Bir yere gidemezsin traduction Français
126 traduction parallèle
Asla hiç bir yere gidemezsin. Seni vururlar.
Mais vous n'y arriverez jamais!
Bensiz bir yere gidemezsin.
Tu ne partiras pas sans moi.
- Bir yere gidemezsin!
- Tu n'iras pas.
Hiç bir yere gidemezsin Hollis!
Tu riras nulle part.
Hiç bir yere gidemezsin.
Tu riras nulle part.
Hank bunu almadan bir yere gidemezsin.
Hank, je ne vous laisse pas partir sans ça.
Bir yere gidemezsin, David!
Tu n'as nulle part où aller!
Çünkü bir yere gidemezsin.
Tu n'iras nulle part.
beni yenmeden.. bir yere gidemezsin!
Vaincs-moi et je te laisse aller voir Diamant-noir.
Bu bacakla bir yere gidemezsin.
Vous n'irez nulle part dans cet état.
Ama bu sandalyeye bağlarsam bir yere gidemezsin.
Mais attaché à cette chaise tu n'iras nulle part
Bu üniversite işini halletmeden bir yere gidemezsin!
Tu ne sors pas tant qu'on n'a pas parlé de la fac.
- Hiç bir yere gidemezsin.
- Tu peux pas partir.
Ama senden bir kelime daha duyarsam... sadece bir kelime, hiçbir yere gidemezsin.
Mais si tu dis un mot de plus, un seul... tu n'iras pas.
- Hiç bir yere gidemezsin... -
Ne t'en vas pas...
Artık bir yere gidemezsin.
Vous n'irez pas loin.
- Belki hiç bir yere gidemezsin.
- Tu risques de n'aller nulle part.
Bir yere gidemezsin.
T'es incroyable.
Oh, hayır, bir yere gidemezsin.
Tu bouges pas d'ici.
Bir yere gidemezsin.
T'es censé aller nulle part.
Bir şey yemeden hiçbir yere gidemezsin.
Tu ne vas nulle part avant d'avoir mangé quelque chose.
Hiç bir yere gidemezsin.
Toi, tu restes là, caboche.
Bir yere gidemezsin.
Tu sors pas d " ici.
Önüne bir ayna tutup içini sana derinliklerine kadar göstermeden bir yere gidemezsin.
Je vous ferai voir jusqu'au fond de vous-même
Bir yere gidemezsin.
Vous n'allez nulle part.
Sıcak, ter kokulu ve havasız bir oda da olabilir ve şu genişlikte bir karyolaları vardır. Sen yine de bir yere gidemezsin.
Même dans une chambre embuée, sans air conditionné et avec un lit de camp grand comme ça, tu n'y échappes pas.
Onunla hiç bir yere gidemezsin, Davey.
T'arriveras à rien avec elle, Davey.
Zaten bir yere gidemezsin, çünkü pastane henüz açılmadı.
C'est vrai, la boulangerie est fermée. Dix paniers.
Hiç bir yere gidemezsin... nehrin dibindeki o insanlar kadar... ölüsün artık.
Tu es à la flotte. Aussi mort que ces gens dans le fleuve.
Bir yere gidemezsin.
Vous ne partirez pas.
- Bir yere gidemezsin.
- Je me tire. Ca va pas?
- Dixon Doss burada mı? - Dostum, bir yere gidemezsin. Polisler sizinle konuşacak.
Restez là, ils veulent vous parler
Preston, yıllığımı imzalamadan bir yere gidemezsin.
Preston, tu dois signer mon annuaire.
- Hayır gidemezsin. Komünyon kahvaltısı yapmadan bir yere gidemezsin.
Tu ne vas pas faire la quête avant d'avoir pris ton repas de communion.
İkimiz de Paris'teyken bir yere gidemezsin.
Pas pour être ici à Paris en même temps que moi.
- Yo, yo, yo, Bu şekilde giyinerek... hiç bir yere gidemezsin.
- Non, non, non, tu ne vas nulle part habillée comme ça.
- Hiç bir yere gidemezsin.
- Tu ne vas nulle part.
Bir yere gidemezsin.
Tu n'iras nulle part. - Tu veux m'en empêcher?
Aptalca tehditlerde bulunmayacağım ama o adamla bir yere gidemezsin... çünkü, nereye gidersen peşinden gelirim.
Ne prends pas ça comme une menace, mais tu ne fuiras pas avec lui car où que tu ailles, je te suivrai.
Kotamı doldurana kadar bir yere gidemezsin.
Vous n'irez nulle part tant que j'aurai pas fait mon quota.
Artık hiç bir yere gidemezsin Ram.
Tu peux aller nulle part ‡ ce moment Ram.
Bu iş burada biter. Bir yere gidemezsin!
Pas question!
- Hadi, otur şuraya da yerinden kımıldama. Yüzüne bir ayna tutup, en derinlerine kadar sana içini göstermeden bir yere gidemezsin.
Un miroir vous montrera le fond de votre âme.
# Oh, sen bir çocuk arabası ya da beygirle her yere gidemezsin
Car on ne va pas loin En diligence, c'est trop de parcours
# Sen bir çocuk arabası ya da beygirle her yere gidemezsin
Car on ne va pas loin En diligence, c'est trop de parcours
Bu şekilde bir yere gidemezsin.
Tu ne peux pas te montrer comme ça.
- Gidemezsin bir yere.
- Vous pouvez aller derrière les barreaux!
Londra'da çok zamanın vardır, hep bir yere gitmek zorundasındır,... hepsine birden gidemezsin.
Il y a beaucoup de temps à Londres, et il faut bien qu'il aille quelque part. Tout n'est pas consommé tout de suite.
Bir kazada, olay yerinden öylece çekip gidemezsin. Birini yere serdiysen, en azından durursun.
On ne fuit pas après avoir heurté quelqu'un.
- Bir yere gidemezsin.
- Non!
Hiç bir yere gitmiyorsun, bu adamla gidemezsin.
Tu ne vas nul part, pas avec ce type.
bir yere gitme 51
bir yere gitmiyorum 43
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yere mi gidiyorsunuz 17
bir yere ayrılmayın 18
gidemezsin 213
bir yere gitmiyorum 43
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yere mi gidiyorsunuz 17
bir yere ayrılmayın 18
gidemezsin 213
gidemezsiniz 39
bir yazar 32
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yolu var 41
bir yıl önce 51
bir yer biliyorum 28
bir yazar 32
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yolu var 41
bir yıl önce 51
bir yer biliyorum 28