Biliyor traduction Français
131,680 traduction parallèle
Biliyor musunuz, Bream-Hall'da etrafıma bakınca, fazlasıyla aynı şeyleri görüyorum.
Quand je regarde Bream-Hall, je vois tout à l'identique.
Bir Nainsan'ı tutsak ettiğini biliyor muydunuz?
Vous saviez qu'elle gardait un Inhumain prisonnier?
Nerede olduğunu biliyor musunuz?
Vous avez une piste sur sa localisation?
- Sınırlarını biliyor ama yardım etmek isteyeceğine eminim. - Güzel.
- mais elle voudra nous aider.
General Talbot burada olduğunuzu biliyor mu?
En fait, si, ça m'embête. Le Général Talbot sait-il que vous êtes ici?
Direktör Mace. Aida'nın ne olduğunu biliyor mu?
Le Directeur Mace... il sait qu'Aida est ce qu'elle est?
- Evet. Biliyor.
- Il le sait.
Siz de öyle, biliyor musunuz?
Il croit en vous aussi.
Biliyor musun, ukala bir insanı kimse sevmez.
Vous savez, personne n'aime les crâneurs.
Bunca zamandır yaptıklarına bakarken teorimi test ediyordum. Her şeyden çok ne istedim biliyor musun?
Tu sais, pendant que je testais ma théorie, à étudier ce que tu avais fait, tu sais ce que je voulais le plus trouver?
Ona verdim ; çünkü bir şeyleri nasıl ortadan kaldıracağını biliyor.
Je lui ai donné. Parce qu'il sait comment faire disparaître les choses.
İnternette Quake hakkında yazılan hayran kurgularıyla dolu bir kütüphane olduğunu biliyor muydun?
C'est tellement génial! Tu savais qu'en ligne, il y a toute une littérature de fan fiction sur Quake?
- Nereye koyduğunu biliyor musun? - Güvenli bir yerde.
- Tu sais ce qu'il en a fait?
Akıl oyunları oynayarak dikkatini dağıtmaya çalışıyor çünkü kodu çözeceğini biliyor.
Il joue avec toi, il essaie de te déconcentrer, parce qu'il sait que tu craqueras le code.
- O bunu biliyor, sen de öyle.
Il le sait, et toi aussi.
- Tony Stark'ın zırhına güç veren şeyi biliyor musunuz? - Tanrım.
Vous savez par quoi est alimentée l'armure de Tony Stark?
- Yerini sadece Koenig'ler biliyor.
Seul les Koenig connaissent sa localisation.
Ona kulak verin. Ne konuştuğunu biliyor.
Elle sait de quoi elle parle.
Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
Vous savez ce que ça signifie?
Kim olduğumu biliyor musun?
Vous savez qui je suis?
Biliyor musun bu oyunda rakip taraflarda olmamız çok yazık.
Vous savez C'est vraiment dommage que nous nous retrouvions sur des côtés opposés dans ce débat.
Bunların komik olan tarafı ne biliyor musun?
Et tu sais le plus drôle?
Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Sais-tu ce que ça ferait?
Bir sivil olarak yaşayabilirdim biliyor musun?
J'aurais pu vivre comme un civil, tu sais?
Daisy biliyor ve kaçtı.
Daisy sait, et elle s'est enfuie. Bon sang.
Neden biliyor musun?
Tu sais pourquoi?
Biliyor musun, dışarıda Nainsan avlarken evde olduğumuzdan daha çok zaman harcıyoruz.
Tu sais qu'on a passé plus de nuits dehors à traquer les Inhumains qu'à la maison?
Bugünden önce Nainsan olduğunu biliyor muydun?
Saviez-vous que vous étiez Inhumain avant aujourd'hui? Oui.
Biliyor musun, Coulson eskiden Hydra ile savaşırdı.
Tu sais, Coulson combattait Hydra avant.
Biliyor musun?
Tu sais?
Babam hep ne derdi biliyor musun? İhanete uğratılmak için güven duygun olması gerekir.
Vous savez, mon père disait toujours qu'on doit avoir confiance...
Bunu biliyor muydun?
Tu étais au courant?
Biliyor musun, sen ortaya çıktığından beri Skye kendinde değil.
Skye n'est plus la même depuis ton arrivée.
Kim olduğumu biliyor musun?
Sais-tu qui je suis?
O hâlde burada olduğunuzu biliyor.
Alors, elle sait que vous êtes là.
Biliyor musun, tanıştığımız andan beri bana yalan söylüyorsun.
Vous m'avez menti depuis notre rencontre.
Biliyor musun, bunun için gönüllü olmana hayranlık duyuyorum Coulson.
Je t'admire de t'être porté volontaire pour la cause.
- Ward bunu biliyor mu?
Ward le sait?
Biliyor musun, Doktorun kötü biri olmadığını beyninin yıkandığını iddia ediyor.
Selon elle le Docteur n'est pas diabolique, il a subi un lavage de cerveau.
Hydra kitaplarının bize yalan söylediğini biliyor muydun?
Tu savais que les livres d'Hydra nous mentent?
O kitapta ne yok biliyor musun?
Vous savez ce qui n'est pas dans ce livre?
Biliyor musun? Bu konuya hiç girmeyeceğim.
Non je vais pas me lancer là-dedans.
Birileri nereye gittiklerini biliyor.
Quelqu'un doit bien savoir où ils vont.
Simmons'ın nereye gittiğini biliyor musunuz?
Vous savez où Simmons est allée?
Nasıl dikkat çekmeyeceğini biliyor.
Elle sait comment disparaitre.
Biliyor musun, ilk başta sana yakınlaşmak istememin sebebi birbirinize karşı hissettiklerinizi anlamaya çalışmaktı.
Tu sais, la raison pour laquelle je... voulais me rapprocher de toi dans un premier temps, c'était... pour essayer de comprendre ce que vous ressentiez l'un pour l'autre...
Kim onlardan daha heyecanlıdır biliyor musun?
Tu sais qui est encore plus excité qu'eux deux?
Bu bir kopya biliyor musunuz?
C'est une réplique, vous savez.
Amir bunun senin hatan olmadığını biliyor.
Le Supérieur sait que ce n'est pas de votre faute.
Bir dolaba kapatılmanın ne kadar küçük düşürücü olduğunu biliyor musun?
Savez-vous comme il est dégradant...
Onu biliyor muydun?
Tu savais pour elle?
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorsunuz ki 33
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorsunuz ki 33
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377