English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bir akşam

Bir akşam traduction Français

8,879 traduction parallèle
Babamın da dediği gibi, size bir akşam yemeği borçlandım.
Comme disaient mes parents, je vous dois un dîner de steak.
- Ne? Normal bir şekilde, beni iyileştirdiği için minnettarlığımı ifade etmeye çalışıyordum. "Size bir akşam yemeği borçlandım." dedim.
J'exprimais juste ma gratitude qu'elle m'ait aussi bien guéri, dit "je vous dois un diner", et elle m'a répondu,
- Onu bir akşam yemeğine davet ettin yani.
Tu l'as invitée à dîner. C'est une façon de parler!
1994 yılında Londra'da yaşıyordum. Bir akşam annemden bir telefon geldi. Babamın çok hasta bir şekilde Sheffield'daki bir hastanede yattığını ve bir an önce oraya gitmem gerektiğini söyledi.
En 1944, je vivais à Londres, et ma mère m'a appelé un soir pour me dire que mon père était gravement malade à l'hôpital et que je devais y aller le plus vite possible.
Ne güzel bir akşam.
Belle soirée.
Biliyorum bazıları mezuniyet balosunun kutlamaktan ibaret olduğunu anlatır, ama okuldakilerin çoğunluğu için, mükemmel eşi, mükemmel elbiseyi bulma ve mükemmel bir akşam geçirme baskısını hissettiği başka bir gece.
Certains vous diront que c'est une fête... Mes amies me manquent... mais pour la majorité des élèves, c'est un stress de plus pour trouver le rencard parfait, la tenue parfaite... trouver la pizza parfaite... et la soirée parfaite.
Keşke Amenhotep III ile bir akşam geçirebilseydim.
J'aurais adoré passer une soirée avec lui.
Çok güzel bir akşam geçirin.
Je vous souhaite une magnifique soirée.
Sadece dördümüzün beraber bir akşam geçirmesini istedim.
J'avais juste envie d'une petite soirée à nous quatre.
Bir akşam eve geliyor, karısını, çocuklarını öldürüyor. Mantıklı gelmiyor bana.
Un soir, il rentre chez lui, tue sa femme et ses gosses.
Haftada bir gün, senin seçtiğin bir akşam dışarı çıkarız.
Que diriez-vous, une fois par semaine, sur une nuit de votre choix, nous allons sur une date.
- Şapşal işte. Çok güzel bir akşam, ondan. Tabii istemiyorsan başka.
C'est juste que c'est une belle nuit, mais si tu ne veux pas...
Bana bu akşam kocaman bir biftek alıyorsun.
Tu me payes une énorme côte de bœuf ce soir. Serveur.
Bir araba gitti. Lotus'un içine ettin ve akşam bir çadırda kalmamı mı istiyorsun?
On a une voiture à terre, La Lotus est pourrie et ensuite tu me demandes de dormir dans une tente!
Berbat bir yolculuğun ardından bir de akşam çadırda uyumakla yüzleşiyordum.
A la fin d'un voyage pourri je faisais maintenant face à une soirée camping.
Dün akşam arabamı tamir edemedim çünkü şaşırtıcı bir şekilde bu kasabada alternatör kayışı bulamadık.
Je n'ai pas pu bricoler ma voiture hier soir, car il n'y a pas de courroie d'alternateur ici.
- Sanırım bu akşam adı Calafate olan bir kasabada kalacağız.
Je pense que c'est Calafate, ou quelque chose dans le genre.
Bir süspansiyon parçası sorunu, hepsi bu kadar. Bu da elektronik aksamını bozdu.
Une panne sur la suspension, c'est tout, qui a ruiné l'électricité.
Yarın akşam bir maç var.
Demain soir il y a un match.
Bu akşam dansa gideceğiz, istersen gel ve bir arkadaşını da çağır.
On va au bal du bahut, tu nous accompagnes? Avec une copine?
Ama herkes gibi meyhaneye gitmek yerine küçük daireme gidip, akşam yemeğimi ısıtıp, televizyonun karşısına geçip erdemli bir davranış yaptığımı hissediyordum.
Mais maintenant, au lieu d'aller dans les tavernes, le soir, je rentre sagement dans mon petit appartement et réchauffe un repas congelé. Et je me sens vertueux de faire la bonne chose.
Evet, şeydi güzel bir Pazar günü akşam üzerisiydi. 24 Haziran 1990.
Oui, c'était... un beau dimanche après-midi.
Size şunu söylemeye geldim bugün bu akşam itibariyle ön siparişlerimiz bir milyar kullanıcıya ulaştı.
Je suis ici pour dire. Que nos pré - ventes ont atteint 30 milliards d'utilisateurs.
Bir ara akşam yemeğine gelmelisin.
Viens dîner à la maison.
Peki karınız elinizdeki her şeyi bu akşam buraya bir yabancıya vermeye geldiğinizi biliyor mu?
Est-ce que votre femme sait que vous avez amené tout ce que vous possédez ici, pour le donner à un étranger?
Akşam bir şeyler içelim mi?
Un petit cocktail, ce soir? On partage la note.
O yüzden belki bir ara akşam yemeği yeriz diyorum.
On pourrait peut-être dîner ensemble un de ces quatre.
Bu akşam büyük bir konserim var.
- Plus tard? - Oui. Je dois un spectacle de ce soir.
Bu akşam da değişen bir şey yok.
Rien n'a changé ce soir.
-... ve çok fazla keyifli zaferleri olan bir kariyer, bu akşam aşağılayıcı bir biçimde sona ermiş görünüyor. Özür dilerim!
Pardon!
Bu akşam, çok zor şeyler yaşayan Billy Hope'un intikamı adına muhteşem bir hikâye ortaya çıkarabilir ama gerçekçi olursak Hope'un, oldukça yetenekli ve efektif olan genç şampiyon Escobar gibi birinin karşısında geri dönüp kazanma şansı nedir?
Que cette soirée produise une grande histoire de rédemption pour Billy Hope, qui a traversé tellement d'épreuves, mais réalistiquement quelles sont les chances que Hope puisse revenir et gagner contre un champion si habile et efficace qu'Escobar?
Bu akşam ofansif olduğu kadar, yetenekli ve güçlü bir adam var karşımızda.
Ce soir nous avons un homme aussi bon offensivement, et aussi habile, qu'il est puissant.
Bu akşam, beklentilerin çoğu şimdiden karşılık buldu gerek dövüş şekliyle olsun, gerek dövüşün rekabetçiliği olsun, ve şimdi beklenmeyen bir durumla hiçbir ring uzmanının bu kadar uzayacağını hayal bile edemediği 12. raunduna gidiyoruz.
Beaucoup de faux-espoirs ont déjà été corrigés ce soir par le style de ce combat, par la compétitivité du combat, et désormais... par la circonstance inattendue du début du 12eme round d'un combat qu'aucun analyste n'aurait jamais rêvé voir aller si loin.
Akşam yemeğine bir arkadaşı davet et.
Invite un ami.
Soğuk bir Londra akşamında hayatımı sonsuza dek değiştirecek adamla tanışacağımdan bihaberdim.
J'étais loin de me douter qu'en une froide soirée à Londres, j'allais rencontrer l'homme qui changerait ma vie à jamais.
Kılık kıyafetimi mazur görün. Hem akşam oldu hem de kötü bir gıda zehirlenmesinden muzdaribim.
Excusez mon apparence, j'ai souffert d'un empoisonnement alimentaire.
Hayır, dün akşam teknede bu akşam Paris'te bir şey olacağıyla ilgili bir şey duydum.
Non, hier soir, sur le bateau, ils parlaient d'un truc qu'ils feraient à Paris ce soir.
Şu buraya geldiğimiz günkü akşam, Cumartesi akşamı... Sizi gördüm arabalarınızı gördüm ve düşündüm ki siz bir... Çete mi?
Notre premier jour ici, le vendredi soir, je vous ai vu avec vos voitures, et je vous ai pris pour... un gang?
Bu akşam, sersem eski kocan, o gözlere bakıp " Ne biçim bir seçim yaptım ben?
Bien. Ton crétin d'ex va se dire en regardant ces yeux : " Qu'est-ce qui m'a pris?
Seninle akşam bir yerlere gidelim.
Hé! Je vais te sortir.
Dün akşam bir arkadaşım saygısızlık yaşamış, ben de bugün buraya belki bunu düzeltirsiniz diye geldim.
Hier soir, on a manqué de respect à une amie, et je me suis dit que vous... pourriez sûrement y remédier, Danny.
Onu bu akşam yine görüyorsun, demek ki bir şey olmuş.
Si vous le revoir ce soir, cela signifie que quelque chose est arrivé.
Tabii. Bir ara akşam yemeğine gelip ailemle tanışır mısın?
Est-ce que tu viendrais dîner chez moi pour rencontrer ma famille un des ces jours?
Peki, hazır yumuşak başlı davranıyorken bu hafta akşam dersin olmadığı bir zamanda sinemaya gidebilir miyiz?
Ok, alors puisque tu es avenante ce soir, tu viendrais voir un film avec moi un soir où tu n'as pas cours?
- Bu akşam bir işin var mı?
Tu as prévu un truc, ce soir?
Bir ara Times'a akşam yemeğine gel.
Tu devrais passer me voir au Times, pour le dîner un de ces jours?
Bu akşam yeni Charlie Brown'u göreceğine dair içimde iyi bir his var.
J'ai un bon pressentiment. Ce soir, elle verra le nouveau Charlie Brown.
Akşamımızı mahvetmeye değecek bir şey değil.
- Dans quel but? Rien d'intéressant pour troubler notre nuit.
"Akşam Olur Gizli Gizli Avlarım" ya da "Elbet Bir Gün Kokuşacağız" ın suyu mu çıktı?
Où sont passés "Promenons-nous dans l'effroi" ou "Ne crève pas Jeannette"?
Akşam kimsenin ölmediğinden emin olmak için son derece mühim bir tedbir.
Une précieuse précaution pour s'assurer que personne n'est mort.
Bir sonraki akşam olabilir.
Ou après-demain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]