English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bir şeyin yok

Bir şeyin yok traduction Français

1,879 traduction parallèle
- Söyleyecek bir şeyin yok mu?
- N'avez-vous pas quelque chose à dire?
Kaybedecek başka bir şeyin yok.
Tu n'as rien à perdre.
- Bir şeyin yok ya?
- Tu es blessée?
Aslında, yapacak fazla bir şeyin yok.
En fait, y a pas grand-chose à faire.
Bir şeyin yok sert çocuk.
Tu es d'aplomb. À plus tard, dur à cuire.
Artık söyleyecek çok bir şeyin yok herhâlde?
Vous avez moins de choses à dire maintenant, hein?
Bir şeyin yok ya Fargo?
Tout va bien, Fargo?
Jack... Ekleyecek bir şeyin yok mu?
Tu as quelque chose à ajouter?
Bir şeyin yok.
Ça va aller.
Tamam bir şeyin yok, Kahn.
C'est rien, Kahn.
Bir şeyin yok. Bir şeyin yok.
Tu vas bien.
- Bir şeyin yok değil mi?
Ca va aller?
En ufak bir sıyrık bile yok. Hiçbir şeyin yok mu?
Pas une égratignure, rien.
Ama bir şeyin yok, özür dilenecek hiçbir şeyin yok.
Mais tu n'as rien, vraiment rien fait de mal.
Gözden çıkardığın bir şeyin yok mu?
- J'ai rien sur moi. Vous avez pas un truc?
Senin de bir şeyin yok, değil mi?
Tu vas bien?
Bir şeyin yok ya, ahbap?
Tout va bien l'ami?
Bir şeyin yok, tatlım. Bir şeyin yok, tatlım.
Ça va aller.
Bir şeyin yok.
Tu vas bien.
Erkek dergilerinin eski sayılarından daha şehvetli bir şeyin yok mu?
Mec, t'as pas plus trash que des vieux Gent Magazine?
Bir şeyin yok.
Vous allez bien.
Gizleyecek bir şeyin yok demek.
Rien à cacher?
saklayacak bir şeyin yok, değil mi?
Vous n'avez rien à cacher, n'est-ce pas?
Görünüşe bakılırsa bir şeyin yok, Martel.
Tu es saine et sauve. Que s'est-il passé?
Bak, bence bir şeyin yok.
Je crois que vous allez bien.
Bir şeyin yok.
Ça va aller maman.
Ölmeyeceksin, bir şeyin yok.
On va pas mourir.
N'aber dostum? Bir şeyin yok ya?
Tu te sens bien?
Şanslısın. Bir şeyin yok.
Vous avez eu de la chance.
- Çok şükür bir şeyin yok
- Dieu merci, tu vas bien.
Bana bak, yok bir şeyin, yok.
Regardes-moi. Tu vas bien.
Bir şeyin yok ya?
Ça va?
Şey, Elisa seni sevdiği sürece başka bir şeyin önemi yok, değil mi?
Ce qui compte, c'est qu'Elisa vous aime, non?
Artık hiç bir şeyin önemi yok.
Rien de tout ça n'est important maintenant.
Çok kötü bir kıyaslama oldu. Bende olan şeyin büyükannemde olanla ilgisi yok.
Ce que j'ai n'a rien à voir avec ce qu'avait mamie.
Yanlış bir şey yapmadıysan, endişelenecek bir şeyin de yok demektir.
Si vous n'avez rien fait de mal, vous n'avez pas à vous inquiéter.
Dünyadaki hiç bir şeyin önemi yok.
Rien d'autre n'importe dans ce monde.
Ben yok'um. - Söyleyecek bir şeyin varsa...
Vous voulez continuer?
Dinleyin bayan ; bu parçayı elinde bulunduran şeyh için... ne Papa'nın ne Vati.... hiç bir şeyin önemi yok.
Le cheik qui le possède se fout pas mal du Pape, du "Vatichose".
Kaybedecek bir şeyin yok.
Vous n'avez rien à perdre.
Aramızdaki şeyin yaşla bir alakası yok ama insanlar bu şekilde görmüyor.
Notre amour n'a pas d'âge, mais le monde n'est pas d'accord.
Bir şeyin yok.
Dr Gallagher.
Her şeyin en iyisi olması için, ertelemem dışında bir hata yok.
Sauf d'être sorti avec moi.
Herhangi bir şeyin kontrolü yok elinde.
Il cause seulement des problèmes.
Bir şeyin geleceği yok.
elle ne paraîtra pas.
Buradasın. Hiç bir şeyin önemi yok. Bir daha çekip gitmene izin vermeyeceğim.
Mais tu es revenu et je ne te laisserai plus repartir.
- Yok bir şey. Burada hiçbir şeyin olacağı yok, çünkü medyum diye..
- Rien, car il n'y a rien ici.
Seni harika bir polis yapan şeyin.. .. çoraplarınla bir ilgisi yok.
Ce qui fait de toi un policier formidable n'a rien à voir avec les chaussettes.
Hiç bir şeyin olup bittiği yok.
Non, rien.
Sikime "bir şeyin" yok.
Mon cul!
Bu durum onda, her şeyin bir anda.. bozulup, yok olabileceği gibi sabit bir endişe bıraktı.
Maintenant, elle craint sans cesse que tout puisse s'écrouler du jour au lendemain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]