Bununla birlikte traduction Français
1,064 traduction parallèle
Bununla birlikte, bu soruşturma kanuna uygun şekilde ilerleyecek.
Cependant, nous devons respecter la procédure dictée par la loi.
Naif bir metin. Kısacası, ölçüye uygun bestelenmiş bir çalışma. Ama bununla birlikte, sanatın yüksek bir tezahürü.
Livret naïf, œuvre de commande, et pourtant la plus haute manifestation de l'Art.
Bununla birlikte, o itici his yine de aynı yerde duruyor.
Pourtant la contrainte est inchangée.
10 bin yıl önce, bir güneş yok oluyordu ve bununla birlikte dünyası da.
Il y a 10000 ans, un soleil s'éteignait entraînant son monde dans la mort.
Bununla birlikte, iyi bir şekilde çizilmiş metafor oldukça aydınlatıcı olabilir ve daha önce açık şekilde yönlendirilmemiş geniş kapsamlı sonuçlara ışık tutabilir.
"Mais une métaphore efficace peut aussi être très suggestive. " Elle peut révéler certaines conséquences extrêmes, " informulées,
Bununla birlikte, genç baron bir kulüpten çıkarken görülmüş. Hani şu malum kulüplerden biri.
Et on a vu le jeune baron sortir d'un club, un de ces clubs... équivoques.
On altı, bununla birlikte.
Seize, avec celui-ci.
Bununla birlikte, yeni öğrenme durumlarında, oldukça esnek ve yumuşak bir tepki oldukça belirgin.
Mais je note une très grande malléabilité de l'esprit en situation d'apprentissage.
Bununla birlikte, bizi sonuç olarak zayıf düşürecek kültürümüze özgü şeylere yapışıp kalmak da doğru değil.
Mais nous ne devons pas nous accrocher à notre culture et à nos usages Si, comme conséquence, nous devons devenir faibles et sans résistance.
Avukatım tüm bu bilgiyi, bununla birlikte, midem ve onun bileğiyle ilgili bir doktor raporu alacak.
Ces renseignements seront remis à mon avocat, ainsi qu'un rapport médical sur mon estomac et sa cheville.
Bununla birlikte, şu anki durumda Afrika kolordusunu bölüp Rommel'i denize kadar sürebiliriz.
Il semble que nous pourrions... couper en deux l'Afrikakorps. Nous faire un passage jusqu'à la mer.
Bununla birlikte, gerekirse biz...
Cependant, si nous...
Genç sevgilin Imre bununla birlikte!
Votre jeune amant. Avec ça.
Bununla birlikte onlar, hayvanat bahçesinin hastanesinden alınıp..... bir otele yerleştirilecek ve ayrıntılı bir şehir turuna çıkarılacaklar.
Les singes quitteront le zoo pour un hôtel et on leur fera visiter la ville.
Bununla birlikte, bu dava bitinceye değin, ücretli olarak açığa alınman gerekecek
Par contre, vous êtes suspendu jusqu'à la fin de cette affaire, avec solde.
Bu makamın bir üyesiyim, ve bununla birlikte herhangi bir gerçek para almam... Bir şekilde mecburiyet altında olmuş olabilir.
En tant que membre de ce commissariat, et même si je ne vois pas la couleur de cet argent, je pourrais être, d'une certaine manière, leur obligé.
Bununla birlikte sorun şu ki, o kişi her kimse, ondan korktunuz.
En tout cas, qui que ce soit, vous en avez eu peur.
Bununla birlikte onun Yagyu-Klanı'nın bir üyesi olduğunu öğrendik.
Par ailleurs, il appartient aussi au Clan Yagyu.
Bununla birlikte Ryurei denen adamı sevmeye başladım.
De plus... j'ai appris à apprécier... ce Ryurei.
Bununla birlikte, onu biraz daha ileri götürmen gerekiyor.
Cependant... il faut que vous alliez plus loin.
Doktor, öyle görünüyor ki, bunun cinayet silahı ile eşleşeceğini düşünüyor. Bununla birlikte, hiçbir parmak izi bulamadım.
Le médecin pense qu'il s'agit de l'arme du crime, mais il n'y a aucune empreinte.
Pekala, adalelerini seviyorum, ışıltılı gülümsemeni, fakat bunların arkasında başka birinin saklı olduğunu biliyorum, o adam ürkek ve utangaç, bununla birlikte büyük bir kalbi var...
Bien sûr, j'aime vos muscles superbes et vos dents éclatantes. Mais derrière ce masque se cache un homme. Un homme timide et pudique, avec un coeur immense.
Bununla birlikte bilim adamları bu penguenlerin bu komik, uçamayan, perde ayaklı veletlerin nihayet, farkında olmadan insan beyninin meçhul derinliklerini anlamaya yardım edeceğine inanıyor.
Pourtant, on croit que ces pingouins, ces petits cons sans ailes et aux pieds palmés, pourraient aider l'homme à pénétrer les profondeurs de l'esprit humain.
Bununla birlikte, motorlardan birini devredışı bırakmak zorunda kaldı, - biraz zorlanarak çalışıyordu.
Cependant, il doit éteindre l'un des moteurs, qui semble ne pas fonctionner normalement.
Bununla birlikte, bilmen gerektiğini sandığım bazı gerçekler var.
Mais vous devriez savoir certaines choses.
Bununla birlikte, halk sandığına ağır bir yük olmaya başladı.
Il faudrait veiller aux dépenses de la ville.
Doğru, ailem Avusturya kökenli, bununla birlikte ben Macar uyruğundayım.
J'ai la nationalité hongroise mais je suis d'origine germanique.
- Sıradan bir pasaport değil. Odessa üyeleri için çkarılan sahte pasaport. Bununla birlikte bir de yeni kimlik.
- Pas un passeport ordinaire, un faux passeport, tels que Ies donne I ´ Odessa, avec une nouvelle identité.
Bununla birlikte, önerim, biraz daha fazla hayalgücü ve çok daha fazla çalışma ortaya koyman.
Mais use d'un peu plus d'imagination et de beaucoup plus de sérieux.
Bununla birlikte sanırım Ned Paradise'ı yeğler.
Ned préfère "Paradise".
Bununla birlikte, Pazar sabahı bir coğrafi mucizeyle ilgili... kısa bir deneme yazmanız gerekiyor. Hepsi bu kadar.
C'est malgré tout une merveille géologique qui fera l'objet d'une dissertation lundi matin.
Ve bununla birlikte, dostlarım, belleğim beni yanıltmıyorsa, evet, öyle. "Kan dökmeden, merhamet olmaz. Kan dökmeksizin." Baudelaire.
Et encore mes amis, si ma mémoire ne me trahit pas oui, c'est ça, sans effusion de sang, il n'y a point de pardon, sans effusion de sang.
Bununla birlikte, Akbaba'ya ait yazınsal ve makine dokümantasyonları tutarlı olduğundan New York Merkez ilişikteki Akbaba raporunun kopyasını CIA Merkez Büro, Langley, 17.
Centre N.Y. adresse rapport Condor au Q.G. C.I.A. à Langley. A l'attention Chef Section 17.
Amerikan jetleri, her gün askeri hedefleri bombalamaktadır. Bununla birlikte bazen de, görüntülerde gördüğümüz gibi bombardıman sivil halkı da etkilemektedir.
Des objectifs militaires sont bombardés chaque jour, mais parfois, comme le montrent ces images, les bombardements affectent la population civile.
Bununla birlikte arkanızda da şu iki mareşal var.
Pourtant deux maréchaux vous soutiennent.
Bununla birlikte, onlar karılarının gözlerini oymuyorlar, değil mi?
- Ils leur crèvent pas les yeux, si?
Bununla birlikte, artık acı içinde olmayacaksın... acıdan tamamen... arınacaksın.
Mais tu ne souffriras pas. Tu ne souffriras quasiment pas.
Geçenlerde, kışın büyük göğüslerin beni cezbettiğini fark ettim. Bununla birlikte yazın küçük göğüslerden hoşlanıyorum.
J'ai réalisé récemment qu'en hiverje suis attiré par les grosses poitrines... alors qu'en été, les poitrines modestes me conviennent parfaitement.
Bununla birlikte, Time-Life bürosuna bir kişi yollayacağım.
Je peux demander à un messager d'aller au bureau de Time-Life.
Hmm, etkilendim.Bununla birlikte, müşterilerimiz...
- Oui, Monsieur. Impressionnant. Par contre, nos clients sont -
Bununla birlikte, biz İsveç'liler tarafsız olarak... ee..
Par contre, étant donné que nous, les Suisses, sommes neutres -
Bununla birlikte buranın havası biraz art niyetli ve moral bozucu. İçime tuhaf şeyler oluyor.
J'avoue que l'ambiance de ce pays, le laisser-aller, la légèreté des mœurs, ça me soulève le cœur.
Bununla birlikte, bu gemideki altı yaşam formu hayatta, zorlukla da olsa.
Pourtant, il y a six êtres en vie à bord, même s'ils le sont à peine.
Bununla birlikte, hayatta kalanların yaşayacağı bir başka büyük hayal kırıklığı yolculuğumuzun sonu olabilir ya da artık düzeni sağlayamayabilirim.
Pourtant, une autre déception de taille dans la vie des survivants pourrait mettre fin à notre voyage... ou à ma capacité à maintenir l'ordre.
Bununla birlikte şundan eminim hiç şüphesiz belli deneyimler yoluyla içlerimizde incecik bir öz oluşturabiliriz.
Et pourtant, je suis sûr... sans aucun doute... qu'au travers de certaines expériences, se forme en nous une substance trés pure.
Bununla birlikte Teğmen Witton aleyhinde suçlamada bulunmak için hiç delil olmadığını düşünüyorum.
Cependant... je pense qu'aucune preuve ne justifie l'accusation du lieutenant Witton.
Bunu Bay Button'un kafasına koyacağım, sen kulağına "böö" diye bağırdığında... bununla birlikte havaya zıplayacak.
Je vais le poser sur la tête de M. Button. Quand tu feras "hou" dans son oreille, il sursautera avec ça sur la tête.
Bununla birlikte Bullen'in bu sabah beyni için bir şey... aldığına inanmıyorum.
En plus, Bullen n'a plus que... de la merde frite dans le crâne.
Size lazım olan bir patlamadır. Bununla birlikte sanırım vedalaşma vakti geldi.
Eh bien alors... adieu.
Onun dosyasını incelemek istiyorum. Bununla birlikte, onun hakkındaki duygularımı biliyorsunuz.
Même si je ne le crois pas coupable.
Birlikte yaşadığım adamın durumunun bununla alakası yok.
Ça n'a rien à voir avec mon compagnon.
birlikte 205
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
bunun yanı sıra 41
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun gibi 190
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun gibi 190
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121