English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Kanıtın var mı

Kanıtın var mı traduction Français

673 traduction parallèle
İyiliğin kötülükten üstün olduğunu gösteren bir kanıtın var mı?
Prouvez-moi que le bien est supérieur au mal!
Bu garip iddiayı destekleyecek kanıtın var mı?
As-tu des preuves pour étayer cette affirmation?
Şimdi arama emri için yeterli kanıtın var mı?
Ça te suffit pour avoir un mandat?
Kanıtın var mı?
Vous en avez?
- Bunun için kanıtın var mı, evlat?
Vous avez des preuves?
- Kanıtın var mı?
- Vraiment?
- Kanıtın var mı?
- Avez-vous des preuves?
Kanıtın var mı?
Prouve-le!
kanıtın var mı ki?
Des preuves?
Hanzo, kanıtın var mı
Hanzo, avez-vous des preuves?
Suçuna ilişkin kesin kanıtın var mı?
Vous avez la preuve de sa culpabilité?
- Kanıtın var mı?
- Il y a des preuves?
Aksini ispatlayacak bir kanıtın var mı?
Prouve-moi le contraire, si tu peux.
- Bir kanıtın var mı?
- Avez-vous des preuves?
- Kanıtın var mı?
- Vous en avez la preuve?
Kanıtınız var mı?
Quelle est votre preuve?
Sayın yargıç, elimde yeni bir kanıt var.
J'ai de nouvelles preuves. C'est trop tard, M. Holmes.
Evet, ama bizi inandırmak için kesin kanıtınız var mı?
Oui, mais où trouver une preuve irréfutable?
Yalan söylüyorsun. Evde onunla yalnız olmadığınızı biliyoruz. Kanıtımız var.
Vous mentez, il n'était pas seul, nous en avons la preuve.
Kocasının aleyhinde asla konuşturmaz. Kanıt var mı? Biz bunu kendinisinin anlamasını sağlayacağız.
Elle n'aime pas qu'on le critique, elle n'y croira pas, il faut qu'elle le découvre elle-même, vous comprenez?
- Dava için kanıtınız mı var?
Vous avez des précisions sur l'affaire?
evet, hiç bir şey için kanıtın yok, var mı?
Eh bien, tu ne peux rien prouver, n'est-ce pas?
- Kanıt var mı? Ben fotoğrafını çekene kadar yok. Unutmuşum, resim çekilmeye alerjin vardı.
Quand j'aurai pris votre photo.
- Kanıtın var mıydı?
- Sans preuve?
Müfettiş, bilekteki kesiğin o bıçak yüzünden oluştuğunu düşünecek olursak, bunun bir kaza sonucu mu olduğunu yoksa kan lekelerini açıklamak için cinayetten sonra bilerek mi yapıldığını gösterecek bir kanıt var mı?
Inspecteur, admettons que la coupure provenait de ce couteau. Peut-on établir si c'était un accident ou une lésion faite délibérément pour justifier les taches?
Kanıtınız var mı?
En avez-vous la preuve?
Sizi, kendimi ve vekillerin 3'de 2'sini önümüzdeki 20 yıl boyunca parmaklıkların arkasında tutacak kadar dosyamda kanıtım var.
Le fait est que j'ai, dans mes dossiers privés, assez de preuves relatives à des bâtiments publics, des contrats routiers, des projets de ports et d'usines, pour nous mettre, vous, le procureur, moi
Kanıta ihtiyacımız var. Kanıt bulacağım! Ve Bay BIowhard'ın boğazına sokacağım!
Ceci dit, ses dessins semblent démontrer que rien n'a changé.
Canını sıkan başka bir şey var mı?
Y a-t-il encore quelque chose qui vous dérange?
Kendisi... beni cesur hayaller kurmaya sevk etmiş, gençliğe ait umutların kadehini ebediyen yükseklere kaldırarak... düşünmenin ve dolayısıyla var olmanın yalnızca bir ibadet şekli olduğunun... canlı kanıtını sunmuş bir kişidir.
Cette personne m'a amené à faire des rêves merveilleux, elle a tenu éternellement haut le calice de la jeunesse et de ses espoirs fous, preuve que penser, et donc être, est une forme de prière.
Babanızın hala hayatta olduğuna dair güçlü bir kanıtımız var.
On peut croire que votre père est toujours vivant.
Sir Thomas'ın hakimlik yaparken rüşvet aldığına dair kanıtım var.
J'ai la preuve que sir Thomas, étant juge, a accepté des pots-de-vin.
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
Considère-toi chez toi Considère-toi de la famille Je t'ai pris en sympathie On va bien s'entendre Considère-toi le bienvenu Tu fais partie des meubles
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
C'est la maison Considère-toi chez toi Considère-toi de la famille On t'a pris en sympathie On va bien s'entendre
Kaptan'ın hayati tehlikesine dair kanıtınız var mı?
Avez-vous la preuve que le capitaine est en danger?
Bugün burada yanımda size anlattıklarımın canlı kanıtı var.
J'en ai ici pour vous la preuve vivante.
Yani demek istediğim hiç kanıtım yok, var mı?
Enfin, je veux dire que... Je n'ai aucune preuve, voilà.
Beni dinle, buraya sana benim devrimci kanıtlarımı göstermek için gelmedim ama sokaklarda kavga eden sürüyle beyaz öğrenci var, tıpkı senin varoşlarda yaptığın gibi, ve ayrıca yine sürüyle tatmin olmamış potansiyel devrimci beyaz var.
Ecoute-moi, je ne suis pas là pour te déballer mes compétences en révolution, mais il y a ici beaucoup d'étudiants blancs qui se battent dans la rue, exactement comme toi dans le ghetto, et il y a plein de blancs insatisfaits qui sont potentiellement pour la révolution.
- Ee? - Kanıtınız var, Sayın Başkan,... Bir gün konuşan maymunlar Dünya'ya egemen olacaklar ve 3950-küsur yılında Dünya'yı yok edecekler.
- C'est la preuve, M. le Président, que des singes domineront le monde et le détruiront autour de 3 950.
Kanıtın var mı?
Avez-vous des preuves?
Bayan, kanıtınız var mı?
Avez-vous une preuve quelconque?
Hatta kanıtım da var, bir kadın bana New York'tan mektup yazmıştı.
J ´ ai des lettres en ma faveur, une femme m ´ a écrit de New York.
Bir kanıtınız var mı?
Avez-vous des preuves?
Kanıtın var mı?
Quelles preuves as-tu?
Ulusal Demokratların Başkanını dinlediklerine dair bir kanıt var mı?
Ils mettaient le parti démocrate sur écoute?
O saldırı, Prensi tuzağa düşürmek için tezgâhlanmıştı. - Herhangi bir kanıtın var mı?
KURODANI VILLAGE YAGYU
Ancak gerçek şudur ki,... bizler dünyadışı yaşamın ziyadesiyle varolduğunu düşünsek de,... şu anda var olduğuna dair hiçbir kanıtımız bulunmamaktadır.
Mais pour l'instant... même si l'on peut penser qu'il y a d'autres intelligences... nous n'avons pas la moindre preuve... de leur existence.
kanıtınız var mı?
Je veux des preuves.
Ve nihayet Madam ve Monsieur Ballon ve diğer çalışanların... hepsinin başka yerde olduklarına dair kanıt var.
Enfin, il y a la déposition signée par M. et Mme Ballon comme par le personnel au complet, tous avec d'excellents alibis.
Bu sefer kanıtımız var... seni hapse tıkacağız hayatını koruyacağız.
Vous finirez votre vie en prison.
- Hiç kanıtınız var mı?
- Vous avez des indices?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]