Başka bir şey istemiyorum traduction Français
203 traduction parallèle
Başka bir şey istemiyorum, Jim, gitmek de istemiyorum.
Je ne veux pas que vous continuiez mais je reste.
Huzurlu, derin bir uykudan başka bir şey istemiyorum.
Je n'ai qu'un désir : Dormir comme une souche.
Bu benim için de geçerli, ya sen, Burke? Ben de başka bir şey istemiyorum.
- Moi aussi, et toi Burke?
Kalın kafalı olmasınlar, başka bir şey istemiyorum.
Espérons qu'ils ne seront pas... têtus, hein!
Başka bir şey istemiyorum.
Je ne demande rien d'autre.
Onu bulmama izin ver kader. Başka bir şey istemiyorum.
Destin, laisse-moi le trouver!
Bana tost makinemi, televizyonumu ve kumandamı verin başka bir şey istemiyorum.
"Laissez-moi avoir un grille-pain, une télé et des pneus solides, " et je la fermerai! Laissez-nous tranquilles! "
- Başka bir şey istemiyorum.
- Je ne demande rien autrement.
Gazeteci olarak. Başka bir şey istemiyorum.
En tant que collègue.
Sen hastasın Osborne.Senden şapka veya başka bir şey istemiyorum.
Vous êtes malade. Je n'accepterai jamais rien qui vienne de vous.
- Ondan ne oyuncak ne de başka bir şey istemiyorum!
- Je ne veux rien d'elle!
İçecek başka bir şey istemiyorum. Merak etmeyin. Rahatlamanızı sağlayacaktır.
Ça vous soulagera... ça fait vomir.
Başka bir şey istemiyorum.
Je n'ai rien d'autre.
- Ben de başka bir şey istemiyorum.
- Je ne demande que ça.
Başka bir şey istemiyorum. Latinum istiyorum.
Je veux du latinum.
Başka bir şey istemiyorum, teşekkürler.
Non, rien, merci.
Karşılığında tebessümden başka bir şey istemiyorum. "
Je n'espère en retour qu'un gentil sourire. "
Sağlığım, milyon dolarlarım, altın evim ve hızlı arabam olduğu sürece başka bir şey istemiyorum.
Tant que j'ai la santé, mes milliards, ma maison en or, ma voiture-fusée, j'ai tout ce qu'il faut. - Oui, mais...
Başka bir şey istemiyorum. Beni rahat bırak.
Maintenant tire-toi.
Bende başka bir şey istemiyorum.
Et je n'aime pas autre chose.
Bunu o kafana sok. Bunun hakkında başka bir şey duymak istemiyorum.
Mets-toi bien ça dans la tête!
Bu açık cezaevinden kurtulup, kırlarda bir yürüyüşe çıkmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
J'aimerais partir de ce bureau de crimes, me promener dans Ia campagne.
Senden başka bir şey duymak istemiyorum.
Toi, tais-toi, je ne veux plus t'entendre.
Tatlı, yaşlı bir ruh olmak istemiyorum, kızkardeşinin, buketlerini zıplatan ilk cockshaw Yankiyle gitmesine izin vermeyi planlamayan sıkıcı bir kişi olmaktan başka bir şey olmak istemiyorum.
Je n'aspire pas à être gentil. J'aspire seulement à être ce que je suis : un grincheux qui n'a pas l'intention de laisser sa soeur filer avec le premier Ricain venu qui lui tournera la tête.
Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum
Et que je ne t'entende plus.
Başka bir şey duymak istemiyorum.
Ça ne fait rien.
- Başka bir şey durmak istemiyorum. - Ve de üstelik eğer haber başkente ulaşırsa bakan şüphesiz sizi görevden aldırır.
Et si la nouvelle atteint la Capitale le Ministre vous fera révoquer immédiatement.
Bu saçmalığı keser misin? Başka bir şey duymak istemiyorum.
Je ne veux plus entendre causer de ça!
Başka bir şey bilmek istemiyorum.
Je ne veux pas en savoir plus.
Ve başka bir şey de olmak istemiyorum.
Et je ne veux pas être autre.
O kalın kafalarında işten başka bir şey olmasını istemiyorum.
Je veux qu'ils ne pensent qu'à travailler. Compris?
Küstahlıktan başka bir şey görmediğin o iğrenç yere dönmeni istemiyorum.
Seulement cet endroit affreux où tu as appris à être impertinente!
Francis beni eve götür. Başka bir şey konuşmak istemiyorum.
Franzis, raccompagne-moi, je n'ai plus envie de t'entendre!
- Başka bir şey duymak istemiyorum.
- Je ne veux plus en entendre parler. - Oui monsieur.
Ale'nin şiiriyle ilgili başka bir şey duymak istemiyorum.
Le poème ne m'intéresse pas. Je ne veux pas en entendre parler.
Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum.
Je ne veux plus rien savoir.
Bir şey daha. Apollo'ya karşı başka izinsiz bir hareket istemiyorum.
Et autre chose, je ne veux plus vous voir vous battre avec Apollon.
Ve hapiste veya başka bir yerde olduğumda olmayacak bir şey için ümit beslemek istemiyorum.
Et si je suis... en prison ou ailleurs... je ne veux pas continuer à espérer, à me faire des illusions, surtout si rien ne doit arriver.
içinde başka bir şey düşünmek istemiyorum.
Je te veux sans rien en dessous.
Başka bir şey duymak istemiyorum.
- Je ne veux pas en entendre davantage.
Birlikte uzun bir gece geçireceğiz... ve horultudan başka bir şey duymak istemiyorum.
La nuit sera longue... et je ne veux entendre que des ronflements.
Bilmek istemiyorum çünkü bildiğim başka bir şey var.
Je ne veux plus le savoir.
Ben kendim için başka hiç bir şey istemiyorum.
Je ne veux rien de plus pour moi
Dinleyin. Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum.
Que je n'en entende plus parler!
Serseriden başka bir şey değilsin ve seni evimde görmek istemiyorum.
Tu n'es rien d'autre qu'un fainéant et je veux que tu partes tout de suite.
Başkan veya başka bir şey olmak istemiyorum.
- Je ne veux pas devenir président.
Artık başka bir şey duymak istemiyorum.
Je ne veux pas en entendre plus.
Gidecek. Gidecek. Başka bir şey duymak istemiyorum.
Ça suffit, je ne veux plus rien entendre.
Meaney, Eger Sucuya top gelirse, bilmiyorum ne yaparsin. Tekme mi atarsin baska bir sey mi! Onun gecmesini istemiyorum.
S'ils passent le ballon au Waterboy, poignarde-le s'il faut, mais ne le laisse pas filer.
Senin başka bir şey yapmanı istemiyorum.
Non, arrête-toi là.
Başka bir şey bilmek istemiyorum.
Je ne veux plus rien savoir.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey bilmiyorum 23
başka birini bul 21
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey bilmiyorum 23
başka birini bul 21