English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Ama bunu

Ama bunu traduction Français

33,612 traduction parallèle
Cecile'le ilk defa buluşacaksınız ama bunu endişe ediyorsun. O konuyu düşünme.
C'est mon premier rendez-vous avec Cecile et tu dois te soucier de ça.
Ama bunu bugün halledemeyiz.
On peut pas s'en charger aujourd'hui.
Üzgünüm ama bunu nasıl söylersin?
Excuse moi, mais comment peux tu dire ça.
Senin yerindeydim ben de. Kolay olmadığını biliyorum ama bunu konuşursak ve adım adım ilerlersek...
Je suis passé par là, ok, et je sais que ce n'est pas facile, mais si on en parle et qu'on y va étape par étape...
Ama bunu yaptığı zaman üstesinden geleceğiz. Ve sana söz veriyorum, bulduğumda siz de öğreneceksiniz.
Probablement, mais quand il le fera, on s'en occupera, et je te promets que tu le sauras dès le départ.
Durumumuz kötü görünüyor, ama bunu yapabiliriz.
C'est difficile, mais on peut le faire!
Ama bunu almanı istedi.
Elle a dit "ça ira bien dans sa foire"
Sormaya korkuyorum ama bunu herkes gördü değil mi?
J'ai presque peur de demander, mais tout le monde l'a vu?
Onu çok beğendi ama bunu bir türlü emdirmeyi başaramadım ve sonra sen Ali Baba gibi geldin ve bunu başardın.
Il en était fan. Mais je n'arrivais pas à le faire sucer ça. Puis tu valses comme dans La Ferme de Mathurin et ça arrive.
- Ama bunu yapmanıza gerek yok.
- Mais c'est inutile.
- Biliyorum. Ama bunu yapmak zorunda değilsin.
Je sais... mais pas besoin.
Açık ve net. Ama bunu seveceksin bence.
Mais je sens que tu aimeras celui-là.
Çok özür dilerim ama bunu telafi edeceğime söz veriyorum, tamam mı?
Et je suis vraiment désolé, mais je vous promets, Je vais le faire à vous, d'accord?
Pekâlâ ama bunu saklamalıyız. Dedektif işle aşkı karıştırmamı sevmiyor.
D'accord, mais il faudra rester discrets, l'inspectrice déteste qu'on mélange travail et plaisir.
Kadınlardan emir almayı sevmediğini biliyorum ama seni bir benzetirsem bunu ondan bile az seversin.
Je sais que vous détestez qu'une femme vous donne des ordres, mais vous allez adorer vous faire botter les fesses par l'une d'elles.
Bu arada, yeni başkan aradı. Başka şartlar altında bunu harika bulabilirdim ama bizimle görüşmek istiyormuş.
Le nouveau président a appelé, ce qui aurait été cool en d'autres circonstances, mais elle veut nous rencontrer.
Ama sanırım artık bunu başarmanın tek bir yolu kaldı.
Mais je pense qu'il n'y a qu'une seule façon de le faire maintenant.
Bunu kaç kere söylediğimi bilmiyorum ama Dante için gerçekten üzgünüm, dostum.
Et je ne sais pas combien de fois je l'ai dit, mais... Je suis vraiment désolé pour Dante, mec.
Bunu her şeyden çok istediğinin farkındayım ama hiç olmaması ihtimaline de kendini hazırlamalısın.
Je sais que tu veux ça plus que tout, mais tu dois affronter le fait que ça n'arrivera peut-être jamais.
- Bunu çok istediğini biliyorum. ... ama hiç olmayabileceğini de göz önünde bulundurmalısın.
Je sais que tu le désires plus que tout, mais rends-toi à l'évidence, ça peut ne pas se produire.
Ne istersen yaparım ama lütfen ona bunu yapma.
Je ferrai tout ce que tu veux, mais... je t'en prie ne lui fait pas ça.
Evet, belediye meclisi ayaklanmadan önce bunu imzalatmak için gelmiştim. ... ama kesinlikle bekleyebilir.
Je suis venu te faire signer ça avant que le conseil municipal ne se rebelle, mais ça peut attendre.
Bu Kovar, karın ya da çocuğun olabilir. Ama senin seçmen gerek. Ve bunu hızlı yapmalısın.
Ça peut-être Kovar, ou votre femme, ou votre enfant, mais j'ai besoin que tu choisisses et que tu le fasses vite.
Ödemelisin ama, Bunu Spartan olarak yap.
Tu devrais probablement, mais fais-la en tant que Spartan.
Hayır, ama gerçek şu ki bunu sen yaptın.
La vérité c'est que tu l'as fait.
Bugün burada olanlar bizden uzak durman için sadece bir uyarıydı. Ama biz bunu yapmayacağız.
Ce qu'il s'est passé ici ce soir, ce n'était qu'un avertissement pour qu'on reste à distance, mais on ne le fera pas.
Bu kayıt dışı derdim, ama eminim ki bunu bilmeyen yok.
J'aurais dit que c'est entre nous, mais je suis sûr que c'est du domaine public.
- Bak Laurel, bunu açıklayamam ama gitmem gerekiyor. Gitmemiz gerekiyor.
Je ne peux pas t'expliquer, mais je dois partir.
Evet tatlı ama sevgilin bunu niye sana göndersin?
Mignon, ouais, mais pourquoi ton petit copain t'envoie ça?
Tamamiyle istediğin şeyi elde ettin, Ama gördün ki aslında bunu hiç de istemiyormuşsun.
Tu as obtenu exactement ce que tu souhaitais, juste pour te rendre compte que ce n'était pas ce que tu voulais.
Ama bana bunu verdi ve dedi ki "Yalnızken bu sana güven verir."
Mais il m'a donné ça, et m'a dit, "Quand tu seras seul, cela te fera te sentir en sécurité".
Dinle, Five-O'nun bunu senin yaptığını öğrenmesini bir kaç saat erteleyebilirim ama durduramam.
J'ai pu gagner quelques heures avant que le 5-0 découvre que c'est toi, mais ils vont le découvrir.
Bunu açıklayamam, ama öyle.
Je ne peux pas l'expliquer, mais c'est vrai.
Bak, kimse bunu benden daha iyi anlayamaz, ama savaşta zor seçimler yapmak zorunda kalabiliriz.
Je comprends mieux que quiconque, mais en temps de guerre, il faut faire des choix difficiles.
Bunu başka sözlerle de aktarabilirim ama...
Je pourrais paraphraser mais ça...
Her sabah tıraş olurken bunu düşünüyorum ama henüz karar vermedim.
- J'y pense en me rasant, mais j'ai pas pris de décision.
Çok kötü hem de. Kırmadığını söyleyemem. Ama annem bu trajediyle bildiğin en iyi şekilde nasıI başa çıktığını ve bunu kişisel olarak algılamamam gerektiğini söyledi.
Mais maman a dit que tu faisais de ton mieux pour gérer une terrible tragédie et de ne pas le prendre mal.
Bobby'nin bunu yapmamı istediğini biliyorum ama uzun zaman oldu.
Ça fait trop longtemps. C'est trop ancré.
Sadece bunu kutlamak istedim... - Lütfen! -... ama baykuşla sushi yemek için Tripp'in gitmesi gerekti.
Je voulais fêter ça, mais Tripp a dû partir pour manger des sushis avec une chouette.
Ama aslında bunu arzulamıyorsun, değil mi?
Mais ce n'est pas ce que tu désires vraiment.
Bunu yapmamayı umuyordum ama son dönemdeki gelişmeler başka çare bırakmadı.
J'esperais ne pas devoir faire ça mais... de récents développements ne m'ont pas laissé d'autre choix.
Ama başka bir torbacıdan daha bahsetti. - Ben de bunu bulmuştum.
Oui mais il a mentionné un autre dealer.
Tabii, yolda birkaç engele toslarız ama burada özel bir şey var ve bunu biliyorsunuz.
Oui, il y a eu des ratés, mais on a créé quelque chose de spécial.
Violet'in uyuşturucu ve alkol sorunu olsa bunu bilirdim dedim ama düşündükçe bundan o kadar da emin değilim.
J'ai dit que je le saurais si Violet avait des problèmes, mais plus j'y pense, moins j'en suis sûre.
Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama, bu gittikçe tuhaflaşıyor.
Je ne sais pas comment c'est possible, mais il est de plus en plus bizarre.
Ama Aly bunu görevdeyken saçını tutturmak için kullanıyor.
Mais Aly l'utilise pour les remonter quand elle est en service.
Çoğu insan bunu bilmez ama Aly'nin tam adı Alison.
Beaucoup de gens ne le savent pas. Mais le nom entier d'Aly est Allison.
Ama belki de... Bunu yapmak zorunda değilimdir.
Mais peut-être... que je n'ai pas à faire ça.
Pişmanlık duyduğum bir kazaydı sadece. Bunu sana anlatmayacaktım, ama sonra...
C'était un accident que je regrette vraiment.
Ama ben sadece aracıyım. Bunu duymaktan bıktım.
J'en ai marre d'entendre ça.
Bunu nasıl bildiğimi ya da ne yapmam gerektiğini sorma ama Sybil seni gördüğüne çok mutlu olacak.
Me demande pas comment je le sais. ou n'importe quelle chose que t'es censé faire. Mais Sybil sera très heureux de te voir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]