Hayvan mı traduction Français
2,390 traduction parallèle
Kaçmış egzotik bir hayvan mı yoksa başka bir kestane fişeği mi yuttu?
Un animal exotique en fuite ou il a avalé un pétard?
Tanrım. Kadın, sen hayvan mısın?
Bonté divine, t'es un animal?
Sence bu ne, bitki mi, hayvan mı?
Est-ce une plante ou un animal?
- Evcil hayvan mı? Sıra dışı birşey, belki bir maymun.
Quelque chose d'inhabituel, un singe peut-être.
Yine ölü hayvan mı buldun?
Vous avez trouvé d'autres animaux morts?
Yarın hayvan dükkanına uğrarım.
On passera à l'animalerie demain.
- Aman Tanrım. Kaç hayvan öldürdün sen?
- Mais tu as tué combien d'animaux?
Kaplumbağam, sürüngenim, evcil hayvanım.
"Une tortue, " un reptile, " un animal.
Şimdi hem hayvanımı öldüren üstüne de aptalca bir yalan söyleyen biri oldun. Hiç de aptalca değildi.
Et là, tu as tué ma tortue et tu as inventé un mensonge ridicule.
Stan bana, hayvan gösterim ve anlatımı için aldı.
Stan me l'a acheté dans une exposition d'animaux.
Şu tepeye çıkacağım. Bir hayvan kontrol sorunumuz var.
Nous avons un problème avec un animal.
Hayvan bakımı için çalışmak istiyorum.
Je veux m'occuper des animaux.
Annemin benim için kullandığı hayvan ismi ne peki, biliyor musunuz? Leonard.
Moi, ma mère m'appelle Leonard.
Bazılarımız domuz eti yemez. Bazılarımız kabuklu deniz hayvanı yemez.
Certains ne mangent pas de porc, d'autres, pas de fruits de mer.
Peki! Hayvan nerede bakalım?
Où est la bête?
Malumatınız üzere bu ilk büyük hayvan toplantımız.
Comme vous le savez, c'est notre première assemblée historique.
Ve bir hayvan daha var... hani şu kışkışladığımız.
Et ce petit animal qu'on appelle en faisant....
O senin evcil hayvanın mı?
C'est le chouchou de tes bonnes œuvres?
Bir ara Julia bana Soony demek istedi hayvan ismi gibi.
Pendant une période, Julia voulait m'appeler Soony, comme le nom d'un chien.
Bu kızın hayvanı mıymış?
Alors c'était son chat?
Evcil hayvanımız yok.
- On n'a pas d'animal.
Tapılası hayvan videolarına takıldım kaldım.
Je suis accro aux vidéos d'animaux.
Canım, herkesin sevmediği bir hayvan vardır.
- Ouais! Soif.
Hayvan dostu arkadaşımızın bahsettiği kişi olabilir.
C'est peut-être la femme dont l'ami des bêtes parlait.
Boston Legal. Lisa, balinanı özlediğini biliyorum. O yüzden sana asla ölmeyen bir hayvan aldım.
Boston Legal. alors je t'ai acheté un animal immortel.
Adamı bir hayvan tedavi eder gibi rezil bir duruma mı sokacağız.
- Nous éviterons à cet homme l'indignité de le traiter comme un animal de zoo.
Max'e doğru dürüst bir hayvan alman lazım, Adam.
Tu devrais offrir un vrai animal à Max, Adam.
Gerçekten de seni o hayvan laboratuvara satmalıydım.
J'aurais dû te vendre à ce laboratoire.
Hayvan öldürmüyoruz, tamam mı?
On ne va pas tuer un animal.
Şirin ve savunmasız bir hayvanı öldürmek seri katilliğe ilk adım değil midir?
et je deviens une tueuse en série?
Özür dilerim, ben hayvanım.
Je m'excuse. Je suis un animal.
- Dürterek hayvanı kışkırttım.
- Je le touchais avec le bâton.
Sonra çukura koymak için hayvana uzandım. Ama çok karanlıktı. Hayvanı bulamadım.
J'ai ensuite voulu mettre l'animal dans le trou, mais il faisait trop sombre, je ne l'ai pas trouvé.
Yani hayvan Julia mı sence?
Vous avez dit "elle". Vous pensez que l'animal est Julia?
Hayvanı bırakın bayım. Ellerinizi açın!
Posez cet animal et montre-moi vos mains.
Şimdi de son hayvanımı gömüyorum.
Là, j'enterre mon dernier animal.
Geri döndük ve yanımızda Greendale'in hayvan uzmanı Yıldız Favori var.
Et nous somme de retour avec l'expert en animaux de Greendale. Star-burns.
Hayır, yaptığım her şey hakiki hayvan derisinden.
Tous mes produits sont en vraie croûte de cuir.
Senin için söylemesi kolay. Ama bu işe yaramazsa, hayvan leşi gibi yere yapışırım.
Tu peux parler, c'est pas toi qui risques ta peau.
Ben dünyanın en yırtıcı hayvanıyım.
Je suis le prédateur le plus féroce du monde.
Beni evcil hayvan projeniz olarak sahiplenmenizi istemedim ben. Ayrıca sizin tarafınızdan yargılanmaya da hiç mi hiç ihtiyacım yok.
Je n'ai pas demandé à devenir votre protégée et je n'ai pas besoin de votre jugement.
Memur bey, sizi bir hayvan için buraya çağırmadım.
Je ne vous ai pas appelé pour un animal.
Gider raporlarımı en son yazdığında yemeklerimi, hayvan yemi olarak girmiştin.
La fois où tu as fait mes notes de frais, tu as reclassé mes repas en nourriture pour bétail.
Casey'yi aldığımda ölüm sebebinin hayvan yaralaması olduğunu söyledi.
Quand j'ai récupéré Casey, il m'a dit qu'il pensait que la cause de la mort était une mutilation animale.
Ölü hayvan bildirmek için aramıştım.
J'aimerais signaler un animal mort.
Beth, ben dürtülerini tatmin etmeye çalışan bir hayvan değilim. Öyle olsaydım, haftalar önce bir bara ya da herhangi bir sokak köşesine giderdim.
Si j'étais un animal voulant satisfaire ses besoins, je serais allé dans un bar ou au coin d'une rue.
Bölgedeki açık alanı olan tüm hayvan barınaklarına bakayım.
Je fais une recherche de tous les chenils avec une cour en plein air.
Yarumo ağacındaki tembel hayvan yavrusu gibi mışıl mışıl uyuyacağım.
Je vais dormir comme un bébé paresseux dans un arbre.
Önümüzdeki dönem, Biyoloji sınıfında derse gittiği zaman, bu hayvan herif onun yanında mı oturacak?
À la fac, en cours de biologie, cet animal sera à côté d'elle?
Evet, hayvanın teki o. Ayrıca korkarım henüz sadece ısınma aşamasında.
Et j'ai le sentiment que c'est juste l'échauffement.
- Hayvan herif kendini beğenmiş meme emici bebekten başka bir şey değil, anladın mı?
C'est qu'un gros bébé téteur narcissique, tu vois?