Doğrusunu istersen traduction Français
336 traduction parallèle
- Bana inanmıyor musun? - Doğrusunu istersen, hayır.
- Vous ne me croyez pas?
Doğrusunu istersen canım, umurumda değil.
Franchement je m'en fous.
Doğrusunu istersen, ben de senin gibi zor durumdayım.
En fait, je suis dans le même pétrin que vous.
Doğrusunu istersen, evet.
Oui. Je tiens à être honnête.
Doğrusunu istersen, paran olsaydı yakında kariyerine başlayabilirdi.
D'ailleurs, si vous en aviez les moyens, on pourrait bientôt la lancer.
Gus, memnuniyetle yapardım ama doğrusunu istersen buna hakkımız yok.
Allons Gus, je ne dis pas que ça ne me ferait pas plaisir... -... mais nous n'avons pas le droit.
İşin doğrusunu istersen seninle bu yüzden evlendim zaten.
En fait, c'est pour ça que je t'ai épousée.
Doğrusunu istersen aldım.
Je lui ai porté un cadeau.
Doğrusunu istersen giderek artıyor.
Ça empire.
Doğrusunu istersen, seni dövmek benim için büyük bir keyif.
C'est un plaisir de vous battre!
Doğrusunu istersen var. Bildiğim kadarıyla Whitey Kincade adlı bir haydut buralarda dolaşıyormuş.
Un certain Whitey Kinkcade a des ennuis avec la justice.
Doğrusunu istersen senden hoşlanmaya bile başladım.
- Du calme. Je ne vous en veux pas.
Doğrusunu istersen hiç bu şekilde düşünmedim.
Non, je ne crois pas
Doğrusunu istersen, bu adamlardan bazıları transfer edilmekten memnun olacaktır.
D'ailleurs, je pense que certains d'entre eux ne seront pas fâchés de rentrer.
Doğrusunu istersen, işi karıştıran biraz da benim.
Je crois même que je n'ai rien arrangé.
Doğrusunu istersen, yılanlar için olağandışı bir şey değil.
En fait, c'est pas surprenant pour un krait
Doğrusunu istersen... bunu kimseye söylememiştim ama tıpkı dediğin gibi oldu.
A dire vrai, je ne l'ai jamais dit à personne, mais c'est ce que j'ai fait. J'ai pleuré.
Aslında tam olarak bilemiyorum doğrusunu istersen 4 kişiydiler.
Comme ça, je dirais... En vrai, ils étaient quatre. Ils marchaient lentement, ils prenaient tout leur temps.
Doğrusunu istersen, pek öyle kimseyi gördüğümüz yok.
Qui voyez-vous? Ces derniers temps, personne.
Ama bir noktada... Doğrusunu istersen... seninki gibi güzel bir tekneyi tercih ederim.
Et à un certain point, avouez, c'est mieux de se balader en hors-bord, comme vous.
Doğrusunu istersen, Jerry o mide kanamasından beri tek bir rahat nefes almadım.
Pour te dire la vérité vraie, Jerry, Je n'ai jamais bien respiré, depuis cette hémorragie.
Doğrusunu istersen şimdi beraber ortak iş yapıyoruz.
On fait affaire ensemble.
Doğrusunu istersen, bu yaptığın en büyük hataydı hayatım.
C'est la pire bêtise que tu aies jamais faite!
Doğrusunu istersen, onu öldürdü.
Il en est mort.
Doğrusunu istersen bende karışmayı düşünmüyorum.
Et je sais pas comment m'en sortir.
Doğrusunu istersen, bilmiyorum.
A vrai dire j'en sais rien.
- Doğrusunu istersen...
- En vérité...
Doğrusunu istersen, ona şefkat göstermekte çok zorlanıyorum.
En vérité, Julia, j'ai du mal à avoir de l'affection pour lui.
- Doğrusunu istersen benim iştahım yok.
Pour être franc, je n'ai pas faim.
Doğrusunu istersen, birkaç fikrim var.
En fait, j'ai plusieurs idées.
Yani... Kendimi iyi hissetmiyorum, doğrusunu istersen.
Tu vois... je ne me sens pas bien, à vrai dire.
Doğrusunu istersen sessizliğin beni hayal kırıklığına uğrattı.
Franchement, je suis déçu par votre silence.
Doğrusunu istersen benim gibi, Kuzeyli hijyeni için fazlaca müstehcen biriysen... diş doktoru bir Iskoçyalı bayandan daha saygın birini bulman zor.
Pour quelqu'un que la rigueur du Nord rend tout chose, il n'y a rien de plus attirant qu'une dentiste écossaise.
Doğrusunu istersen..... ben Frederick'i Mike'a tercih ederdim.
Et en toute honnêteté, je préfère de loin Frederick à Mike.
Doğrusunu istersen buna hiç aldırmıyorum.
Je me monte pas la tête pour savoir qui est le père.
Ben doğrusunu istersen Grace için orada kalıyorum.
En fait, je reste pour Grace.
Doğrusunu istersen, daha sen dünyaya bile gelmemişken hemen her gün kendimi öldürmeye kalkışmıştım ama bak, taş gibiyim!
Consciencieusement, chaque jour depuis des années... avant même que tu ne sois venu au monde... j'essaie de me détruire... et je suis dans une forme étonnante!
Doğrusunu istersen ben artık bir şey anlayamıyorum.
Pour le moment, j'ai du mal à me rendre compte de quoi que ce soit.
Doğrusunu istersen Vulkan tasavvufundan hiç anlamam.
Je n'ai jamais compris le mysticisme vulcain.
Doğrusunu istersen o sürenin çoğunda uyudum.
À dire vrai, je me suis endormie très vite.
Doğrusunu istersen, dostum, dışarıda olmaktan memnunum.
Je suis content de me tirer de là.
Doğrusunu istersen ben esmer kadınları tercih ederim.
Moi, je les aime plus brunes et plus en chair.
Doğrusunu istersen, ben oynayamam.
A vrai dire, je ne sais pas jouer.
Doğrusunu istersen...
En fait...
Doğrusunu istersen ben biraz daha hareketli bir şeyler bekliyordum!
Je m'attendais à un peu plus d'action!
Doğrusunu istersen, köylü bankası.
En fait, c'en est une.
Doğrusunu istersen, yolumu kaybetmiş gibiyim.
Pour être honnête, je stagne.
Doğrusunu istersen, burada çok insan ölür.
En vérité, beaucoup de gens meurent ici.
Doğrusunu istersen, Georgie, biraz perişan oldum.
J'ai été... c'est vrai, lamentable.
Doğrusunu istersen, tek isteğim biraz huzur ve sessizlik.
Je n'ai plus de réserves d'énergie pour entreprendre quelques chose de nouveau, je veux le repos
Doğrusunu istersen çok sıkıcı.
N'en parlons plus.
doğrusunu isterseniz 22
istersen 241
isterseniz 150
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
istersen 241
isterseniz 150
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34