Kazandım mı traduction Français
9,460 traduction parallèle
Abraham dönünce konuşup bu işe resmiyet kazandıracağım.
Je parlerai à Abraham à son retour pour officialiser ça.
Daha da fazlası, sana zafer kazandırırım.
Je t'amènerais au sommet de ta gloire.
İstemiyorsanız... 20 yıldır gazetecilik işindeyim. 2 Emmy kazandım, Ebu Garib'i ortaya çıkardım.
SI vous n'êtes pas prête... Je suis dans l'info depuis 20 ans. Gagné 2 Emmys, révélé Abu Ghraib... fait de la prison pour ne pas révéler mes sources.
Şimdi kazandığımın yarısından daha az alacağım.
Je toucherai moitié moins.
Ben altın ve gümüş madalya kazandım.
Je suis médaillé d'or et d'argent.
Ben altın ve gümüş kazandım.
J'ai gagné l'or et l'argent.
Ben o bronzu kazandım Sen ne halt yedin?
J'ai ramené le bronze Et toi, t'as fait quoi?
O zaman gidip bana biraz deneyim kazandıralım.
Alors, allons me donner de l'expérience.
Kendi emeğimle kazandım!
Je l'ai gagné! Pas touche!
- Tamam, sen kazandın.
OK, tu m'as eu.
Ben kazandım!
Je gagne!
İkiz kardeşimi "kakamı oturağa yaptım" yarışında yendiğimden beri annem kazandığım her başarıda yanımda bulundu.
Ma mère a été présente à toutes mes remises de prix depuis que j'ai battu ma soeur jumelle pour le trophée "pipi au pot".
O kovayı sattım ve iki kova alacak kadar para kazandım.
J'ai vendu ce seau et ai gagné assez d'argent pour en acheter deux de plus.
- Ben kazandım. - Bana vurdun!
J'ai gagné.
- Sana beş dakika kazandırdım.
Je t'ai fait gagner 5 minutes. Je veux un avocat.
Dava dilekçesini hazırlayacağım, sen bize şartlı dilekçe hazırla. Ondan kurtulmaya çalışacaklar ama delil sunmaya kadar vakit kazandırması gerek.
Je vais rédiger notre plainte, ils voudront l'invalider, mais ça nous laissera du temps.
Tüm kazandıklarımız.
L'argent. Tout ce qu'on a gagné.
Ulusal Kitap Ödülünü kazandığım zaman.
Quand j'ai remporté le National Book Award.
Tavsiyeniz bana epey zaman kazandırdı.
Vos conseils m'ont économisé des centaines d'heures facturables.
Gerçekten otopsi yapacaktım, bilirsin ya, bilim falan ama çözdüyseniz, zaman kazandırırsınız.
J'allais faire une autopsie, tu sais, avec la science et des trucs, mais si tu l'as compris, ça me fait gagner du temps.
Stajı kazandım.
J'ai le stage. J'ai le stage!
Sanırım ben kazandım.
Je crois que j'ai gagné.
Üç yaşımızdan beri her yaz Wapakoneta Amigo Kız Yaz Kampı'nda karaoke gecesini kazandık.
Mais on a gagné la soirée karaoké au camp d'été de cheerleaders Wapakoneta chaque année depuis qu'on a 3 ans.
Bu boktan yeri yıkarak kazandığım parayla milletin cebine 50'şer dolar koyuyorum.
Hey, l'argent que je gagne en détruisant cet endroit de merde me permet de mettre 50 dollars sur les Royals.
Ve kazandığımızın ciddi bir kısmını gelişmekte olan ülkelerdeki insanların yaşam koşullarını iyileştirmeye ayırıyoruz.
Et nous réinvestissons une part significative de nos profits pour aider à améliorer les conditions de vie des gens dans les pays en développement.
- Bir şey kazandıysa, onu ben almalıyım.
Si elle a gagné une chose, je devrais l'avoir.
Doğuştan kazandığın hakkını sırf bana karşı gelmek için bu ayak takımına mı veriyorsun?
Vous donneriez à cette populace votre droit de naissance pour me défier?
Bu gece kazandığım bir doları sana vereyim.
Je vous laisse le dollar que j'ai gagné.
Ben de son zamanlarda gizli ameliyatlarda tecrübe kazandım.
J'ai quelques interventions clandestines à mon actif, moi aussi.
- Kazandım.
J'ai gagné.
Elimizdeki bütün eski eşyaları açık arttırmaya çıkarmalı ve kazandığımız parayı, yeni teknolojilere yatırmalıyız.
Il faut vendre aux enchères jusqu'au dernier seau rouillé et investir dans les nouvelles technologies.
Takımın maçı kazandığını umursaman gerek.
Tu veux savoir si l'équipe gagne le match.
Benim saygımı kazandın.
Vous avez mon respect.
Bana kazandırdıklarından sonra mı?
Après avoir fait de moi qui je suis?
Morluklar bana sempati kazandırabilir.
Les bleus pourrait m'obtenir un peu de sympathie.
Ve parlak bir ziyaretçi izni kazandım.
Un nouveau permis de visite tout brillant rien que pour moi!
- Evet, ben kazandım.
- Oui, oui, j'ai gagné.
- Ben kazandım.
- Oui, j'étais le gagnant.
Mick, kumardan kazandıklarımızdan dolayı vergi dairesinden gelmiş.
C'est un formulaire W2-G.
Ben kazandım! Yumurtayı kaptım!
J'ai gagné!
Ben kazandım seni ahmak karı!
J'ai gagné, idiote!
Ben birinciyim. Ben kazandım.
J'ai gagné.
Bin bir zorluklarla kazandığım parayı senin pisliklerini temizlemen için harcamayacağım.
Je ne veux pas voir mes économies durement gagnées arranger tes problèmes personnels.
İnanmıyorum. 1.500 oyla kazandım!
Putain, je l'emporte avec 1 500 voix d'écart.
Belli ki kendi kasama delik açıp el altından para kazandığımı düşünmek onlara pek zor gelmedi.
Apparemment, ce n'est pas difficile de m'imaginer creuser un tunnel sous mon propre coffre et me faire de l'argent sur le côté.
Belki Bug'ı kaybetmiş olabilirim ama öyle görünüyor ki gerçek bir arkadaş kazandım. Umarım.
Et bien, j'ai peut être perdu Bug, mais on dirait que j'y ai gagner un vrai ami, j'espère.
Aylık Broşür Kulübü'm bana..... fazladan para kazandırmaya başladı.
Mon tract du club de ce mois-ci commence à rapporter pas mal d'agent en plus.
# Oh, kazandığımızda #
♪ Quand nous gagnerons ♪
Tamam, bakın, geçmişte bunu birçok kez kazandık. Bu yüzden size yarışmada giymeniz için kendi üniformalarımızı vereceğiz.
Les gars, on a eu beaucoup de succès avec ça dans le passé, donc on va juste vous donner nos uniformes à porter pendant la compétition.
Hayatımızda kazandığımız her şey için savaşmamız gerekti. Ve bu da yeni bir savaşın başı.
On s'est battu pour chaque chose qu'on a gagné dans nos vies, c'est simplement le départ d'une nouvelle bataille.
Bu okuldan içeri gireceksiniz ve bu vitrinde bu kupayı göreceksiniz ya da sizin çocuklarınızın kendi kupalarını kazandıklarını izleyeceksiniz ve umarım hayatınızda bu anı hatırlarsınız bu değişik kişilerin oluşturduğu karmayı bu muhteşem anı hatırlarsınız oluşturduğumuz bu takımı, birbirimizi desteklediğimizi ve umarım ömürboyu sürecek arkadaşlıkları.
Tu vas marcher à travers ce lycée et tu verras les trophées dans cette vitrine ou... ou peut-être tu regarderas tes propres enfants gagner leurs récompenses, et j'espère que tu te rappelleras ce moment dans ta vie, cet incroyable moment quand un groupe de très différentes personnes mettent de côté leurs différences, se sont tous supportés et ont formé une équipe, et avec optimisme se sont fait quelques amis pour la vie.