Evde değildi traduction Français
198 traduction parallèle
Evde değildi.
Il n'était pas là.
Crystal ile ben birlikte kalıyoruz ve kendisi evde değildi.
Nous habitons ensemble. Elle était absente.
- Hayır, evde değildi.
- Non, elle était sortie.
Tabi, onu ziyaret ettiğimizde evde değildi.
Il n'était pas chez lui quand on lui a rendu visite.
- Evde değildi. - Hadi ya!
Il n'était pas là.
Evde değildi, buralarda bir yerde olmalı.
S'il n'est pas dedans, il doit être là.
Sonra yaklaşık 10 gün önce uyandığımda gitmişti ; evde değildi.
Il y a dix jours, quand je me suis réveillée, elle avait disparu.
Ailesi bir akşam evde değildi ve bir parti sonrası birlikte evlerine gitmiştik.
Ses parents étaient partis, et nous avons été chez lui après une soirée.
- Evet. Evde yoktu. Diğeri de evde değildi.
Pas chez elle, l'autre non plus d'ailleurs.
Harold evde değildi.
Harold n'était pas chez lui.
Evde değildi. Sabahın altısında nereye gitmiş olabilir?
Elle était pas là.
Evde değildi. Gece 9 da yine aradım. Gene yoktu.
Elle est pas à la maison 9 heures du soir : elle est pas là
Abim köye yakın bir yerde yaşıyor ve evinde... havuzu var, ben de ona yüzmeye gittim. Evde değildi.
Et je suis allé chez mon frère pour nager, car il vit à la campagne et il a une piscine.
Evde değildi.
Elle n'était pas là!
Ve bir gece, beraber buraya geldik. Jenny evde değildi.
Alors, nous sommes venus ici.
Öldüğünde annem, babam evde değildi.
Ce jour-là, mes parents étaient absents...
Noel'de ben yoktum bir kız kardeşim evde değildi.
A Noël, je partais, c'étais triste Et puis, une de mes soeurs n'avait pas pu venir
- Öbürü de evde değildi!
L'autre n'est pas chez lui!
Onlar evde değildi. Kesinlikle.
- Ils n'étaient pas chez eux.
Anlatabiliyor muyum? Ben ve Rick Derris bazen onla takılırdık. Ailesi asla evde değildi.
Moi et Rick Derris on allait souvent chez elle après les cours, ses parents étaient jamais là, tu vois?
Ama evde değildi.
Elle était sortie.
Benimle konuşmak istiyorsa neden evde değildi?
Pourquoi pas chez elle?
Allah'a şükürler olsun ki küçük kızlarım evde değildi.
Les petites étaient pas là.
Evde değildi. Telesekreter çıktı.
Il était pas à la maison, c'était le répondeur.
... ama kimse evde değildi.
On vous a téléphoné, mais personne n'a répondu.
Ve sonra aradım onu ama evde değildi.
Après, je l'ai appelé mais il n'était pas là.
Walter evde değildi.
Walter n'était pas dans la maison.
John Merrill evde değildi, bu yüzden mesaj bıraktı. Sonra da Bill Mitchell'i aradı. - Hastalığını ona söyledi.
Elle l'a tué et a pris les vêtements, pour que personne ne sache.
Bonnie evde değildi.
Et les flics font rien
Geçen gece, eve gittiğimde, karım evde değildi.
Hier soir, quand je suis rentré chez moi, ma femme n'était pas là.
Şansıma onlar evde değildi.
Ils étaient partis, ça m'a aidé.
- Çocuğun ailesi evde değildi.
- J'étais chez un ami. "Un"?
Çünkü annesi evde değildi.
C'est parce que Maman était pas là.
Gittiğim gün evde değildi.
Le jour où je suis parti, il n'était pas à la maison.
Bayan Cordell evde değildi.
Mme Cordell n'est pas là.
Neden hiç evde seninle değildi?
Pourquoi n'était-il jamais avec toi à la maison?
.. ancak evde pek başarılı değildi öyle mi?
Elle ne faisait pas si bien à la maison, c'est ça?
- Doktor nerede? - Evde değildi.
- Quand vient le docteur?
Onlar onun değildi, ya da o evde kalanların değil.
Ce n'était pas à elle, ou aux résidents à plein temps.
Bu oyunu evde oynuyordum ve bu adam beni buraya getirdi. O sadece bir adam değildi. O bir uzaylıydı, tamam mı?
Je jouais à ce jeu dans mon bled et un type m'a approché, mais ce n'était pas un type, c'était un extraterrestre.
Diyecektim ki evde tam anlamıyla mutlu değildi.
Je crois qu'il n'était pas heureux chez lui.
Evde kullanılan markalardan değildi.
Ce n'est pas son savon habituel.
Evde bile değildi.
Il était pas là.
Ama evde öyle değildi. Yani beni vurmaya geldiğinde İrlandalı, çok iyi bir atıcıdan kurtulacağını unutma.
Alors quand tu viendras me descendre, Paddy, n'oublie pas que tu vas refroidir un joueur de première.
Roger Podacter işten sonra eve gitmeden önce bir yerde birşeyler içmeye gitti. Ama yalnız değildi. Evde başka biri daha vardı.
Podacter a bu un verre avant de rentrer... mais quelqu'un l'a accompagné dans l'appartement.
Tatil değildi, başka birşey yapacaktık... ki o şey de evde kimsenin kalmamasını gerektiriyordu.
Ce n'était pas les vacances, c'était autre chose qu'on devait faire... Ca veut dire que personne ne peut rester dans la maison...
Parsons'a gelince o evde bile değildi.
Quant à Parsons, il n'était même pas là.
Rohan, Rahul evi terk ettiğinde evde bile değildi...
Rohan n'était même pas en ville quand Rahul avait quitté la maison...
Ben de evde yapmaya çalıştım, ama aynı değildi.
J'ai copié la recette, le goût n'y était pas.
Evde aramızda olanlar, o bir yalan değildi.
Ce qui s'est passé chez toi, entre nous... Ça n'était pas un mensonge.
Evde PC-ağırlıklı bir iş aradım. İlginç değildi...
Je voulais travailler dans l'informatique - Rien à faire maintenant.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101
değildir 62
değildim 75
değildin 22
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101