Ama bu durumda traduction Français
615 traduction parallèle
Ama bu durumda kimse kendi işine bakmazken ne olacağı asla belli olmaz.
Mais puisqu en ce moment, personne ne s'occupe de ses affaires, on ne peut jamais dire ce qui va se passer.
Elbette öyle. Ama bu durumda elimden -
Est-ce ma faute si on escamote...
Ama bu durumda maddi durumunu nasıl idare edeceksin, sevgili Paul?
Mais, en ce cas, cher Paul, comment feras-tu financièrement?
Ama bu durumda açıkça ortaya çıkan bir tek şey var.
Mais une chose est ganz claire.
Ama bu durumda, sanırım...
Mais dans ce cas, je crois...
Ama bu durumda onu buradan çıkartabilmek için çok uğraşacaksınız.
Mais vu comme c'est parti, tu vas avoir du mal à la faire partir.
Ama bu durumda, bu şekilde şefe danışmasını beklemezdim.
Mais dans ce cas, elle ne l'aurait pas appelé "patron".
- Ama bu durumda değil. -
Ce qui n'est pas votre cas.
Evet ama bu durumda kasabanın şerifi ile konuşmamız gerekmez mi?
Seulement si les services d'ordre sont impuissants.
- Papirüs - - Ama bu durumda -
- Le papyrus...
Ama bu durumda, ki sanırım Temyiz Mahkemesi beni destekleyecektir... ciddi olarak bir işkence odası kurdurmayı düşünüyorum!
Mais dans le cas présent, avec l'appui, j'en suis sûr, de la Cour Suprême, j'envisage sérieusement de recourir à la torture.
Ama bu durumda bu sadece bir duygu değil, bunlar gerçekten oldu.
Mais dans ce cas, ce n'est pas qu'une sensation. C'est vraiment déjà arrivé auparavant.
Normalde şiddetten nefret ederim ama bu durumda bir istisna yapacağım.
En temps normal je déteste la violence, mais dans ton cas je suis forcé de faire une regrettable exception.
İyi ama bu durumda beyaz giymemen gerekiyor.
Dans ce cas, vous ne devriez pas être habillée en blanc.
Ama bu durumda, bir koma.
Mais dans le cas d'un coma...
Ama bu durumda korku gayet iyi bir seçim.
- [Cordes Vibrant] Mais dans ce cas, bien choisi, ma chère.
İnsanlara hep şunu derim, asla yeterince dikkatli olamazsınız. Ama en iyisini kendilerinin bildiklerini zannederler. İnsanların sizi bu durumda... görmelerini istemezsiniz.
Je dis toujours qu'on ne prend jamais trop de précautions personne ne causera de problème et vous ne voudriez pas que les gens vous voient dans cet état?
Ama sen kötü şekilde-belki de iyi şekilde sarhoştun bu durumda uyulacak kurallar vardır.
Mais vous étiez ivre... et ce n ´ aurait pas été honnête.
Ama başına bu gelmeseydi bu zor durumda kalmazdım.
Mais sans lui, je n'en serais pas là.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
Excellente coutume en règle générale, mais, dans ce cas... Allez,
Bu durumda şimdi Touranga'ya dönmeliyim ama en güvenilir hizmetlim Monak'ı ve bazı adamlarını size bırakacağım.
Je vais retourner à Touranga mais je laisse mon fidèle serviteur et quelques hommes avec vous.
Görünürde gelecek bir kaynağınız ve beklentiniz de yok. Bu durumda damat olarak seçilmeyecekler kategorisindesiniz. Özellikle de zengin ama zayıf olan kızım için.
Aucunes ressources ni perspectives d'avenir, ce qui vous place dans la catégorie où l'on ne choisit pas les gendres, surtout pas pour ma fille qui est une jeune femme faible et riche.
bu durumda ne yapalım sizce? Almanların yaptıkları, Bay Waggett, kendi vicdanlarını ilgilendirir ama Todday Kuzey Afrika değil. Dolayısıyla kâfirleri buraya getirmeye gerek yok.
Cela regarde leur conscience et Todday n'est pas en Afrique.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
- Dans ce cas, je pense qu'on peut- - Je sais que l'heure limite d'annulation est passée... mais vu les circonstances, je pense qu'on peut faire une exception.
Phi Beta Kappa kardeşliğine üyeymişsiniz, ama anahtarını takmıyorsunuz,... bu durumda ya çok mütevazısınız ya da anahtarı kaybettiniz.
Et vous appartenez á un cercle universitaire très fermé.
Bu bir mahkeme değil ama bir mahkemenin bazı kuralları geçerli... ve Albay Dax teknik olarak savunma rolünü üstlenmiş durumda.
Ce n'est pas un jugement, quoique ça y ressemble. Théoriquement, Dax se retrouvera défenseur.
Ama tabii bu durumda müvekkilim duruşmaya kadar... hapiste iki üç ay daha yatar.
Mais mon client devrait alors croupir en prison encore deux ou trois mois avant le procès.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Mon seulement parce que ) e n'en aí ) amaís tenu... maïs parce que ní moí. ní personne d'autre d'aílleurs...
Ama zor durumda kaldığımızda bu berbat bir meslek.
Mais quand on se fait jeter c'est un métier terrible.
Ama şu durumda bu imkansız.
Mais, vu la situation, c'est impossible.
Bu da, bir bakayım, 1947'de idi. - Ki bu durumda 51'indesin. - Haydi ama, Sam.
C'était, attends, en 1947... ce qui devrait te faire 51.
Düşünce zincirinizi takip ediyorum, Müfettiş... Ama bu özel durumda uygulanması gerekeni de bilemezdim.
Je ne saurais vous dire si c'est le cas, en l'occurrence.
O, ne durumda? Muhtemelen bu olay sona erdiğinde sinir bozukluğu yaşayacaktır ama bence üstesinden gelecektir.
Assez déprimée... mais elle tiendra le coup.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
Je sais que c'est très freudien mais dans ce cas, je ne crois pas.
Kahramanımız bir sonraki macerasında zor durumdaki bir hanımefendiye rastlar. Gerçek bir beyefendi bu durumda doğal olarak kadını kurtarmak ister. Ama gerçekten beyefendi olmayanlarsa kadının bu durumunu kendi çıkarları için kullanmaya kalkarlar.
La prochaine aventure de notre héros concerne une dame dans des circonstances dont un gentilhomme voudrait instinctivement la libérer, mais dont tout homme n'étant point gentilhomme pourrait aussitôt vouloir tirer avantage.
Ama sana dertten başka birşey getirmedi ve sen bu durumda çok tatlıydın.
Je ne vous cause que des ennuis et vous êtes si gentil.
Üzgünüm ama bu şartlar altında hiç kimseye güvenecek durumda değilim.
Je suis désolé mais dans de telles circonstances je ne peux m'ouvrir à personne.
Bu durumda... Size önerim karayoluyla Edo geçip Tokaido anayoluna çıkmanız. Biraz uzun bir yol olabilir ama en azından beklemeniz gerekmez.
Plutôt que d'attendre ici, marchez jusqu'à Edo, et à Edo, prenez la grand route du Tokaido.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır.
Je regrette de vous voir dans une telle situation.
Çok isterim ama bu ara gerçekten hiç zamanım yok ve şu an bir şey alabilecek durumda değilim.
J'adorerais, mais là je suis pressée et puis j'ai à peine de quoi manger.
Bu durumda değil ama.
Mais pas cette fois.
Ama Pinel'in kötümser analizi yetkilileri ikna etmiş durumda. Geri zekâlılıkları teyit edilen çocuklarla ilgili Bicêtre'de yapmış olduğu gözlemler, o çocuklarla Aveyron'un Vahşi Çocuk'u arasında benzerlik gösteriyormuş. Bu benzerlik hâliyle Victor'un sosyalleşemeyeceği ve eğitimine devam etmenin bir anlamı olmadığı sonucunu çıkarıyor.
Le citoyen Pinel a persuadé l'administration que les enfants atteints d'idiotisme qu'il a observés â Bicêtre ont des traits en commun avec le sauvage de l'A veyron, et que Victor est donc incapable de sociabilité et qu'il n'y a rien â espérer en prolongeant son instruction.
Endişeliyiz. Ama ilaçların bu durumda yardımcı olabileceğinden kuşkuluyum.
Outre les maux de tête, il souffre d'insomnie.
Kusura bakmayın, efendim, ama Bay Norris'in odayı terkettiğini görmediğinizi söylediniz, bu durumda başka hiç kimsenin terkedip terketmediğini nasıl bilebilirsiniz
Excusez-moi. Si vous ne l'avez pas vu partir, comment sauriez-vous pour les autres?
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur.
Que... si jamais par hasard vous n'aimez pas votre chambre, on peut toujours vous donner celle-ci mais on ne le fera pas avant que vous ayez décidé que vous n'aimez pas l'autre autant que celle-ci. On organisera alors une table ronde, pour en discuter, et euh... Un jeu d'enfants, quoi.
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
Je me suis caché toute la semaine mais on dirait qu'ils m'ont trouvé ici ce soir alors on pourrait leur demander de venir chanter aussi...
Erkeklik onurumu baskı altında tuttuğumu söyleyemem. Ama böylesi bir durumda, bu çok da umurumda değil.
Je n'ai sûrement pas réussi à supprimer toute vanité masculine en moi... mais en tout cas, je n'en ai aucune dans ces choses-là.
Kardeşini sevmiştim Ama beş yıldır bu durumda.
J'aimais ton frère, mais il est dans cet état depuis 5 ans maintenant.
Bu durumda bana laf düşmez ama kendini çok üzüyorsun.
Ça ne me regarde pas mais tu t'inquiètes trop.
Bu durumda belirtmek isterim ki takılı kaldığın uzun ergenliğin boyunca yaptığın ucuz, bencil, pis ve çocukça şakaların içinde bu en ama en kötüsüydü.
Dans ce cas, je voudrais dire ceci : de toutes les bassesses, les mesquineries, Ies farces horribles, aussi osées que stupides, que tu as perpétrées au cours de ton adolescence attardée, c'est de très loin la pire de toutes!
General, onların iyi adamlar olduğunu biliyoruz ama bir nükleer savaşta.... Bu siloların içinde uyuklayan füzeler olmasını karşılayabilecek durumda değiliz. Çünkü bu adamlar bilgisayar onlara anahtarı çevirmeyi söylediğinde reddederler.
Ce sont de bons soldats, mais lors d'une guerre nucléaire, il est inadmissible d'avoir des missiles dormants dans ces silos, tout ça parce qu'ils refusent d'exécuter les ordres de l'ordinateur!
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23