Kaptan mı traduction Français
4,153 traduction parallèle
Kaptan mı?
Le capitaine?
- Kaptan mı?
Le Capitaine?
- Kaptan mı? Okuldayken, Guys and Dolls müzikalinin hazırlıklarında tanışmıştık.
On a fait ensemble Blanches colombes et vilains messieurs.
Ne yani, bundan sonra randevularımız için Kaptan Red'in Istakoz Izgarası'na mı geliyoruz?
Hmmm Alors Nous avons nos RDV au grill du capitaine homard rouge maintenant, huh?
Ciddiyim. Lisedeyken hokey takımının kaptanıyla çıktı.
Au lycée, elle est sortie avec le capitaine du hockey.
Kaptan Severus, SpaceMarinler astropatlarımızla iletişimdeler mi?
Capitaine Severus, répondent-ils à nos astropathes?
Çevreyi taradım, Kaptan.
J'ai lancé un balayage Auspex, Capitaine.
Takım hazır, Kaptan.
Escouade au complet, Capitaine.
- Ben taşırım, Kaptan.
- Je le ferai, Capitaine.
Ultramarin Ordusu'nun kaptanıyım ben. Ve bu da benim gemim bu yüzden, onu bir kenara bırak.
Je suis Capitaine du Chapitre des Ultramarines et ceci est mon vaisseau, alors pointez ça ailleurs.
Kaptanımız Mithron'da öldü.
Notre Capitaine est décédé le Mithron.
Ben senin takım kaptanınım.
Je suis le capitaine.
Benim takımımın bir kaptanı yok aslında.
En fait, mon équipe en a pas.
Lütfen ara, kaptan çünkü bu gece çalışacaksam Brooks Dunn biletlerini verecek birini bulmalıyım demektir.
Avec plaisir. Parce que si je dois bosser, je vais être forcé de donner ce billet pour Brooks Dunn. Tu sais quoi?
LGBT bowling liginin kaptanıyım.
Je suis capitaine de l'équipe de bowling LGBT.
Ben kendo kulübü kaptanı, Saeko Busujima, ikinci sınıfım. Senin adın ne?
Je suis Saeko Busujima, chef du club de kendo.
Beyler - bayanlar kaptanımızı alkışlayalım.
Encouragez-le!
Shelly Wagner, Amigo takımı kaptanı. Bitkiyi çaldığını ve Dr. Ortese nin yazdığı tarife göre takıma uyguladığını kabul etti.
Shelly Wagner, capitaine des pom-pom girls, a admis avoir volé la plante et les notes du Dr Ortese pour booster l'équipe.
Takım kaptanısın sen, öyle davran.
Hey, tu es le capitaine de l'équipe. Agit en tant que tel.
Bakın, Bay Plastik Adam Kaptan Kanlı Donu nefesi kesilmişken vurmuş.
Vous voyez, M. Film plastique... a tiré sur M. Calebar ensanglanté, pendant que Calebar s'étranglait.
Hey, Kaptan. Yangından mı kaçıyorsun?
- Hey, Capitaine, y a le feu?
Onu buradan yollayacağım, Kaptan.
Je m'en occupe, Captain.
Kaptan Richard'ın teknesinde her zaman yaptığım şeyi.
Rien, la routine.
Kaptan Richards mı?
- Le capitaine Richards?
Bu çocuk okulda sınıf başkanı, futbol takımının kaptanı ve onur listesindeki bir öğrenciymiş.
Ce gars était le président des classes senior, capitaine de l'équipe de foot, le doyen des joueurs.
Kaptan, eğer hidrosonik aygıtımı suya indirirsem radyo dalgalarını, sonarı etkilemek için kullanabilirim.
Capitaine, si je pouvais plonger mon appareil hydrophonic, je pourrais utiliser les ondes radio comme un sonar
- Kaptan Smalls mı söyledi?
Le capitiane Smalls t'en a parlé?
Ve sen! Takımın kaptanısın!
Tu es le capitaine de l'équipe!
Basketbol takımının kaptanı.
Non, c'est Daryl chandrakala.
- Sen nasıl girebildin? - Ben futbol takımının kaptanıyım.
Je suis le capitaine de l'équipe de foot.
İşin en önemlisi de Carlton gelecek sene takım kaptanı olacaktı.
S'il prend du muscle, Carlton pourrait être capitaine.
Mısır koçanından yapılan pipolar daha iyi kafa yapıyor ayrıca bu şekilde bir gemi kaptanı gibi görünüyorum.
La pipe de maïs, ça déchire plus. Et ça donne l'air d'un capitaine.
Ben takım kaptanıyım. Çavuş Greg Parker.
Je suis le meneur, mais Greg Parker est le sergent.
Lakros takımının kaptanı bile almak istiyor.
Même le capitaine de lacrosse en veut.
Beni kaptan yaptığınız gün.
C'est le jour où vous m'avez nommé capitaine.
Takım kaptanı.
Capitaine.
Hangi takım kaptanı?
Capitaine qui?
Daha fazla bira içmek yok antrenman vakti diyen takım kaptanı! Yörü!
Le capitaine a dit qu'il n'y a plus de bière et qu'il est temps de s'entrainer.
Koç, takım kaptanı olarak oyuncu güvenliğini kendi yetkim olarak görüyorum.
Coach, en temps que capitaine d'équipe, je me sens comme responsable de la sécurité des joueurs.
Ama takım kaptanınız olarak bu porsuğun taşaklarını koparıp yiyeceğim.
Mais ce que je veux faire en temps que Capitaine d'équipe c'est de tuer et de manger les boules de ce blaireau.
O yüzden kendisi kaptan yaptığım ilk ikinci sınıf öğrencisidir.
C'est pourquoi il est le premier étudiant en deuxième année que j'ai jamais nommé capitaine.
- Berbat bir kaptanım!
- Je suis un capitaine de merde.
Tamam mı kaptan?
Pas vrai, capitaine?
Dün, bazılarınız bana olan inancını kaybetti, çok üzüldüm ama umarım bu, bugün sahada sizlere önderlik edecek kadar kaptan olabileceğimi kanıtlar!
Hier, certains d'entre on perdu la foi en moi et ça fait mal, mais j'espère que ça prouve je suis un digne capitaine de vous mener sur le terrain aujourd'hui.
- Sanırım burası Kaptan Pekbilir'in evi.
C'est ici que vit le capitaine Rétrospection?
İhtiyacımız olan şey, Kaptan Pekbilir'in Courtney Love ile çekilmiş çıplak fotoğraflarını bulmak.
Il suffit d'avoir des photos de Rétrospection nu avec Courtney Love.
Kaptan Pekbilir'e şantaj yapmak için Butters'ın çıplak fotoğraflarını mı çekmemizi istiyorsun?
Tu veux foutre Butters à poil pour faire du chantage?
Ama bana kaptan diyebilirsiniz ve deyin de.
Mais vous pouvez et devriez m'appeler Le Capitaine.
Reji asistanım, Nathan Detroit rolünü Kaptan'a vermişti.
Le Capitaine était Nathan Detroit, aux yeux de mon assistant.
Tanıştığımıza memnun oldum, Kaptan.
Ravi, Capitaine.
Kaptanın pahalı şarabı bitti diye marinaya geri dönmek zorunda kalmak mı?
Devoir retourner à la Marina parce que le Capitaine n'a plus de vin?