Eski günlerdeki gibi traduction Français
723 traduction parallèle
Karşılıklı biraz sohbet etmek iyi olur diye düşündüm eski günlerdeki gibi.
J'ai pensé que ça serait chic de bavarder un peu, comme avant.
Eski günlerdeki gibi.
Vous arrivez à temps pour les retrouvailles.
Eski günlerdeki gibi.
Comme au bon vieux temps.
Eski günlerdeki gibi, yine ziyaretimize geldin Vronsky.
C'est comme au bon vieux temps de t'avoir ici, Vronsky.
- tıpkı eski günlerdeki gibi.
- À nous deux, on y arrivera!
- Evet, eski günlerdeki gibi.
- Comme au bon vieux temps.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
C'est comme autrefois.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
C'est comme autrefois.
Maxim, ne zaman, eski günlerdeki gibi, partiler vereceksin burada?
- Comptes-tu organiser des fêtes?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Comme dans le bon vieux temps.
- Daha çok eski günlerdeki gibi.
- Comme avant.
Değerli bu, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Quel délice! Le bon goût d'autrefois.
Eski günlerdeki gibi.
Comme au bon vieux temps!
Nasılsınız dostlar? Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Salut, les gars, mais c'est une réunion de famille.
Eski günlerdeki gibi.
Comme dans le temps, hein?
Akşam 8 : 00 ve general askerlerini çağırıyor. Aynı eski günlerdeki gibi.
Huit heures du soir et le général convoque ses troupes.
Aynı eski günlerdeki gibi, bebeklik günlerindeki gibi yakınız birbirimize...
Restons ainsi, comme quand tu étais tout petit.
Eski günlerdeki gibi buluşup konuşacağız. Unuttun mu? Birkaç gün sabret.
On devrait envoyer de l'argent à sa veuve.
Doğruyorlar, parçalıyorlar, eski günlerdeki gibi.
Coupant et tranchant comme au bon vieux temps!
Tıpkı eski günlerdeki gibi, uçaklar arasında yakalıyorum seni.
Comme au bon vieux temps, toujours entre deux avions.
Seni geri istiyorum, Link ama eski günlerdeki gibi istiyorum.
Je veux que tu reviennes, Link, mais que ce soit comme avant.
Aynı eski günlerdeki gibi, değil mi?
C'est comme au bon vieux temps, non?
Eski günlerdeki gibi olacak. Biliyorum.
Tout sera comme autrefois entre nous, je le sais.
Seni burada görmek güzel. Aynı eski günlerdeki gibi.
Ça fait plaisir de te revoir.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Ah! Comme le bon vieux temps.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Comme dans le bon vieux temps.
Eski günlerdeki gibi çikolata yiyince mutlu olsam?
En se régalant d'un peu de chocolat?
Bir an eski günlerdeki gibi hissettim oradayken.
Ça m'a rappelé le bon vieux temps.
Eski günlerdeki gibi, sırtını yıkarım.
On va faire comme au bon vieux temps : je viendrai te récurer le dos.
Gel, biraz yanyana oturalım eski günlerdeki gibi.
Viens, asseyons-nous ici un moment, comme nous le faisions jadis.
Peki... Eski günlerdeki gibi.
Nous revoilà comme au bon vieux temps.
Ama tabii eski günlerdeki gibi bana katılmak istersen o başka.
À moins que tu ne veuilles te joindre à moi, comme au bon vieux temps.
Çok iyi hissettim. Eski günlerdeki gibi.
Et je me suis senti comme avant.
Eski günlerdeki gibi.
Exactement comme autrefois.
Vay, vay, vay, vay. Eski günlerdeki gibi, Bay Wallace.
Comme au bon vieux temps, M. Wallace!
Aynı eski günlerdeki gibi olacak.
Comme au bon vieux temps.
Yemek yeriz. Biraz müzik yaparız. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Nous ferons un peu de musique.
Eski günlerdeki gibi, iş başındayız.
On est de retour, les enfants, comme au bon vieux temps.
Tιpkι eski günlerdeki gibi, değil mi?
Ça alors, c'est comme au bon vieux temps, hein?
Eski günlerdeki gibi...
C'est plus comme au bon vieux temps...
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Toi, moi, le cinéma... comme dans le temps.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Ça rappelle le bon vieux temps.
Beni eski, kaygısız, çetin günlerdeki gibi hatırlayacak birileri lazım tutunabilmek için savaş.
J'ai besoin de quelqu'un qui me rappelle nos jours de peine et d'insouciance, à la recherche de notre voie.
Tıpkı bana anlattığın o eski güzel günlerdeki gibi.
Comme à cette Belle Epoque à laquelle vous faites référence.
Eski günlerdeki gibi, kamptan ayrılmadan önce o tüfekleri kontrol etmeliydin.
Tu as oublié de les vérifier, hein?
.. eski güzel günlerdeki gibi buradasın.
Te revoilà comme au bon vieux temps.
Eski günlerdeki gibi mi?
Comme au bon vieux temps?
Kavrulmuş meyve parçaları. Eski güzel günlerdeki gibi.
Des bonbons aux fruits comme au bon vieux temps.
Yaşlı Ryan, eski güzel günlerdeki gibi bize yardım edecek.
Ce bon vieux Ryan va porter le chapeau comme au bon vieux temps.
Aynı eski güzel günlerdeki gibi.
Je ne t'ai jamais oublié.
Angie! Tıpkı eski günlerdeki gibi, ne dersin kaplan?
Comme au bon vieux temps, hein?
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26