Doğru değil traduction Français
14,856 traduction parallèle
- Bırak şimdi, bu doğru değil.
T'exagères.
Bu doğru değil.
C'est faux.
- Doğru değil.
- Ce n'est pas vrai.
Bu doğru değil.
Oh ce n'est pas vrai.
Hayır, bebeğim, doğru değil bu.
Ce n'est pas vrai.
Doğru değil, öyle değil.
Ce n'est pas vrai. Vraiment pas. Regarde moi.
- Bu doğru değil.
- Ce n'est pas vrai.
Bu, aslında doğru değil- - Ama mahkemede kullanacağınız ya da kullanmayacağınız uzatmalı bir satın alma opsiyonunuz var.
Non, en fait ce n'est pas vraiment vrai mais vous avez une extension de votre option d'achat, qui pourrait, ou non, tenir au tribunal.
Doğru değil biliyorum ama stajyerlere fazladan nöbet yazmak zorundayım.
Pas réglo, je sais, mais je dois envoyer les résidents sur des cas intéressants.
Benim için doğru değil.
Pas pour moi.
Mike için doğru değil mi demek istedin?
Tu veux dire pour Mike?
Çünkü doğru değil mi?
C'est parce que c'est la vérité?
Bu doğru değil.
Ce n'est pas bon.
Ne demen istiyorsun? Doğru değil miydi?
Tu insinues que ce n'est pas vrai?
Doğru değil mi Doktor?
Vrai, Docteur?
Bu doğru değil.
Ce n'est pas vrai.
Kesinlikle doğru değil.
Ce n'est pas vrai, ok?
James'in bir şekilde beni tuttuğunu düşündüğünü biliyorum. Ama bu doğru değil.
Je sais que tu penses que James me retient d'une certaine manière.
Aslında o doğru değil.
En fait, ce... n'est pas vrai.
Luna Çikolatalar hakkında söylediklerin doğru değil.
Poussez-vous!
- Doğru değil.
C'est faux.
Hiç biri doğru değil.
- ce n'est pas vrai.
Bu doğru değil.
C'est pas bien.
Doğru değil mi?
Pas vrai?
- Bu tarih doğru değil.
Ces dates sont fausses
Beş Saat Önce. Rachel'ın söyledikleri doğru değildi, değil mi?
Rachel n'a rien dit de vrai, n'est-ce pas?
Bu doğru değil.
Ça ne colle pas.
Wesenlerin wesenler saldırması doğru değil!
Des Wesens attaquant des wesens, ce n'est pas bien!
Hayır, bu doğru değil.
Non ce n'est pas vrai
- Arkadan öne doğru sil - Önden arkaya doğru değil
♪ De l'arrière vers l'avant ♪ ♪ Pas de l'avant vers l'arrière ♪
Pekâlâ kızlar, o kadar da doğru değil.
Okay, les filles ce n'est pas vrai.
Aslında, bu doğru değil.
- Faux.
Evet, doğru ama Kral'la değil Alfred'le görüşmelisin.
Oui. C'est vrai. Mais pas avec le Roi.
Evet, doğru ama Kral'la değil Alfred'le görüşmelisin. - Ona kefil misiniz?
- Une femme?
Kate belki onunla birlikte,... belki de değil. Gerçek şu ki, neyin içine doğru yürüdüğünü bilmiyorsun.
Peut-être que Kate est avec lui, peut-être pas, mais la vérité c'est que tu ne sais pas dans quoi tu te lances.
Bu yaptığınız doğru değil.
Ce n'est pas bien.
Rachel, bu bahaneyle alâkalı değil bu, insanların gözünün içine bakıp bunun doğru olduğunu ikna edebilmemle alâkalı ve ben bunu yapamam.
Le problème n'est pas l'excuse, c'est moi regardant ces gens dans les yeux pour les convaincre que c'est vrai, et je ne peux pas faire ça.
Bu, geriye doğru büyük bir adım, sadece bir kuşak geriye de değil ta SSCB'deki dedelerimin dönemine döndük.
C'est un grand pas en arrière, pas juste d'une génération, mais jusqu'à celle de mes grands-parents en URSS.
- Bu doğru değil.
- C'est faux.
Kürek kemik boşluğu stabil değil, doğru muyum?
Son pelvis est instable, ok?
Soruyorum çünkü ; doğru, değil mi,..... onunla sadece kocanızın öldürüldüğü gece yattınız çünkü,... bir tanık gerekiyordu?
Je demande parce que, n'est-ce pas vrai que vous avez couché avec lui la nuit où vous avez tué votre mari seulement afin d'avoir un alibi?
Doğru dedim, değil mi, Victor?
C'est raisonnable, pas vrai, Victor?
Ve o bana senin bu isi sonuca daha hizli ulastiracak en dogru kisi oldugunu soyledi - Hayir bu dogru degil...
Et vous êtes la meilleure personne pour régler ce genre d'affaire au plus vite.
Efendim su kan lekeleri yalnizca terasla Tandon'un bulundugu kat arasinda degil asagidaki katlarda da var, boyle asagiya dogru gidiyor.
Les taches de sang ne sont pas seulement entre la terrasse et l'appartement des Tandon. Il y en a aussi plus bas.
Bu doğru. Hedefimize ulaşmak için % 110 emin olmalıyız değil mi?
Très bien, et pour atteindre cet objectif, nous nous donnons à 110 %, n'est-ce pas?
Soyadını doğru söylemeliydim değil mi?
Je suis censé prendre ton nom de famille, c'est ça?
Doğru. AIDS o kadar da kötü bir durum değil.
Oui, car le SIDA peut être géré maintenant.
Doğru ama bir dakika, bizde Duclair'in Richards'a gönderdiği mektuplar yok, değil mi?
Mais attend une seconde, nous n'avons pas les lettres de Duclair à Richard qui partent d'Halawa?
Böyle yapamazsınız. Bunu yapmanın doğru yolu bu değil.
Ça ne se fait pas, ce n'est pas correct.
Doğru, ve tabi tek örnek bu değil.
Et ce n'est pas le seul exemple.
Cevap, "İkisi de doğru seçim değil" olacaktı ama çubuğu şimdilik kan basıncının bozulması ihtimaline karşın içeride bırakacağız.
"aucune est le bon choix" c'est la réponse, mais nous allons la laisser dedans pour le moment sauf si sa pression chute.
doğru değil mi 315
doğru değildi 23
doğru değil bu 69
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
doğru değildi 23
doğru değil bu 69
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154