Bende yok traduction Français
1,892 traduction parallèle
Evet, doğru, bende yok.
C'est vrai, je ne l'ai pas.
- Bende yok.
- J'ai rien eu.
Hayır, bende yok.
Non, j'ai pas ça, mais...
İstedikleri şey, bende yok.
Ce qu'ils veulent, je ne l'ai pas.
Efendim sizde etkileme yeteneği var, bende yok.
Président, vous savez parler aux gens, pas moi.
Ama bende yok.
Mais je n'en ai pas davantage.
Cevaplar bende yok.
Je n'ai aucune réponse. Aucune.
Evet, ama bende yok.
De toute façon, je les ai pas.
Kızılkafa, bundan bende yok henüz.
Oh, j'ai pas l'orange!
Çünkü masumiyetini kanıtlamak için gereken para bende yok.
Parce que je n'ai pas l'argent pour prouver qu'il est innocent.
Yani bende yok da, Kale'de var. Kurtulmak için deneme aşamasında bir ilaç alıyormuş. Adı Mepolizumab.
J'ai pas la maladie de Kale, mais lui oui, et il prend un médicament expérimental pour s'en débarrasser.
Senin özelliğin bende yok.
Je n'ai pas ce que vous avez.
Seninki de bende yok.
Et je n'ai pas ce que vous avez.
Anahtarlar bende ama yetkim yok.
J'ai la clé, mais pas l'autorité.
Evet, bende hiçbir şey yok.
Non, j'ai rien. Je me couche.
Ev adresi yok bende.
Je l'ai pas.
Hız erkeklik yok bende.
Je n'ai pas d'attributs masculins.
Ama köle bende kalacak. Bunun için yapabileceğin bir şey yok.
Mais je garde cet esclave et vous n'y pourrez rien.
Bende beyin hasarı yok.
J'ai pas de lésions cérébrales.
Bende bir şey yok.
Je n'ai rien.
Bence senin aradigin Alex milyon dolarlik sihirli bir numara ve bende ondan yok.
Ce que vous cherchez, je crois, c'est une baguette magique. Je n'en ai pas.
O organ yok bende.
J'ai plus cet organe.
Valla param yok. Ama benim karım fahişe ve bende jigoloyum uyar mı?
Ma femme se prostitue et moi, je fais le gigolo.
Bilmiyorum, bende hesap numaraları yok
Je ne suis au courant d'aucun compte.
Bende oraya gelecektim, ama vakit kaybetmenin bir anlamı yok, değil mi?
J'allais y venir car il n'y a aucune raison de perdre du temps, non?
- İki üçlü. - Bende de yok.
- Une paire de trois.
Ve Huntington's çok daha iyi bir iş çıkarırdı. Bende Huntington's yok ki.
"Hymie" s'en fiche, et "Huntington" aurait fait ca mieux.
Bende bi haber yok adamım, çarşamba görüştüler... Ama birşey çıkmadı.
J'ai pas de nouvelles, mec, ils se sont vus mercredi, mais... pas de changements.
Stres falan yok bende.
Je vous laisse faire mais je ne suis pas stressé.
Hasidik olmayacağım. En ufak bir düzelme bile yok bende.
Je vais pas devenir hassidique, pas plus que protestant.
Bay Smooth izlenimi verebilirim, ama işin aslı bende pek numara yok.
Je sais que je peux être maladroit, mais la vérité c'est que j'ai pas tellement d'imagination.
Casey, yapma ahbap. Bir kopyasını almadan, yok etmesi için o şeyi adama verecek göz var mı bende?
Casey, mon pote, enfin, tu crois que je la lui aurais donné, alors que je savais qu'il la détruirait, sans auparavant avoir fait une copie?
Aslında İsa gibi ama bilirsin bende sakal yok. Kahretsin!
Comme Jésus, mais sans la barbe.
Bende para yok ama saatimi alın.
Euh, écoutez... Je n'ai pas d'argent. Tenez.
Açıkçası bende hiçbirşey yok.
Sincèrement, je ne porte rien.
Birazdan oraya gideceğim. Bende numarası yok.
J'y retournerai plus tard.
Aslında bu iyi oldu çünkü bende o kara delikten kurtulmak istiyordum ama şuan benim problemlerimi konuşmaya zamanımız yok.
Ce qui me convient, parce que je voulais sortir de ce trou noir de toute façon, mais... Bref, on n'a pas le temps pour ça maintenant.
Bende, baba olacak malzeme yok.
Je n'ai rien de paternel.
- Bende sifiliz yok.
- Je n'ai pas la syphilis.
ikisi de bende yok!
J'en ai aucun des deux!
Peki ama bende yok.
Je n'ai pas cette somme.
Şu konuştuğumuz vizyon, bu bende yok.
Je ne vois que Holly et ce qu'elle fait.
Ama kapalı ve bende de anahtar yok.
Mais c'est fermé et j'ai pas les clés.
Siktir! Bende içlik yok!
Merde, j'ai pas le pantalon.
Ona, o zamana dek gideceğimi söyleyecek yürek yok bende.
Je n'ai pas eu le courage de lui dire que je serai déjà partie.
Sizlerin güzel birer fotoğrafı yok bende.
Je n'ai même pas de bonnes photos de vous tous.
Bende kimse yok.
Je n'ai personne.
Bende bu kadar para yok.
Je n'ai pas autant d'argent.
Bende biliyorum, olması gereken şey oldu. kimsenin bu konuda şüphesi yok.
Je sais tout ça, personne n'en doute.
- Ve bende bunu kaldıracak mide yok, bayım!
... dans une reddition abjecte, c'en est une autre, monsieur. - Et je n'en ai aucune envie!
Yani, bende gelişme olduğunu söyleyeceklerinden şüphem yok.
Ils verraient ça comme une amélioration.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65