Ben ve o traduction Français
7,195 traduction parallèle
Ah, hayır. O Bayan Lane Fox'la mutlu ve ben de onlar adına mutluyum.
Il est heureux avec Miss Lane Fox et je suis heureuse pour eux.
Avukatı şimdi arayacağım çünkü o masum ve ben de küçük hanım değilim!
Je vais l'appeler de suite, elle est innocente, et je ne suis pas
Sen, ben ve iki kişi daha. O zaman bir şeye benzer.
Toi et moi et deux personnes de plus, c'est du solide.
Bana güvenmenize sevindim ama o da harika bir doktordur ve ben şehir dışına çıkmak üzereyim.
Je suis heureux que ce soit le cas, mais c'est un excellent docteur, et je suis sur le point de quitter la ville...
O zaman ben ve patlayıcılarımı Başkentin dışında bırakın ve...
Donc déposez juste mes blasters et moi à l'extérieur de Capital City et...
- Eğer masaya yiyecek koyacaksa ve ne bileyim Jedi eğitimi için zaman yaratacaksa o zaman ben varım.
Si ça nous permet de manger, et de garder du temps pour, Je ne sais pas... Mon entraînement.
Ben gözler ve kulaklarım, o ise ayaklar.
Je suis les yeux et les oreilles, et il est les jambes.
O bunu biliyordu, ama o çocuğumun babası ve ben ona hep sadık oldum.
Et il le savait, mais il était le père de mon fils et je lui étais fidèle.
Rebecca, beni dinle o masum insanları öldürüyor ve ben yapmışım gibi gösteriyor.
Rebecca, écoute moi, il tue des gens innocent, en faisant croire que c'est moi.
Mike, siz ikiniz o ikili değilsiniz, ve ben ikinizi birden temsil edemem.
Mike, vous deux, vous n'êtes pas comme ces deux, et je peux vous représenter tous les deux.
Çünkü ben Sid olsam ve o bandı oynattığımda elimdeki tek şeyi kullanmış olsam kapıyı gülümseyerek açmam.
Parce que si je suis Sid et que je joue mon seul coup quand je lis cet enregistrement, je ne me montre pas à ma porte avec un sourire.
Cidden, o andan beri ben ve Troian çok yakın arkadaş olduk.
Sérieusement, à partir de ce moment, Troian et moi sommes devenus les amis les plus proches.
Tamam, ben gidip biraz soda ve tuz getireyim o zaman.
Laisse-moi aller chercher du soda et du sel.
O tanıdığım tek diğer ölüm perisi ve sanırım ben ona kafayı yedirdim.
La seule autre banshee que j'ai rencontré. Et je l'ai peut-être rendue complètement folle.
Sonra o gitti ve ben bir çığlık uydum.
Ensuite elle est partie et je l'ai entendue crier.
Gerektiğinde katı ve açık sözlü oldun. Bence ben de şimdi senin için aynı şeyi yapmalıyım. Senin yaptığın gibi sorumluluğu üstleniyorum ve bir dakikalığına kötü adam olup bu iyi bir fikir değil diyorum.
Notre laboratoire a trouvé de l'a-c-é-p-r-o-m-a-z-i-n-e.
Bu yüzden sen bana güvenmesen de şunu bil ki ben sana o kadar güveniyorum ki bütün her şeyimi sana ve bu ekibe koydum.
Même si tu ne me fais peut-être pas confiance, il faut que tu saches, que j'ai tellement confiance en toi que j'ai tout misé sur ton équipe et toi.
O çocuk ve ben bir başyapıt yaratıyorduk.
Ce garçon et moi... nous étions en train de créer un chef d'oeuvre.
Karanlıkta yaşarım ben hanımefendi ve o karanlık da ait olduğum yerdir.
Je demeure dans la noirceur, Madame, et c'est dans la noirceur que je suis à ma place.
Ben evi terk edince, Fausto ve o yakınlaştı.
À l'époque, après avoir quitter la maison, Fausto et lui sont devenus... proches.
Ben o sinir bozucu ve katılıyorum Bir hainin biraz, ama o tehlikeli değil.
Il est vrai qu'il est frustrant et un peu crapule sur les bords, mais il n'est pas dangereux.
O benimdi ve ben onu sevdim.
Il était à moi et je l'aimais.
O sırtını döndü sonra keresinde bitti... Ben, ona atladı onun ısırdı Kulak kapalı, ve ben koştum...
Après qu'il se soit retourné une fois q il avait terminé... je lui ai sauté dessus, mordu son oreille et j'ai couru...
Eğer sen ve ben beraber çalışmasaydık o zaten orada olmayacaktı.
Il ne serait même pas là Si toi et moi n'avions pas travaillé ensemble.
Bak, kimin hatası olduğu umurumda değil, o gittikçe daha bela oluyor, ve ben buna katlanmayacağım.
Oui et bien, je me fiche de savoir à cause de qui, ça empire, et je ne vais pas le prendre.
Ve şimdi bana gelip daha denemeden aramızı bozan o salakça ve bencilce şey ile ilgili yardım istemeye geliyorsun çünkü bu sefer de ben seni kurtaracak pozisyona sahibim
Et maintenant tu viens vers moi avec le fait que que je dois te tirer de tes ennuis pour faire quelque chose de stupide et égoïste qui a creusé un fossé entre nous avant même qu'on ait eu une chance.
O harika bir kadın ve ben onunla evl...
C'est une femme extraordinaire, et je peux vraiment me voir...
Ben nereye gidersem, o da oraya gider ve benim gittiğim yerler her zaman güvenli yerler olmuyor Iris.
Partout où j'irai, il ira, et les endroits où je vais ne sont pas forcément sûrs.
Eğer o yaralanır ya da daha kötü bir şey olursa, ve ben de oradaysam... Sonra senin yüzüne nasıl bakacağım?
Donc s'il se fait blessé ou pire, et que je m'en tire, comment pourrais-je te regarder en face?
Ve ben bunu yaşadım ve o noktaya geri dönmek için gerçekten de heyecanlanıyorum.
Et j'ai et je suis vraiment excité de revenir à ce moment-là.
Bu konuya Harvey'i karıştırmamalıydım ama Mike ile konuştuğum için özür dilemeyeceğim çünkü o ve ben, seninle Harvey gibi değiliz.
Je n'aurais pas du impliquer Harvey là dedans, mais je ne vais pas m'excuser pour avoir parlé à Mike parce que lui et moi ne sommes pas toi et Harvey.
Babam ölüyordu ve ben o kadar kızgındım ki yüzüne zor bakıyordum.
Mon père était mourant. J'étais si en colère que je ne pouvais même pas le regarder.
O kadın ve ben karar verdik ki... bilinçli olarak çift olamayacağımıza karar verdik.
On s'est entendu pour ne pas être un couple.
Eğer senin yerinde olsaydım ve kafamda o büyüyen şey olsaydı tedavi için ben de herkesi satardım.
Si j'étais à ta place, avec cette chose grossissant dans ma tête, j'aurais vendu tout le monde pour un remède, moi aussi.
Artık senin hakkında değil, o yüzden ben de alırım. Ve ben... Ben savaşçımıza uyguluyorum.
C'est eux qui compte maintenant et donc c'est pareil en tant que coach.
Demek istediğim... hala başka bir erkek onunla ilgilenirse, ben onu kıskanıyorum. ve eğer benle bir kadın ilgilenirse, o da beni kıskanıyor.
Je suis jaloux si elle attire d'autres hommes et elle le devient si je reçois celles des autres femmes.
O ben ve Jesse şehirdeki gençlik merkezindeyken.
C'est moi et Jesse au centre pour jeune.
Decompositional değişiklikleri bakılırsa, O, üç gündür ölü ve onun livor mortis, ben söyleyebilirim... O taşındı ediyor.
À en juger par la décomposition du corps, il est mort depuis trois jours, et vu la lividité cadavérique, je dirais... qu'il a été déplacé.
Aayan'ı ben takip ettim ve Haqqani'nin hayatta olduğunu ben keşfettim o yüzden bana düşmanmışım gibi davranma.
J'ai suivi Aayan, j'ai découvert qu'Haqqani était en vie donc ne me traite pas comme si j'étais l'ennemie.
Şirketinin kontrolünü ele almak için onu ben kullandım ama Mike'ın seninle buluştuğu andan itibaren yaptıkları şirketini korumak içindi çünkü iş insanlara değer vermeye gelince o, benim iki katım adamdır ve bu arada senden hiç vazgeçmedi ve seni hiç satmadı.
Je l'ai utilisé pour obtenir le contrôle de la compagnie Mais tout ce que Mike a fait depuis l'instant ou il t'a rencontré a été de sauver ton entreprise, parce que quand il s'agit de faire attention aux autres, il est deux fois l'homme que je suis. et pendant que j'y suis, il ne vous a jamais abandonné, et il ne vous a jamais vendu.
Şanslısın o zaman. Çünkü evren sana beni getirdi ve ben de telefonuna Tinder yükledim.
Et bien, tu es chanceuse, l'univers m'a apporté à toi, et j'ai juste mis Tinder sur ton téléphone
Tamamdır. O zaman ben bir banyoya gidip dişlerimi çamaşır suyuyla fırçalayayım. Sonra geri döneyim ve biz şu işi yapalım.
Je vais aller dans la salle de bain et me laver les dents à la javel... et quand je reviendrai...
Sabah kalktığımda ilk gördüğüm şey o oluyor ve ben de eskileri hatırlayıp ölmek istiyorum.
C'est le premier truc que je vois chaque putain de matin, ça fait tout remonter, et je veux mourir.
belkide ben bu kız sorununa el atabilirim ben o sorunla yeterince mücadele ediyorum. onunla ve ergen hormonlarıyla eve başıboş erkekleri getirmeden.
Je vais avoir assez de mal à gérer ses hormones en éveil sans ramener de vagabonds à la maison.
Ben artık farklı bir insanım. dedektifin dediklerinden anladığım Isabel Greene nin nerede ve nasıl vurulduğudur tam 8 yıl önce ve sen yine o adamlarla birlikteyken alınmışsın.
Les inspecteurs vous ont interpellé dans le quartier où vous avez tiré sur Isabel Greene il y a 8 ans, en compagnie de membres de gang.
O ve ben daha önce belirlediğimiz sinyallerle anlaşacağız, eğer kendini kaybetmeye başlarsa, o sinyallerle kontol altına alacağım.
On arrivera avec des signaux qu'on aura préparés, et s'il commence à se perdre, Je vais les utiliser pour le calmer.
Ben ve Mike arasında değil. O ve Charles Forstman arasında.
Entre lui et Charles Forstman.
Ed ve ben senin önünüze geçsek ben 47, o 48 olsa?
Ed et moi pourrions te passer devant et être les numéros 47 et 48?
Çünkü o aptal bir milkshake değil, o bir bebek. Ve ben ona bağlanacağım.
Parce que ce n'est pas un stupide milkshake, c'est un bébé, et je vais m'y attacher.
Görünen o ki hormonlar kontrolde. Çünkü Petra'nın suitine girdim ve sen haklıydın, ben yanıldım.
Donc, apparemment je suis hormonale parce que je me suis glissée dans la suite de Petra, et tu avais raison et j'avais tord.
Ben bir şeylerin yanlış gittiğine çok emindim ve yanılmışım ve o çok tatlı bir kadın.
J'étais juste tellement sûre qu'il se passait quelque chose, mais j'avais tord, et elle est adorable.
ben ve sen 24
ben veririm 44
ben verdim 28
ben vermedim 18
ve onun 18
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve o 216
ve ondan sonra 16
ben veririm 44
ben verdim 28
ben vermedim 18
ve onun 18
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve o 216
ve ondan sonra 16