki senin için anlamı olmayabilir ama güneyli züppeler kampın etrafında kış uykusuna yatmış dişi ayılar gibiler. Fakat adamlarımı burada tutmak benim için kolay değil.
C'est peut-étre bien pour vous, Sudistes, de flâner au camp, mais mes hommes vont me sauver.
Bir uçağa benim adımı koymak istediğiniz için değil ama bunu yapmanızı istemediğimi fark ettiğim için.
Pas seulement parce que vous baptisez un avion à mon nom... mais parce qu'aujourd'hui, j'ai compris que je ne voulais pas.
Biliyor musun evlat, senin anlamama gibi bir sorunun var. Başkaları için iyi olabilirsin ama benim için değil.
Comme menteur, tu serais le roi... s'il n'y avait pas moi!
Benim için bir zevk olurdu ama söylediğim bu değil.
Je ne veux pas me battre avec toi.
Steve için değil belki ama benim için numara yapıyor da olabilir.
Il ferait ça pour moi. Pas pour Steve.
Bazılarına öyle gelebilir ama benim için öyle değil.
Ça peut paraître comme ça, mais ce n'est pas la vraie raison.
Senin için sorun değil, ama benim için.
C'est bon pour toi, OK. Mais moi, ça me passe le temps.
Tatlım, benim için öndemli değil ama Yeni bir Tennessee Williams oyunu için rol dağıtımı başlıyor. Oh, hangi ajans?
Il n'y a aucun rôle pour moi, mais aujourd'hui, on commence... les auditions pour une nouvelle pièce de Tennessee Williams.
- Umarım seni hayal kırıklığına uğratmam. Ortamı benim için ayarlamaya çalıştığının farkındayım, ama... ne yapayım korkmuyorum işte, elimde değil.
Vous essayez de créer l'ambiance... mais je ne ressens aucune frayeur!
Ama benim için o bir kadın değil, bir düşünce.
Mais pour moi, ce n'est pas une femme, c'est une idée.
Bence yaşlı kadınlar için harika ama anlarsınız ya, benim için pek değil.
Je les trouve absolument divins sur des femmes plus âgées, mais ce n'est pas ce qu'il me faut, vous comprenez.
Üzgünüm Bay Medina, ama sözleriniz benim için yeterli değil.
- Votre parole n'est pas suffisante.
Ama benim için bir gerçek değil bu.
Pour moi non. Pas un brin.
Gleason ve Smith'in ölümü için beni suçladınız ama, işte bu, onların benim sabırsızlığımın değil, kasıtlı bir sabotajın kurbanları olduğunu kanıtlandı.
Vous me reprochiez la mort de gleason et de Smith. Voici Ia preuve qu'iIs n'ont pas été victimes de mon empressement, mais d'un sabotage.
Ama konfor benim için önemli değil.
Mais je ne dois pas penser au confort.
Belki, ama benim için değil.
Il en vaut au moins 100.
Ama bunların hiç biri benim için önemli değil, efendim.
DOCTEUR : Mais rien de tout cela ne m'importe, sire.
Ama bu benim için önemli değil.
Ça n'aura aucune importance.
Ama bu benim savaşım değil ve ben onun için not almam.
Mais cette guerre n'est pas la mienne, et je n'y fais pas attention.
Benim ipime bağlı değil ama senin için bir hediyeyi tutuyor.
Et il ne tient pas ma cape, mais un cadeau pour vous.
Hayır, Alphonse. benim için endişelendiğin için teşekkür ederim... Ama duydukların doğru değil. Bunu biliyorum.
Merci de te faire du souci pour moi, mais tout ce que tu as entendu est faux.
Sode'ye kafayı takmış gibi görünüyorsun, ama bu benim için önemli değil.
Mais ce n'est pas très important.
tek tesellim kenara koyduğum param olur... durumumu değerlendiriyorum... ben kötü biriyim ve böyle kalacağım... bir değişim görmeyeceksiniz ama adiliğin de alemi yok... kimsenin benim yüzümden incinmesini, pisliğe bulaşmasını istemem... bu pis hayat bana göre değil hem artık benim için çok tehlikeli... hiçbir şeyden ödün veremem ama bu durumu kim değiştirecek?
Ta seule consolation Ce sont tes économies Réexaminons la situation Je suis un voyou, et voyou je resterai!
Ama bu benim için sorun değil.
Mais ça ne me déplaît pas.
Gerçek değil mi? Senin için gerçek olmayabilir ama benim için öyle.
Pour moi, c'est du vrai italien.
ama benim 40
ama benim için 21
benim için değil 209
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama benim için 21
benim için değil 209
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bana 28
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19
ama ben istiyorum 21
ama ben iyiyim 19
ama belki 32
ama bu sefer 44
ama bana 28
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19
ama ben istiyorum 21
ama ben iyiyim 19
ama belki 32
ama ben istemiyorum 23
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama ben 635
ama bence 43
ama ben değilim 29
ama bu mümkün değil 32
ama bu gece 38
ama bazen 44
ama bunu 25
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama ben 635
ama bence 43
ama ben değilim 29
ama bu mümkün değil 32
ama bu gece 38
ama bazen 44
ama bunu 25