Bir yazar traduction Français
2,995 traduction parallèle
Colin Clark başarılı bir yazar ve belgesel filmci oldu.
Colin Clark devint un auteur et un réalisateur de documentaires reconnu.
Ben bir yazarım, Sasha ; seks oyuncağı değil.
Je suis un écrivain, pas un jouet sexuel.
Sürekli sette olan bir yazarı kim ister ki?
Mais qui veut un écrivain sur le tournage?
Özellikle, başroldeki kadını siken bir yazarı.
Surtout s'il baise l'actrice principale.
Ben bir yazarım, Sasha, seks oyuncağı değilim.
Tu sais Sasha, je suis un écrivain, pas un jouet sexuel.
Yoksa sadece onların medikasyonunu mu yönetiyorsun? Ben de bir yazarım.
- Ou vous leur donnez juste leurs médicaments?
Gerçek bir yazar olmak için pejmürde ve salaş olunmalı ki böylece yazdıkların derin ve anlamlı olsun.
Pour être un véritable auteur, il faut être débraillé et un peu marginal pour donner de la profondeur à ses textes.
Ben roman veya eleştiri yazan bir yazarım.
Non, je suis écrivain, romancier, critique.
Sadece eski bir yazar hakkında birkaç soru sormak için Bay Hattaway'a uğradık.
On nous a jetés à cause des questions sur l'ancien rédac chef.
Kariyer sahibi, tanınmış bir yazar, iyi para kazanıyor, zeki, sempatik, yakışıklı ve oldukça da çekici.
Il a une carrière, c'est un auteur publié, il gagne bien sa vie, il est intelligent, spirituel, et vraiment, vraiment charmant.
Baban bir yazar değil mi?
Votre père n'est-il pas écrivain?
Bir yazar ve arkadaşları.
Un écrivain et ses amis.
Teknisyenler arabada bir yazar kasa fişi bulmuş.
On a retrouvé un reçu d'encaissement de chèque. - Daté?
Yani bir sanatçı veya bir yazar... haydi. değil mi?
Je me voyais artiste ou écrivain, mais bon, je dois payer mon loyer.
Ya da denerim. Hep bir yazar olmak istemiştim ama hiç zamanım olmadı.
J'en ai toujours rêvé, mais je n'ai jamais eu le temps.
Ve bir yazar.
Et c'est un écrivain.
Bir yazar asla söylemez.
Un écrivain ne le dit jamais.
" Yazar olarak, mutlu sonlarda tam bir beceriksizim.
" En tant qu'écrivain, j'adore les fins heureuses.
bilirsin bir çok kız ya güler, ya cevap yazar ya da durum güncellemesi gönderirdi.
La plupart des filles auraient ri, renvoyé un Texto ou mis à jour leur statut.
Yazarı bir doktor, ama takma ad olarak "Şeytan"'ı kullanıyor.
L'auteur est un médecin, mais utilise le pseudonyme de "Démon".
"Tarih soykırımlarla dolu, bir tanesini seçip bir kitap yazarım" demiş olmanı anlayışla karşılıyorum.
Je comprends qu'on se dise : "Je vais prendre un massacre, et écrire dessus."
Bunu aklımın bir köşesine yazarım.
Je le garderai à l'esprit.
Bir Hollywood yazarının nasıl görünmesi gerektiği hakkında bayağı yanlış fikirlerim varmış. - Aptalca değil mi?
Je suis victime des clichés sur les scénaristes hollywoodiens.
Büyük bir Holywood yazarı, gerçek yaşamda...
Un grand scénariste hollywoodien en chair et en os.
- Ben bir yazarım!
Je suis écrivain!
Bize yeni bir konuşma yazarı lazım.
Il nous faut de nouveaux auteurs.
Sana bir not yazarım.
Je t'écrirai un mot.
Kim bu kadar berbat bir yazı yazar ki.
Qui que ce soit, il écrit très mal.
Hayır. Sadece yayınlanmış yazarımızı tebrik ediyor ve onunla karşısına kırk yılda bir çıkacak Titan'a gitme fırsatını tartışıyordum.
Non, je félicitais notre auteur, et nous discutions de cette occasion unique d'aller sur Titan.
Burada karışık bir durum ortaya çıkar ve bir yönetmen veya bir kitap yazarı olarak seyirciye neyin tarihi bir gerçek olduğunu ve tipik bir "gerçek kurgu" işinde neyin spekülasyon olduğunu gösterme zorunluluğun olur.
En cas de docufiction, le réalisateur du film ou l'auteur, pour un livre, a pour devoir de préciser au public ce qui est avéré et ce qui relève de la spéculation.
Bay yazar Bir takımız sanıyordum
Cher collaborateur, je croyais que nous formions une équipe jusqu'à la fin de l'enquête.
Amigo yapıştırma defterime bir şeyler yazar mısın?
Tu signes?
Öte yandan gerçek bir şarkı yazarı ve dosttu.
Il avait un partenaire d'écriture et un ami.
Ayrıca Marshall, sen de işsiz olamazsın. Bu yüzden artık cin içip duran, zampara bir oyun yazarısın.
De même, Marshall, tu ne peux pas être au chomage donc maintenant, tu es un dramaturge amateur de gin et coureur de jupons.
Sana bir çek yazarım,..
Je peux vous faire un chèque.
Sen bir oyun yazarısın.
Vous écrivez des pièces de théâtre.
Babama söylerim, ailene bir mektup yazar.
Il pourrait écrire à ta famille.
Bir roman yazarım diye düşünmüştüm.
Je pensais écrire un roman.
Kurt harika bir söz yazarıydı, çok güzel bir sesi vardı ve gerçekten çok sade şarkılar yazdı.
{ \ pos ( 192,210 ) } Kurt était un chansonnier formidable et il avait une belle voix. { \ pos ( 192,210 ) } Il écrivait des chansons très simples.
Başka müzisyenlerle işbirliği yapan bir şarkı yazarı olarak bunu söylemem pek de adil değil.
Ce n'est peut-être pas très juste de dire ça en tant que chansonnier qui collabore avec d'autres musiciens.
İnsanlar yazarı görünce, kitabı aldıkları takdirde, Ne okuyacaklarına dair bir his verirmiş.
Les gens voient l'auteur, et cela leur donne une idée de ce qu'ils vont trouver si ils achètent le livre.
Çok yetenekli bir müzisyendir, harika şarkılar yazar.
C'est un excellent musicien, il compose merveilleusement.
Endişelenme. Sana da kokarcalar hakkında - uzunca bir mesaj yazar eminim.
Je suis sûr qu'elle t'écrit un roman sur les mouffettes.
Bağırsaklarla ilgili bir bölüm yok ama İncil'in her yerinde adalet terazisiyle ilgili şeyler yazar.
Aucune correspondance dessus, mais l'idée de balance est dans la Bible.
Pekâlâ o zaman başka bir mahkeme emri yazısı yazarım ve Pilgrims Loca koltuğu olmayan bir hakim bulurum.
Je vais retaper un mandat et trouver un juge qui n'assiste pas au match.
Seçmeye gelen insanlar karakterleriyle öyle özgün bir duruş sergiler ki "İşte bunu yazarım." derim.
Les gens viennent et auditionnent, ils viennent comme ils sont, et je me dis, "je vais écrire pour lui".
Bir yazar nereye gidebilir ki?
Où irait un écrivain?
Bir yazar?
Un écrivain?
Bay Delgado, bir muhabir kendi sorularını kendi yazar.
M. Delgado, un journaliste écrit ses propres questions.
Sana bir çek yazarım.
Je te ferai un chèque.
Aslında ben de yazar kilitlenmesi yaşıyorum bu aralar yani bir yürüyüş iyi gelebilir.
- C'est inutile. Je suis atteinte du syndrome de la page blanche. Une balade m'aidera peut-être.
yazarım 53
yazar 115
yazarlar 18
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
yazar 115
yazarlar 18
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18
bir yolu var 41
bir yerde okumuştum 21
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18
bir yolu var 41
bir yerde okumuştum 21