Bir yabancı traduction Français
5,203 traduction parallèle
Bir yabancı.
Une étrangère.
Gizemli bir yabancı odaları dolaşarak insanları veba gibi öldürüyor.
Un mystérieux étranger allant de pièces à pièces tuant les gens comme la peste.
Namiko bir yabancıyla evlenmiş.
Namiko a épousé un étranger.
Ama bu kez... bir yabancıyı dövdü! Bende Çinliyim ve sadece bir polisim, yapabileceğim herşeyi yaptım.
Mais cette fois... elle a tabassé un étranger! j'ai fait tout ce que j'ai pu.
Japonya'dan rastgele bir yabancıyla sohbet ederken..... aynı anda New York'taki kuzenimle de görüşebiliyorum.
Je peux parler avec quelqu'un au Japon ou avec mon cousin à New York.
Evimi polisler arıyor ve sen bir yabancıyla bana para mı gönderiyorsun?
J'ai la police qui perquisitionne la maison, et tu m'envoies des étrangers avec de l'argent sale?
- Bir yabancıyla mı?
- Avec une inconnue?
Hiç bir yabancı Mandalore'u yönetmeyecek asla.
Aucun étranger ne peut diriger Mandalore.
- Onun için bir yabancıyım!
Je suis un étranger pour elle.
Bir yabancı.
Un étranger.
Teddy, benden bir yabancıyı düşünmemi istiyorsun.
Teddy, tu m'as demandé de te considérer comme un total étranger
Ki az önce tamamen bir yabancıyla paylaştın.
Que tu partages avec un total étranger.
Ayrıca New York'a da yeni gelmiş bir yabancı.
Il est aussi un récent émigré à New York.
- Calabash'da bir yabancı olacağım.
- En Calabre, je serai une étrangère.
Ve oraya bir yabancının girmesi olanaksız.
Impossible de passer.
Neden bir yabancıya yardım ediyorsun ki?
Pourquoi aides-tu un parfait inconnu?
Tek bildiğimiz bir yabancının aracılığıyla geldiği ve adının "Kundakçı" olduğu.
Tout ce que nous savons, c'est ce qu'un courtier étranger a apporté ici et que les gens l'appellent "Fire-Starter".
Bir yabancıyla yatmak.
De changement.
Bekle. Brick ve ben hastalarımızı bir yabancıya bırakmayı ister miyiz bilmiyorum.
Tu sais, je ne sais pas si Brick et moi voulons laisser nos patients avec un étranger.
Karın duvarından aldığım yabancı maddeden herhangi bir şey çıktı mı?
Quelque chose sur la matière que j'ai trouvé dans le rétroperitoine?
Yani yabancı bir kadının evine girip çay yapıyor,... sonra da yukarı çıkıp ona tecavüz ediyor, öyle mi?
Alors il entre dans la maison d'un étrangère, se fait du thé, ensuite monte à l'étage et la viole?
Ben kendimi yabancılarla dolu bir odaya kabul edilmiş olarak görmüyorum. Ben komşumla yattım onun votkasına ulaşmak için.
Je ne me voyais pas reconnaître devant une salle remplie d'étrangers que j'avais couché avec mon voisin pour sa vodka.
Yabancı dokunuş birlikte çalışırken bulduğumuz bir oyun.
"Touche l'étranger" est un jeu que nous avons inventé lorsque l'on a travaillé ensemble.
Teşekkür ederim, efendim! Üniforma giymiş bir eşkiyadan başka, yarı efendi adamlar polis olmak istemezdi. Ve bu yabancı adamlar suç faliyetleriyle dolu, şehir surları dışında, herşeyde burunlarına kadar batmıştı.
Monsieur! que ce n'était rien de plus que des voyous en uniforme. sauf dans la ville fortifiée qui était en proie à des activités criminelles.
Bir gün, böyle konuşuyordum. "Yabancı aksan sendromu"
"Le syndrome de l'accent étranger"
İçimde bir uzaylı büyüyor ve yabancı bir adamı, elini vajinama koyması için bekliyorum.
Ouais, ben j'ai un enfoiré d'alien qui pousse en moi et j'attends qu'un homme étrange vienne foutre sa main dans mon vagin.
Yabancı bir ülkeden gelme, yasadışı, polis öldürmek için gelmiş...
Meurtre illégal d'une série passée en contrebande d'un pays étranger...
Elinde yazılı bir karton olan yabancı birini gönderiyorsun.
Vous envoyez un inconnu avec un panneau.
Evet, o bir kızı var, ama onlar yabancılaşmış olduğunu düşünüyorum.
Et bien, il a une fille, mais je crois qu'ils ne se voient plus.
Eğer yabancı bir cisim ne demek?
Qu'est-ce que vous voulez dire par corps étrangers?
Yabancı bir adamı 12 blok boyunca taşımış.
Cet homme a porté un inconnu sur 12 blocs.
Bir oda dolusu yabancıya garip ailemi anlatacak.
Il va dire à une pièce pleine d'étrangers tout sur ma folle de famille.
Sanırım şimdi bir sonraki bahtsız yabancına döneceksin.
J'imagine que vous allez passer à votre prochaine personne en danger.
Evet, paramı yabancı bir bankaya yatırdım.
Oui, j'ai déposé mon argent dans un compte offshore.
Yani, beyindeki yabancı bir cisim çevredeki hücrelerin bir çeşit protein salgılamasına neden olur.
Un corps étranger dans le cerveau provoque une libération de protéines par les cellules.
Anneler günü kartı bile yazamıyorsun ama kreş müsabakasında sana elbise giydirdiğimi yabancı bir kadına anlatmakta bir sorun görmüyorsun!
Tu peux à peine écrire une carte de fête des mères, mais tu n'as aucun de problème. à dire a un parfait étranger que je t'ai fait porté une robe - pour le spectacle de l'école!
Gustav'a yabancıların bakması yazık diye düşündüm onu görmeye vakti olan ve bunu isteyen bir annesi varken.
Je trouvais ça triste que Gustav soit gardé par plein d'inconnues quand il a une maman qui peut l'accueillir.
Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum.
Je vivais dans une maison étrange Dans un pays étrange avec un homme étrange.
Bi dakika, Carl aşağıda yabancı bir kızla... bizim kanepemizde mi uyuyor?
- Attends, Carl est en bas avec une femme bizarre dormant sur notre canapé?
Aşağıda yabancı bir kadın varken seninle seks yapmayacağım.
Je ne vais pas coucher avec toi alors qu'il y a une femme étrange en bas.
Şey, ben bir İtalyan'ım, diğerleri ise yabancı.
Enfin, je suis un Italien et les autres sont des étrangers.
Yabancı diye bir şey yoktur.
Il n'y a pas d'étrangers...
Yabancısı olduğum bir yerde rahatlamam çok zor.
C'est difficile pour moi d'être dans un environnement étrange.
Güven bana, el ilanı üzerine gelmiş sekiz yabancıyla çakışırken bir yerden sonra pencereden dışarı bakıp almış olduğun tüm kararları sorguluyorsun.
Quand tu te tapes huit inconnus qui ont répondu à un flyer, tu vas forcément regarder par la fenêtre et remettre tes choix en question.
"Terazi : Hayatınıza yabancı bir adam girecek."
"Balance : un homme étrange fera apparition dans votre vie."
Bana, insanlar arasında yabancılara karşı bile bencil olmayan bir bağlantı olduğunu gösterdi.
Cela m'a appris qu'il peut y avoir un véritable lien entre les gens même entre des étrangers.
Yabancı bir yatırımcı arıyor ve parayı denkleştirmeye çalışıyorduk ama bir engel çıktı.
On a cherché un investisseur externe pour réunir l'argent, mais y a un hic.
Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum.
Vivre dans une maison étrangère dans un pays étranger avec un homme inconnu.
Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum.
Je vivais dans une maison étrange, dans un pays étrange, avec un homme étrange.
Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum.
Vivre dans une maison étrangère, dans un pays étranger, avec un homme inconnu.
O zamandan beri, yabancı hükümetlerden veya casuslardan herhangi bir temasta bulunuldu mu?
Avez-vous reçu des communications d'agents étrangers ou du gouvernement depuis cette époque?
yabancı 196
yabancılar 56
yabancı mı 19
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
yabancılar 56
yabancı mı 19
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gidemezsin 16
bir yolunu buluruz 32
bir yere gitmiyoruz 22
bir yudum 17
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yer biliyorum 28
bir yıl önce 51
bir yolunu buluruz 32
bir yere gitmiyoruz 22
bir yudum 17
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yer biliyorum 28
bir yıl önce 51