Biliyorum efendim traduction Français
527 traduction parallèle
Biliyorum efendim.
- Je sais.
Biliyorum efendim, ancak... Branca Adası size bir şey ifade etmiyor mu?
- Je le sais bien, Monsieur, mais cette île de Baranka ne vous dit rien?
Her neyse, Godfrey, "Yaptığım işin memnun edici olduğunu biliyorum efendim" dedi.
Bref, Godfrey m'a dit : "Je pense que vous êtes satisfait."
Ne dediğini ben biliyorum efendim.
Moi, je sais.
Biliyorum efendim, ama o zamanlar gençtik ve Nazi diye bir şey yoktu.
- Nous étions plus jeunes. Et les nazis n'existaient pas.
- Biliyorum efendim.
- Je sais.
Biliyorum efendim. Ama belki Bay Smith kazara da olsa haklıdır.
Je sais qu'il se moque de moi mais à tout hasard...
Ben de öyle biliyorum efendim.
En effet, mon colonel...
Biliyorum efendim.
- D'accord.
Ne yapmam gerek biliyorum efendim : biraz daha sıkı çalışma.
Ce qu'il me faut, c'est du piston!
Biliyorum efendim, fakat robot serbest, ve burası güvenli değil.
Je sais, mais le robot s'est enfui et la zone n'est plus sûre.
- Biliyorum efendim.
Je sais, mon commandant.
Biliyorum efendim.
- Oui, je sais.
Neden burada olduğunuzu biliyorum efendim, cevabım hayır.
Je sais pourquoi vous êtes là, et ma réponse est non.
Biliyorum efendim, ama...
Je sais, monsieur, mais...
Biliyorum efendim.
- Je sais, Monsieur.
Kötü olduğunu biliyorum efendim ama o hasta biriydi ve benim kardeşimdi.
Je sais qu'il était mauvais, mais il était dérangé, et c'était mon frére.
- Biliyorum efendim.
- Oui, je sais.
Evet, biliyorum efendim.
Je sais bien, mais...
Biliyorum efendim, ama asla bir bayanın yaşını söylemem.
- Monsieur je ne donne jamais l'âge d'une dame.
Evet, efendim. Adını da biliyorum.
Je connais son nom.
- Biliyorum, efendim. Sıradaki birinci değil, ikinci de değil, üçüncü araba olacak.
La troisième de la file d'attente.
Bunu söylemek çok korkunç, biliyorum, efendim ama kanımca, tekne batırılmış.
C'est terrible à dire, mais à mon avis, il a été sabordé.
- Öyle olacağını biliyorum. - Evet efendim. Hoşça kalın.
J'en suis sur.
- Biliyorum, efendim.
Cronin, c'est là une lourde responsabilité.
- Farid, şimdi nasıl olduğunu biliyorum. - Evet efendim, biliyoruz.
Maintenant, on sait comment.
Sağ olun efendim. Ama ben okuyacaklarımı ezbere biliyorum.
Inutile, je la sais par cœur.
Evet biliyorum ama Japonlar gelirse işe yarayabilirim efendim.
Je sais, mais je pourrais être utile au cas où les Japs viennent.
- İyi bir yaşam olduğunu biliyorum dünyayı göreceğini, her limanda bir sevgilisi olacağını ve herkese "efendim" diyeceğini de biliyorum, ama ya biz?
C'est une bonne vie et une vie saine, je le sais. Il voyagera et aura une femme dans chaque port.
- Luigi'nin Yeri'ni biliyor musun? - Evet efendim, biliyorum.
- "Luigi", vous connaissez?
Evet, efendim. Biliyorum.
Je sais, c'est ce qui m'a retardé.
Hayır, hayır. Biliyorum ki İrlandalılar biraz ben ben affınızı rica ederim efendim. Hemen yapmasına gerek yok.
- Pas du tout, je laisse ça aux Irlandais...
Biliyorum efendim.
Je sais, monsieur.
Öyle söylendiğini biliyorum, efendim, ama düşündüm de belki siz...
Je sais, mais... je pensais que vous pourriez...
Biliyorum ki siz ve hükümetiniz... Bir kaç dakikamız kaldı efendim.
Je sais que vous et votre gouvernement... un instant, monsieur.
Evet biliyorum. Gelmeye devam ediyorlar efendim.
Oui, je sais.
- Bunu biliyorum. - Bildiğinizi sanmıyorum efendim. Sadece ön cephedeki subaylar verdikleri kararlarla... birisinin öleceğini mi yoksa yaralanacağını mı belirler.
Seul un officier de ligne sait que ses décisions peuvent occasionner des blessures, voire la mort de quelqu'un.
- Teşekkür ederim, efendim. Biliyorum.
Merci, il le sait.
Biliyorum efendim, dert etmeyin.
- Ce n'est rien.
Biliyorum efendim.
Je sais, Seigneur.
Gemide beni bekleyen bir sürü zor görev olduğunu biliyorum. Ama rütbenin küçük ayrıcalıkları vardır, efendim.
Je sais que le devoir m'appelle au croiseur et... il y a des privileges hierarchiques, hein, commandant?
Sizi üzdügümü biliyorum, efendim.
Je te fais de la peine.
Biliyorum, efendim, ama o çok ciddi.
Je sais, mais il le fera.
Evet efendim, biliyorum.
Je le sais bien.
- Evet efendim, biliyorum.
- Oui, je sais.
- Paraya ne kadar ihtiyacımız olduğunu biliyorsun. - Evet efendim, biliyorum.
Nous avons besoin d'argent.
Söylediğini biliyorum. Binmediğine memnunum. Efendim?
Je suis heureux que vous ne l'ayez pas prise...
Evet efendim, biliyorum.
Oui seigneur, je sais.
- Efendim, kuralları ben de biliyorum, Savcının savunmanın tanığını kürsüye çağırması bir sakınca yaratmaz.
Je ne connais pas de règle m'interdisant d'appeler un témoin de la défense tant que cela ne l'empêche pas de témoigner plus tard.
Evet efendim, biliyorum.
Je le sais.
- Evet, biliyorum, efendim.
- Je sais, Monsieur.
efendim 34795
efendimiz 532
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor 196
biliyor musun 6673
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
efendimiz 532
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor 196
biliyor musun 6673
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
biliyorum hayatım 20
biliyorsunuz ki 33
biliyor musunuz 1377
biliyorum baba 24
biliyorsunuz 744
biliyorum biliyorum 28
biliyor musun al 19
biliyorum ki 71
biliyorum bunu 16
biliyorum anne 31
biliyorsunuz ki 33
biliyor musunuz 1377
biliyorum baba 24
biliyorsunuz 744
biliyorum biliyorum 28
biliyor musun al 19
biliyorum ki 71
biliyorum bunu 16
biliyorum anne 31
biliyordum 1178
biliyorsun değil mi 147
biliyoruz 271
biliyorsun ki 112
biliyor musun baba 17
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorum işte 83
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
biliyorsun değil mi 147
biliyoruz 271
biliyorsun ki 112
biliyor musun baba 17
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorum işte 83
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57