Babam mı traduction Français
14,054 traduction parallèle
Mevzu babam mı?
Est-ce à propos de mon père?
Olamaz, babam mı bu?
Mince, c'est mon père?
Olamaz, babam mı bu?
Oh, mince, est-ce que c'est mon père?
Eğer onu babamın cinayetinden yakalayamazsam beni öldürmeye teşebbüsten yakalayacağım.
Si je ne peux pas la coincer pour le meurtre de mon père, - Je l'accuserai de tentative sur moi.
Babamın saatini alırken beni gördü.
Elle m'a vue prendre la montre de mon père.
O gün babam üniformasını giyip beni okula bıraktığı için utanmıştım
J'étais gênée quand mon père portait son uniforme et m'a déposée à l'école ce jour-là.
Meth kullanmaya başlayınca babam para göndermeyi kesti.
Quand j'ai commencé à me droguer, mon père a arrêté de m'envoyer de l'argent.
Sanırım o gece babam da NZT'nin etkisi altındaydı.
Je pense que mon père était sous NZT cette nuit là.
Benim babam ölseydi ve yaptığı bir şey olduğunu öğrenseydim sanırım bunu bastıramazdım.
Si mon père était mort... et que j'apprenais qu'il existait quelque chose qu'il a fait, Je ne pense pas que je pourrais l'ignorer.
FBI'a sadık olmaya çalıştım ve sonuç olarak babam hastanede.
J'ai essayé d'être loyal envers le FBI, et maintenant mon père est à l'hôpital.
Annem veya babam ölürse ben sana ulaşırım.
Je te contacterais seulement si les parents sont morts. Je sais.
Arabalarla ilgili bildiklerimi babam öğretti.
Mon père m'a tout appris.
Demek istediğim elbette anne ve babamı bunu yaparken görmek istemedim. ... ama konuşmanın bunu nasıl kafamdan atacağını aklım almıyor.
Bien sûr que je ne voulais pas voir mes parents faire ça, mais c'est juste que... je ne vois pas comment en parler va le faire disparaître.
Hangisini daha çok gördün annemi mi, babamı mı?
Donc, de qui as-tu vu le plus, Maman ou Papa?
Annem ve babam sıcak küveti ateşlediler ve üstüne biraz Josh Groban attılar. Bu yüzden evi terk etme zamanının geldiğini anladım.
Et aussi parce que maman et papa ont enflammé le jacuzzi et ont mis du Josh Groban, donc je savais qu'il était temps de partir.
Babamı bulmadınız mı daha?
Vous avez trouvé mon papa?
Babamın ölümünden sonra her gün anneme ne zaman oraya gidip küllerini okyanusa savuracağımızı sorup durdum.
Après sa mort, j'ai demandé à ma mère tous les jours quand on irait là-bas disperser ses cendres.
Ne yani, babam hayatımı, kariyerimi bir kenara atmamı istemezdi öyle mi?
Et quoi, mon père ne voudrait pas me voir foutre en l'air ma carrière, ma vie?
Büyükannem babamın reklam kampanyası için fotoğraf seçmeme yardım ediyor.
On choisit des photos pour les affiches de Papa.
6 aylıkken annem öldü ve babam pek babam pek yanımızda olmadı.
Quand j'avais six mois, ma mère est morte et mon père n'était... quasiment jamais là.
Babam kaçmış mı?
Mon père s'est échappé?
Babam bir erkek olmaya çalıştığımı söylemişti.
Mon père disait que je voulais être un homme
Babam Alzheimer'ın ilk aşamalarındayken bir e-posta aldım.
Mon père était aux premières phases de la maladie d'Alzheimer quand j'ai reçu un e-mail.
Bu işi babam öldükten bir ay sonra aldım.
J'ai eu ce job un mois après que mon père soit mort.
Babamı gerçekten yürekten tanımadım, ona açılıp bir şeyler anlatamadım.
Je n'ai pas vraiment pu connaître mon père de façon intime, m'ouvrir à lui et lui confier certaines choses.
Babam bana sessiz kalmanın daha iyi olduğunu öğretti.
Mon père m'a appris qu'il valait mieux être silencieux.
Şansınıza, her zaman babamı yada beni ziyarete gelecek biri olur diye küçük tartları hazır tutarım.
Heureusement, je garde toujours des mini-quiches sous la main au cas où quelqu'un nous rendrait visite à moi ou à Papa.
Çünkü yüzleşmem gereken bir babam var, eninde sonunda konuşacağım ne diyeceğimi hiç bilmesem de.
Parce que je dois m'occuper de mon père et que je dois lui parler à un moment ou à un autre, même si je n'ai aucune idée de ce que je vais dire.
Babamın adı karışmayacak, tamam mı?
D'accord ou pas le nom de mon père reste en dehors de tout ça.
Rick O'Malley benim biyolojik babam. Bir sorun mu var? Başı mı belada?
Il y a quelque chose qui ne va pas Il a des ennuis?
Tabii ki. Babam beni binlerce kez kurbağa yakalamaya götürdü.
Oui, mon père m'a emmené mille fois chasser la grenouille.
Babam gerçekten ona aldığımız Hawai gömleğini giyiyor.
Ton père porte une chemise hawaïenne!
Babamın kağıdına yazacağım.
Sur le papier à en-tête de mon père.
Annemle babamın yapmamıza izin vermediği şeyleri yapma hakkımız olduğunu gösteriyorum.
C'est pour qu'on ait le droit de faire tout ce que les parents veulent pas.
Babam yağ nasıl değiştirilir öğretmeye çalıştı ama pek iyi gitmedi.
Et quand mon père a essayé de m'apprendre comment mettre l'essence, ça ne s'est pas bien passé.
lütfen, aslında, Bay Schirmer benim babam.
S'il vous plait, en fait M. Schirmer est mon père.
Babamın öldüğünü söyledi. Nerede olduğunu söylemiyor.
Il m'a dit que mon père était mort, et ne veut pas me dire où il est!
- Olmaz. - Hatırlıyorum da babamın dizinde zıplardım.
Je me souviens quand mon père me faisait rebondir sur ses genoux.
Hemen bir iş bulmazsam babamın radyoloji laboratuvarında çalışmak zorunda kalacağım.
Si je ne trouve pas bientôt un travail, je vais devoir travailler dans le labo de radiologie de mon père où c'est...
Babam, doğum gününde gittikten sonra her yıl üzerinde berbat çöp adam çizimleri ve bir ton sim olan el yapımı kartlar gönderirdim.
Chaque année après que mon père soit parti, le jour de son anniversaire, je lui envoyais, comme, une carte faite main avec ces horribles dessins de personnages et une tonne de paillettes.
Mesele şu ki sanırım benim babam ve senin annem birbirlerine çok benziyorlar.
Je pense que mon père et ta mère sont assez similaires.
Babam elindeymiş.
Il m'a dit qu'il avait mon père.
11 yaşımdayken, babam hapiste öldü. Ve annemi de pek tanımıyorum.
Mon père est mort en prison quand j'avais onze ans, et je ne sais pas grand chose à propos de ma mère.
Gerçek ailem, annem, babam, kardeşlerim, amcalarım hepsi öldü ve ne için?
Ma vrai famille.. mes parents.. mes fréres, mes oncles.... Ils sont tous mort. Et pourquoi?
Babam planlarımızı iptal etti. Yani tek planım eve gidip bir şişe şarap eşliğinde "Aşk her yerde" filmini izlemekti.
Mon père a annulé donc mes projets étaient de boire quelques verres de fumé blanc en regardant "Love Actually".
Belki babam terk edip giden bir korkak olduğu için olabilir ama bence baba kız sevgisini biraz azaltsan iyi olabilir gibi.
Peut-être que c'est parce que mon père est un lâche qui m'a abandonnée. Ça pourrait être ça, mais j'ai l'impression que tu devrais te calmer sur tout le truc d'amour père-fille.
O güçlü kuvvetli babamın hassas bir anında benden yardım etmesi çok dokunaklıydı.
seing mon grand, fort papa tendre la main à moi d'une manière vulnérables, il était - Il était une sorte de toucher.
Küçükken babamın emlakçı olmasından utanırdım biraz.
Quand j'étais petite, j'étais un peu embarrassée que mon père soit juste un agent immobilier.
Onu hamile bıraktım, babam yapmam gerektiğini söyledi.
Je l'ai mise enceinte, donc mon père m'a dit de le faire.
Sonra da babamın kalp ameliyatını karşılamak için ikinci ipoteğe girmek zorunda kaldım.
Puis j'ai dû prendre une autre hypothèque pour couvrir... l'opération du cœur de mon père.
Babam ve arkadaşlarını katlanır sandayelerinde oturmuş duygularımı açığa çıkaracağım diye koca futbol antrenmanını kaçırmama katıla katıla güldüklerini düşünüyorum da.
J'imagine bien mon père avec ses potes assis dans leur transat à se fendre la gueule que j'ai raté une journée entière de foot car j'essaie de rentrer en contact avec mes émotions.