Geç olduğunu biliyorum traduction Français
140 traduction parallèle
Geç olduğunu biliyorum.
Je sais qu'il est tard.
Saatin geç olduğunu biliyorum ama, beni içeri davet etmeyecek misin?
Vous ne m'invitez pas á entrer?
Dinle, geç olduğunu biliyorum ama yarınki köşene bir eklemede bulunabilir misin acaba?
Je sais qu'il est tard, mais pourrais-tu rajouter un petit truc?
Yaşattıklarımı telafi için çok geç olduğunu biliyorum ama beraber olursak bir çözüm yolu bulabiliriz.
Je sais qu'il est trop tard pour réparer... mais peut-être qu'ensemble, nous pouvons trouver une réponse.
- Geç olduğunu biliyorum. Mezarlıktan doğru buraya geldik. - Merhaba!
L'heure est passée, mais nous arrivons directement du cimetière...
Evet, efendim, geç olduğunu biliyorum, ama onu bütün gün aradım.
Oui, il est tard, mais ça fait longtemps que j'essaye.
Roy! Geç olduğunu biliyorum.
Ouais, je sais qu'il est tard.
Özür dilerim. Doğu'da saatin geç olduğunu biliyorum ama acil durum.
Je sais qu'il est tard sur la côte Est.
- Geç olduğunu biliyorum...
Je sais qu'il est tard.
Geç olduğunu biliyorum, ama Ruben birkaç soru için geliyor.
Il est tard, mais Ruben vient vous poser quelques questions.
Özür dilemek için çok geç olduğunu biliyorum.
- Je sais que les excuses sont vaines.
- Geç olduğunu biliyorum. Başına gelenleri duydum.
Je sais, il est tard, mais j'ai entendu la nouvelle.
Dinle. Geç olduğunu biliyorum. Bu önemli mi, bilmiyorum ;
Je sais qu'il est tard, mais... ils se sont pas encore pointés.
Geç olduğunu biliyorum ama- -
Je sais qu'il est tard, mais...
Geldiğin için teşekkür ederim. Geç olduğunu biliyorum.
Merci d'être venu aussi tard.
Evet, geç olduğunu biliyorum.
Oui, je sais qu'il est tard.
Çok geç olduğunu biliyorum.
Je sais qu'il est tard.
Geç olduğunu biliyorum.
Oui, il se fait tard.
Üzgünüm, geç olduğunu biliyorum.
Désolé, je sais qu'il est tard.
- Geç olduğunu biliyorum ama saat 8 ya da 8 : 30 için 2 kişilik masa mümkün mü acaba?
Je m'y prends tard, mais puis-je avoir une table pour deux pour 8 heures ou 8 h 30?
Geç olduğunu biliyorum ama bir matematik problemiyle boğuşuyorum da, Steinmetz'teki en iyi matematik öğretmeni sizsiniz- -
Il est tard, mais je bûche sur un problème de maths... et comme vous êtes le meilleur professeur de maths de Steinmetz...
Geç olduğunu biliyorum ama içimden bir ses asansöre binmemi, birilerinin burada olacağını söyledi.
Mon instinct m'a dit de prendre cet ascenseur... qu'il y aurait quelqu'un.
Geç olduğunu biliyorum.
Il est tard.
Üzgünüm, çok geç olduğunu biliyorum.
Désolée, je sais qu'il est tard.
Özür dilerim. Geç olduğunu biliyorum.
Je suis désolée, je sais qu'il est tard.
Geç olduğunu biliyorum ama biraz işim vardı Annabelle hala ayakta mı?
Je sais qu'il est tard. Annabelle n'est pas encore couchée?
Geç olduğunu biliyorum, ama hiç uykuya düşkün birisi olmadın
Je sais qu'il est tard, mais tu n'es pas un gros dormeur.
Geç olduğunu biliyorum, tebrikler.
Je suis désolée que ce soit si tard.
Geç olduğunu biliyorum ama benimle yemek hanede buluşup bir şeyler atıştırmak istermisin.
Je sais que c'est en dernière seconde, mais... Je me demandais si vous vouliez me rejoindre pour un petit en-cas au réfectoire?
Geç olduğunu biliyorum ama Cobra Bubbles'la konuşmalıyım.
Je sais qu'il est tard, mais je dois parler à Cobra Bubbles.
Geç olduğunu biliyorum, ama biraz para transfer etmeliyim
Je sais qu'il est tard, mais j'ai besoin de transférer de l'argent.
Geç olduğunu biliyorum ama, böyle gitmesine izin vereceğine emin misin?
C'est trop tard, mais t'es sûre de vouloir le laisser partir?
Geç olduğunu biliyorum ama sonunda yazdım.
Je l'ai enfin écrit.
Geç olduğunu biliyorum, ve biraz dağıtmış durumdayım, ama...
Je sais qu'il est tard, et que je suis bourré, mais...
- Geç olduğunu biliyorum ama...
- Je sais qu'il est tard, mais...
- Geç olduğunu biliyorum. Telefonda konuştuğumuzda geç kalacağımı söyledim değil mi?
Je sais mais j'ai téléphoné pour dire que je serai en retard.
Geç olduğunu biliyorum ama, bu acil!
Je sais qu'il est tard mais c'est une urgence!
Saatin geç olduğunu biliyorum ama Maia eve gelmek istedi.
Je sais qu'il est tard, mais... Maia avait vraiment envie de rentrer à la maison.
Geç olduğunu biliyorum, Flora!
Franklin, il est très tard.
Artık çok geç olduğunu söylemen gerektiğini biliyorum.
Je dois me lever tôt. Je comprends.
B'Elanna, senin için tuhaf bir durum olduğunu biliyorum- - muhtemelen, bizden birisi aklında bile değildi- - ama bunu düşünmek için artık çok geç.
Je sais que c'est bizarre et que ce n'est pas ce qu'on avait en tête. - Mais il est trop tard.
Hey! Geç bir adam olduğunu biliyorum, isteklerini dizginle!
Je connais un jeune homme qui va être collé samedi.
Evet, Geç olduğunu biliyorum, ama benim merkezime bir ajan gönderdi.
Je sais qu'il est tard, mais il a envoyé un agent chez moi. J'ai droit à une explication, immédiatement.
Saat geç oldu. Bizimle temas kurmanızın yasak olduğunu da biliyorum.
Je sais qu'on vous a interdit tout contact avec nous.
Çılgınca olduğunu biliyorum, ama çok mu geç kaldım?
Je sais, c'est dingue. C'est trop tard?
Bunun çılgınlık olduğunu biliyorum, ama çok mu geç kaldım?
Je sais, c'est dingue. C'est trop tard?
Hayır ama bir şeylerin eksik olduğunu biliyorum ve artık bunu onarmak için çok geç olabilir.
Mais je sais qu'il leur manquait quelque chose. Et c'est peut-être trop tard.
Evet, hayır... ee... şey... ee... geç olduğunu biliyorum.
Je sais qu'il est tard.
Geç olduğunu biliyorum.
- Justement.
Benim için çok geç olduğunu biliyorum, ama söylemem gereken bir şey var.
Mais maintenant, j'espère que je pourrai vivre différemment du passé.
Biliyorum, o beni 15 yıllık bir başlangıç var olduğunu biliyorum, ama bilirsin, ben sadece rakam, ben bu yapmaya devam eğer, sonra er ya da geç...
Je sais qu'il a 15 ans d'avance sur moi, mais si je continue à faire ça, tôt ou tard...