Hiçbir şeyimiz yok traduction Français
263 traduction parallèle
Üzgünüm oğlum, sana verecek hiçbir şeyimiz yok.
Hélas. Nous n'avons rien à vous donner.
Ah baba, paramız ve yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Ne yapacağız?
Qu'allons-nous devenir sans argent... et sans nourriture?
- Savunacak hiçbir şeyimiz yok.
On n'a pas de défense.
Evde hiçbir şeyimiz yok. Ne ekmek, ne reçel ne de margarin var. Hep ağabeyimin suçu.
On n'a rien chez nous, ni pain, ni margarine, rien du tout à cause de mon frère.
Yani, sana verecek hiçbir şeyimiz yok minnettarlığımızdan, takdirimizden ve sevgimizden başka.
Nous n'avons rien à te donner si ce n'est notre gratitude, notre admiration et notre amour.
hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'aurons rien.
- Hiçbir şeyimiz yok!
- On n'a rien!
Ve bizim utanılacak hiçbir şeyimiz yok.
On n'a pas de quoi avoir honte.
Verecek hiçbir şeyimiz yok dostum.
Nous n'avons plus à donner, l'ami.
Hala hiçbir şeyimiz yok, sadece daha pahalı.
On n'a toujours rien. C'est seulement plus cher.
Konuşacak hiçbir şeyimiz yok. Aramızdakiler bitti.
Laisse-moi vivre ma vie, tout est fini entre nous.
Acaba neden senin her şeyin var, bizim ise hiçbir şeyimiz yok?
Comment se fait-il que vous ayez autant et que nous ayons si peu?
Birbirimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'avons plus rien à nous dire.
Bakın Bay Marcello, burada olan eşyalardan başka hiçbir şeyimiz yok.
Regardez, Monsieur Marcello. Nous n'avons plus rien.
Ama bu sefer size verecek hiçbir şeyimiz yok.
Mais cette fois-ci? Nous n'avons plus rien.
Buna benzer hiçbir şeyimiz yok ve bunu sevdim.
Nous n'avons rien de tel et ça me plaît.
Rotamızı izleyeceğiz kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.
Dans ce cas, nous n'avons rien à perdre.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.
Commandant, si on rate l'opération, on saute de toute façon, voyez, on a rien à perdre.
Saldırgan yakalanana kadar kanları alınan kadınlarla ilgili yazacak hiçbir şeyimiz yok.
Tant qu'aucun suspect ne sera arrêté, rien ne pourra être ébruité sur ces crimes.
Umursayacak hiçbir şeyimiz yok.
si dur que je me moque du passé! Compris?
Hiçbir şeyimiz yok.
Il nous reste rien.
Utanacak ya da korkacak hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'avons pas de quoi avoir honte ou avoir peur.
Ortak hiçbir şeyimiz yok.
Tu sais, on n'a pratiquement rien en commun.
Yiyecek hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'avons rien à manger.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok!
Vous n'avez rien à perdre!
Enflasyon tavan yapmış milyonlarımız milyarlarımız var. Ne et ne de yağ var. Hiçbir şeyimiz yok.
On a eu l'inflation, des billets de millions, de billions, pas de viande, pas de beurre!
Birbirimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yok.
J'ai besoin de te parler. - Tu dis toujours ça.
Birbirimizle konuşacak hiçbir şeyimiz yok artık.
Il n'y a plus de discussions entre nous.
Şimdi hiçbir şeyimiz yok.
On n'a plus rien.
Hiçbir şeyimiz yok mu?
On a quelque chose là-dedans? Vite.
Karar verdim ki, eğer sahip olduğumuz şey, incelemeye değer değilse belki de hiçbir şeyimiz yok demektir.
J'en ai conclu que si ça ne vaut pas la peine d'examiner notre cas, nous n'avons peut-être rien.
Konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
On n'a rien à se dire.
Peki, içeri gelin, ama konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
Très bien, entrez. Mais nous n'avons rien à nous dire.
Sulu hiçbir şeyimiz yok, Al Hepsini attım.
On n'a rien de succulent, Al. J'ai tout jeté.
- Beyan edecek hiçbir şeyimiz yok.
Rien à déclarer. Juste un violoncelle.
Bizim saklayacak hiçbir şeyimiz yok elbet.
Nous n'avons rien à cacher.
Yok, hiçbir şeyimiz yok.
Non, on n'a plus rien.
Birini ölüme sokup çıkarabilecek hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'avons rien pour tuer, puis ranimer quelqu'un.
Konuşacak hiçbir şeyimiz yok gibi.
Les sujets de discussion nous manquent.
Utanılacak hiçbir şeyimiz yok, Bay Phillips.
Nous n'avons pas à avoir honte de quoi que ce soit.
Hatta soyadımızda bile var, Scuro, yani "karanlık" çünkü saklayacak hiçbir şeyimiz yok. Herşeyimiz açık.
Nous nous appelons "Scuro" mais il n'y a rien d'obscure chez nous.
- Bak, sen iyi bir adamsın. Sadece ortak hiçbir şeyimiz yok.
Tu es sympa, mais on n'a rien en commun.
Birbirimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yok.
On n'a plus rien à se dire.
Tartışacak hiçbir şeyimiz yok! Al, bunu tartış!
On va discurer de rien du rour!
Seninle ortak hiçbir şeyimiz yok.
Nous n'avons rien de commun
- Yapacak hiçbir şeyimiz yok.
- On n'a rien à faire.
- Burada hiçbir şeyimiz yok.
Cette belle maison, l'argent, bonnes, voitures, des diamants, c'est rien? Ici, on a tout! Ici, rien!
Gidersek hiçbir şeyimiz kalmaz diyorsun hep. Birbirimize sahibiz ya, bunun bir anlamı yok mu sence?
Tu dis que ce sera la misère si nous partons mais si nous sommes réunis, nous serons plus heureux.
Evet, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok!
Attaquons l'Intendant!
Ama önerecek hiçbir şeyimiz yok.
Et nous n'avons plus rien à offrir.
Başka paramız kalmadı ve satacak hiçbir şeyimiz de yok.
On n'a plus d'argent, et plus rien à vendre.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65