English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Biliyorum canım

Biliyorum canım traduction Français

362 traduction parallèle
Neler hissettiğini çok iyi biliyorum canım.
Je sais ce que vous ressentez.
- Biliyorum canım, biliyorum. Erkek cinsinin hepsi aynı. Evli de.
Je vois le problème, un homme.
Senin yapmadığını biliyorum canım.
Je sais que tu es innocente.
Biliyorum canım. Gerçek mutluluk her riske değer.
Bien sûr, si l'on veut être heureux.
- Paran olduğunu biliyorum canım ama seninle bu yüzden evlenmedim.
Je ne t'ai pas épousée pour ça.
Biliyorum canım.
Je sais, chéri.
Biliyorum canım ama gelemeyeceğim.
Je sais, mais ce sera pas possible.
Hatanın kimde olduğunu biliyorum canım ama söylemem.
Je le sais, mais je ne veux pas le dire.
- Biliyorum canım.
- Je sais, ma chérie.
Ben onun nerede olduğunu biliyorum canım.
Je sais où il est. Viens avec l'oncle Bawley.
Evet, biliyorum canım, senin suçun yok.
Chéri. Ça n'était pas ta faute.
- Seni zehirlemeye kalkışmadım anne. - Biliyorum canım.
- Je n'ai pas essayé de t'empoisonner maman.
Evet biliyorum canım.
- Oui, je le sais, ma chère, je sais.
Şaka yaptığını biliyorum canım.
Je sais que tu plaisantais, mon amour.
Canının ne kadar istediğini biliyorum canım.
Je sais que tu as envie.
Bunları biliyorum canım.
Je suis au courant.
- Sevdiğini biliyorum canım.
- Oh, je sais bien.
Biliyorum canım, sorun değil.
Je sais, mon chéri. C'est très bien.
Evi satamazsam New York'a dönecek param olmaz. Biliyorum canım. - Elimizden geleni yapacağız canım.
Si je ne vends pas la maison, je ne pourrais pas rentrer.
Biliyorum canım. Bu işi çok iyi yapardın.
Je savais que ça, ça te brancherait.
Seni tanımıyorum canım ama sırf görev duygusuyla kendini bastırmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Je ne sais rien de vous, ma chère, mais je sais ce que veut dire être réprimée, se faire suffoquer, se sacrifier pour ce qu'on croit être un devoir envers les autres.
Tabii canım. Biliyorum.
Rien que des lions, je sais!
Evet canım biliyorum ama ağlamaya değmez.
Oui, chéri, je sais. Mais il ne faut pas pleurer pour ça.
Biliyorum canım.
Je sais bien.
Evet canım, hangi gece olduğunu biliyorum.
C'est le soir de Noël.
Biliyorum canım, biliyorum.
Je sais, mon cher, je sais.
- Kızım yarın okuldan eve dönüyor, Beatrice'i görmek için can attığını biliyorum.
- Ma fille rentre demain... du collège et désirera sûrement voir Beatrice.
- Elbette biliyorum, canım.
- Bien sûr, ma chérie.
Sitem edeceksin, biliyorum sıçrayacaksın, ama bunu yapmadan önce unutma ki, terkeden sen, canını dişine takarak çabalayan bendim. Sen New Orleans'a geldin.
Tu vas m'en vouloir, stella, je Ie sais, mais n'oublie pas une chose : toi, tu es partie!
Masam boş kalır yoksa. Çok can sıkıcı bir durum ve korkunç bir hayal kırıklığı biliyorum ama... Zavallı arkadaşım Bunbury'nin yine rahatsızlandığını bildiren bir telgraf geldi.
Et maintenant, je vais prendre une tasse de thé et un de ces délicieux sandwichs aux concombres que tu m'as promis.
Biliyorum, can sıkıcıyım, Norah. Koca bir bebeğim. Ama bir muamma olan şu randevunu bir sır gibi saklamıştın.
Je sais que je suis lente à la détente... mais depuis ton mystérieux rendez-vous... tu es si nerveuse...
Yok canım, ama anahtarın nerede olduğunu biliyorum.
- Tu peux grimper?
- Onun ne dediğini biliyorum, canım arkadaşım.
- Je sais ce que ça veut dire.
Biliyorum canım, ona hayrandın, ama lütfen anlamaya çalış, nereye gidersem gideyim, gözleriyle beni takip ediyor, her hareketimi izliyor.
N'y pense pas. Je dois y aller.
Biliyorum ama dersler canımı sıkıyor.
Je sais mais les révisions me rendent nerveux.
- Biliyorum canım.
- Je sais...
Biliyorum, canım. Hepsi hakkında bana yazmıştın.
C'est moi qui l'ai fait.
Kulağa tuhaf geldiğini biliyorum, çünkü asıl canımı sıkması gerekenin içindeki adamlar olduğunu düşünüyorsundur. Ya da tanımadığım ama beni yakından izleyen birinin.
Je sais que ça a l'air drôle, parce que je suppose que ce qui devrait m'inquiéter ce serait plutôt les types dans le camion ou un gars que je connais ou un type qui me collerait trop dans un bar, un truc comme ça.
Yıldız çetesinin de canımın peşinde olacağını biliyorum
- On a reçu une lettre. - Elle dit que j'ai tué votre chef.
O bir yabancı, biliyorum, ama elimizden bir şey gelmez, canım. Seni parasız alacak tanıdık biri yoktu.
Certes, iI n'est pas de chez nous, mais tu sais bien qu'ici il n'y a eu personne pour te prendre sans dot.
- Yapacağım canım. Arayacağım başka birini biliyorum.
- Je vais appeler quelqu'un d'autre.
Biliyorum, canım. Biliyorum.
Je sais, je sais
- Lynn, canım, ne diyeceğini çok iyi biliyorum.
Tu vas vendre des produits Terry Faith?
Sen biliyorsun, ben biliyorum ve onların canına okuyacağım.
On le sait, et je vais le coincer.
İşinizin başınızdan aşkın olduğunu biliyorum... ama mektuplarımı kendim tape ediyorum ve telefonlara kendim cevap veriyorum... ve artık canıma tak dedi.
Je comprends que vous êtes occupé... mais je tape mes lettres et je prends mes appels... et ça devient insupportable.
Evet canım, biliyorum.
Oui, je sais, chéri.
Biliyorum ama bu senin ilk büyük işin, canım.
Je sais, ma chérie. Mais c'est ta livraison la plus importante.
- Canım ; çok aptalca gelecek biliyorum ama..
- Chérie, tu vas trouver cela idiot...
Canım, biliyorum.
Je sais bien.
Ama bazılarınız beni aradı ve onu çok sevdiğinizi söyledi ki bunları duymak için can atacağını biliyorum.
Certains m'ont appelé pour me dire qu'ils l'aimaient, et il aurait été ravi de l'entendre.
Tek söyleyebileceğim, çok kısa bir süredir beraber olmamıza rağmen filodaki en iyi ekip olduğunuzu biliyorum ve her birinize canımı emanet edebilirim.
Nous travaillons ensemble depuis peu de temps, mais je sais que vous êtes le meilleur équipage de la flotte, et qu'à chacun de vous, je confierais ma vie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]